Yeni Haftaya girerken...
Türkiye Spor Ligi’nde bu cuma maç yoktu. Türkiye Kupası nedeniyle maçlar cumartesi, pazar ve pazartesiye yayıldı. Ama arkamızda bırakmak üzere olduğumuz haftada sporumuzda neler olmadı neler...
O halde başlayalım... Trabzonspor, Kasımpaşa’yı net skorla 3-0 yedikten sonra ödül mü, yoksa kıyak mı bilemem, Rıza hoca, Burak Yılmaz’a İstanbul izni vermişti. Yani golcü pazar akşamını İstanbul’da geçirecek ve muhtemelen de salı günü takımıyla birlikte idmana çıkacaktı. Zaten arada kupa maçı da vardı ki, ilki 4-0 bittiğinden önemi yoktu... Ve Burak Yılmaz bütün fotoğraflardan da anlaşıldığı gibi geçirdiği feci trafik kazasından sağ salim kurtuluyordu. Olay mahallinden kendisini kaçıranlar da eski takım arkadaşları Selçuk İnan ile Olcan Adın idiler... Peki, Burak sabahın saat 05.00’inde ne arıyordu acaba o süratle sokaklarda? Onu bilmem, beni de çok ilgilendirmez. Ama Rıza gibi 17 sene gece 21.00’den sonra yatağının dışında görülmemiş bir profesyonel bu izni nasıl vermişti. Acaba Burak bazı yöneticileri araya mı sokmuştu? Bunu da bilemem... Bildiğim bir tek şey var; o da, yerlisi, hatta yabancısı bu ülkede profesyonelce yaşamasını bilmiyor. Siz hiç Messi’yi veya Ronaldo’yu gece sokaklarda, orada burada tozarken gördünüz mü? Bence geride bırakmak üzere olduğumuzu haftanın en çarpıcı, daha doğrusu en acı gelişmesi bu idi...
Biraz daha geriye gidelim... Beşiktaş’a Şampiyonlar Ligi son 16 turunda rakip olarak Alman futbolunun tartışmasız bir numarası Bayern çıktı. Favori kim mi? Kâğıt üzerinde Alman takımı... Ama bizim de sadece kapananlar karşısında çuvallayan ama açık oynayanları da kolayca dize getiren bir Beşiktaş takımımız var. Siz grup kuraları çekildiğinde Beşiktaş’ın hiç yenilmeden birinci çıkabileceğini umuyor muydunuz? Neden? Çünkü gruptaki rakipler de kapanmadan oynuyorlardı. Şimdi de aynı tip bir takım var. Gerçi eleman olarak şimdiye kadarkiler kadar orta düzeyde değil, tam tersine üst düzeyde... Yeter ki, bazı maceraperestlerin gazına gelmeden oynayalım...
Gazetelerde ve ekran haberlerinde yedeğe çakılan Valbuena’nın Aykut hocaya sitem ettiği ve yedek beklemeye centilmence(!) isyan ettiği yazıldı, söylendi. Ne yani, sen Fenerbahçe ile sözleşme imzalarken, her gün ilk on birde oynarım maddesi mi koydurdun? Geldiğin kulüplerde de böyle miydi sözleşmen? Yahu burası Dingo’nun ahırı değil ki... Teknik adam öyle görmüş, öyle yapmış. Bence de doğru yaptı. Daha ilk maçından sonra bu Fransız’ın top terbiyesine ihtiyacı olduğunu yazan tek kişiyim, hatırlarsanız...
Yine hafta arası okurlardan aldığım mailler vardı. Bunlardan Sefa Konuk ve diğerleri TV 5’te ekrana istiyorlardı beni... Ben de kendilerine büyük bir aksilik çıkmazsa, çünkü daha çok yenidir, 18 Aralık pazartesi akşamı saat 21.00’dan itibaren kendilerinin karşısına çıkacağımı bir kere daha haber vereyim.
Bitirelim... Kayserisporlu Umut Bulut, Cenk’e yaptığı hareketin penaltı olduğunu, hem maçtan hemen sonra, hem de ertesi gün ekranlardaki programlara bağlanarak açıkladı. Siz ünlü (!) yorumcular penaltı var mıydı, yok muydu diye kafa yoracağınıza bir futbolcunun ilk defa yaptığı hareketin penaltı olduğunu itiraf edişine makaleler yazıp, yorumlar yapsanıza!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.