Dilerse azab eder…!
Bugün insanların çoğunun Allah hakkında yeterli bilgiye sahip olmadıklarını görüyoruz… Kimilerinin Allah inancında cenneti olmayan bir Allah inancı varken, kiminin Allah inancında da cehennemi olmayan bir Allah inancı görürüz… Her iki farklı inanç şekli kişiyi çok farklı bir âleme taşır… Kimi ümitsizlik yaşarken kimileri oldukça şımarık bir hayat yaşar…
Ve ilginçtir ki insanlar Allah’a kendilerince bir adalet anlayışı belirlemişlerdir… her istediğini yapamayan! Dilediği kişiye azab etme hakkı bulunmayan! Haşa bir Allah inancına sahiptirler…
Oysa ki Allah’u Teâla peygamberi üzerinden bakın bizlere ne söylüyor:
“Eğer onlara azap edersen, şüphesiz onlar senin kullarındır. Şayet bağışlarsan muhakkak ki sen, her şeye galipsin, hüküm ve hikmet sahibisin.”[1]
“Eğer onlara azap edersen, şüphesiz onlar senin kullarındır…”
Bu ne demektir?
Onları bağışlamazsan-ki dilersen bağışlamazsın… Kimse sana hesap sormaz! Çünkü ürün senin! Ürün üzerinde mutlak hâkimsin! Dilersen Affedersin, dilemezsen affetmezsin! Çünkü onlar senin kulların!
İsyan etmelerine rağmen dilersen de bağışlarsın! Kimse neden bağışladın da diyemez! Çünkü onlar senin kulların!
Subhanallah!
Gözümüzden kaçan şu ayeti tekrar okur musunuz?...
Değerli kardeşlerim…!
Bu ayet için bakın İmam Taberi ne der.
Ey rabbim, eğer sen beni ve annemi ilah edinenleri, bu inançları üzerinde öldürür de onlara ahirette azap edecek olursan kimsenin sana karşı gelmesi mümkün değildir. Çünkü onlar senin kullarındır. Senin iradene boyun eğmek mecburiyetindedirler. Şayet sen, ölmelerinden önce onlara hidayet nasip eder ve günahlarını da bağışlayacak olursan şüphesiz ki sana karşı gelecek kimse yoktur. Zira sen, dilediğini cezalandırmada her şeye galipsin. Kimse sana karşı duramaz. Yaratıklarından kimin hidayete kavuşup tevbe etmeye layık olduğunu bilen ve hikmet sahibi olansın.
Ve İmam Kurtubi de Allah’ın adaleti için bakın ne der:
Allah bütün söz ve fiillerinde mutlak adalet sahibidir. O’nun kararı doğru, hükmü adildir. Nimet ve ihsanını dilediğine verir veya vermez, Azîz veya zelil kılar, yükseltir veya alçaltır, ikram eder veya etmez, hemen yapar veya erteler, yarar sağlar veya zarar verir, korur veya korumaz, zengin veya fakir yapar, sağlık verir veya hastalandırır, bela verir veya beladan muaf tutar. Allah, bütün bunları mutlak iktidar sahibi olması nedeniyle dilediği şekilde, verdiği karara göre yapar. Eğer Allah, peygamber ve nebilerin, kendisine en yakın meleklerin ve salih kulların da aralarında bulunduğu bütün varlıklara, isyankar ve inkarcılara azap ettiği gibi azap etse bu O’nun adaletinden sayılır. Aynı şekilde inanan ve inanmayan ayırımı yapmaksızın bütün herkesi cennetine koyup onlara nimetler verse, bu da O’nun adaletinden ve fazlı kereminden sayılır. Ancak Allah’ın varlıkları iki gruba ayırması, bir grubu cennete diğer grubu da cehenneme koyması O’nun hikmetinin bir gereğidir. Allah’ın bütün herkese azap etmesi adaletinden, merhamet etmesi fazlından, onları iki gruba ayırması da hikmetindendir. Bu yüzden bazı âlimler şöyle söylemişlerdir: “Allah’ın adaletinden Allah’a sığınırız, O’ndan ihsan ve keremini isteriz, hikmetinin de iyi yönünü talep ederiz.”
[1] Maide.118
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.