Kimin kanunu insanı mutlu eder?
Bir anlık, ailenizle birlikte bir akşam vakti geziye çıktığınızı ve bir sokakta ellerinde bıçak olan birkaç sarhoş serseriyle karşılaştığınızı düşünün…
Etrafınızda ne kimseler var, ne de mobeseler…
Canınız ve malınız o an tehlike altında… Öyle bir sahneyi yaşamak ister miydiniz?
- O an o kişileri engelleyecek bir kanun olsun isterdiniz değil mi?
- Daha doğrusu o sahneyi yaşatmayacak bir kanun…
- O kişileri o tür eylemlere cesaretlendirmeyecek bir kanun…
Maalesef dünyanın hiçbir yerinde istediğiniz kanunu bulamazsınız… Bir saldırganın;
- ‘Nasıl olsa kimseler görmedi, istediğimi yapar kaçarım!’ bile diyemeyeceği bir kanunu hiç kimse hazırlayamaz…
Bütün devletler ‘sadece yakalarsak ceza verebiliriz!’ derler… Yakalarlarsa tabii!
Ama Allah’u Teâlâ insanların huzur içinde ve adaletli bir şekilde yaşamaları için çok güzel kanunlar koyar… Her an, her yerde, ister gece, ister gündüz, ister puslu bir havada ister yağmurlu bir havada, her an gördüğünü, işittiğini ve kalplerden geçenleri bildiğini hatırlatarak olası suçların önüne geçmiştir… Bir de bu işin affedilmeyenler için cehennemden bahsetmesi, koymuş olduğu kanunların gerçekten de çok caydırıcı olduğunu gösterir…
Mesela ‘sarhoşluk veren her şey haramdır’ der… Bu ne demektir? Karşına cehennemi göze alanlar dışında sarhoş göremeyeceksin demektir… Haksız yere cana kıyamazsın ve silahını bir Müslüman kardeşine doğrultamazsın ve hırsızlık yapamazsın der ve sizi o sahneyi yaşamaktan korur...
Şuan bütün devletler caydırıcı etken olarak “hapishaneyi” kullanırlar… Ve ‘yakalarsak!’ derler… Yakalayamazlarsa suçlu elden kaçtı demektir… Ama Allah’ın caydırıcılığına baktığımızda sadece ölüm sonrası etken olarak “cehennemi” görmüyoruz;
“Kim Allah’ın zikrini umursamazsa ona şeytanı musallat ederiz. O ona dost olur ve yaptığını doğru gösterir.”[1]
“Kim de beni anmaktan yüz çevirirse şüphesiz onun sıkıntılı bir hayatı olacak ve biz onu, kıyamet günü kör olarak haşredeceğiz.
“O: Rabbim! Beni niçin kör olarak haşrettin? Oysa ben, hakikaten görür idim!, der.”
“(Allah) buyurur ki: İşte böyle. Çünkü sana ayetlerimiz geldi; ama sen onları unuttun. Bugün de aynı şekilde sen unutuluyorsun!”
“Doğru yoldan sapanı ve Rabbinin ayetlerine inanmayanı işte böyle cezalandırırız. Ahiret azabı, elbette daha şiddetli ve daha süreklidir.”
“Bizim, onlardan önce nice nesilleri helâk etmiş olmamız kendilerini yola getirmedi mi? Hâlbuki onların yurtlarında gezip dolaşırlar. Bunda, elbette ki akıl sahipleri için nice ibretler vardır.”[2]
Evet…
“Kim de beni anmaktan yüz çevirirse şüphesiz onun sıkıntılı bir hayatı olacak ve biz onu, kıyamet günü kör olarak haşredeceğiz.”
Âlimlerimiz bu kişilerin dünya hayatında da sıkıntılar içinde olacağını söylerler…
Hülasa;
Kim bir insana da bir hayvana zulmetmek isterse affedilmediği takdirde,
- Hem dünyada,
- Hem kabirde,
- Hem mahşerde
- Hem de cehennemde çok çileli bir hayatın kendisini beklediğini bilmesi lazım…
Allah’ın kanunları ile insanların kanunlarını yanyana getirdiğimizde gerçekten de Allah’ın kanunlarının çok caydırıcı olduğunu ve insanın can ve mal emniyetinin üst düzeyde alındığını görürüz…
Allah’ın kanunları o kadar güzel ki gerçekten de insanın hayatını kolaylaştırıyor… Bütün haramlara bakın, tamamının insanın faydasına olduğunu görürsünüz…
Mesela; “yalan söylemek haramdır.” der ve kimse size yalan söyleyemez… Özellikle Allah’ın cehenneminden korkan bir insan size yalan söylemeyerek hayatınızı kolaylaştırmış olur…
“Hırsızlık, gıybet, iftira, kan dökmek, laf taşımak, röntgencilik yapmak” haramdır der ve sizin haklarınız korunmuş olur… Ne gıybetiniz yapılır, ne iftira atılır size ne de malınıza göz koyulur…
Şuan sizin tanıdıklarınız istemiş olsa çok rahat bir şekilde gıybet ve dedikodunuzu yapabilirler… Kim engel olabilir ki! Ama kendilerini Allah’ın işittiğini bilmiş olmaları ve karşılarına affedilmediği zaman cehennemin çıkacağını bildikleri için susuyorlar… Vallahi hiçbir insan sizin haklarınızı böylesine güzel koruyamaz… Ama insanı yoktan var edip bütün haklarını üzerine alan Allah’u Teâlâ bakın ne güzel haklarımızı koruyor…
[1] Zuhruf.36
[2] Taha.124-128
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.