BAŞLIĞI açarak başlayalım... Tek vuruş derken Beşiktaş’ın Talisca’nın ayağı ve kafasından çıkanlarla galibiyete ulaştığını hemen yazalım. Birinde Babel’in al da vur dediği toptu, diğeri ise Quaresma’nın kafaya oturttuğu orta idi. Garanti kelimesini de açalım hemen... Şenol hocanın sahaya sürdüğü takım yine riskli idi. Yani Atiba tek başına idi ve önünde de Oğuzhan’la Talisca vardılar. Tandem ise daha riskli idi. Çünkü Medel ve Vida ilk defa yan yana oynayacaklardı. Üstüne üstelik de Adriano da sağ bek konumuna konmuştu. Peki, nasıl oldu da Beşiktaş kazandı derseniz, karşısındaki Antalyaspor Eto’o’nun gelişi ile isimli oyuncuların yer aldığı takım değil tamamen aksine tanınmamış yerlilerle donatılmıştı. Böyle bir ekibe karşı işte bir oyuncunun dokunuşlarıyla da maç kazanılabilirdi. Öyle de oldu.

Şenol hoca yukarıda da değindiğim gibi Atiba’yı yanlız bırakmıştı. Bu aynı zamanda ilk defa kurulmuş tandem için de büyük tehlike arz ediyordu. Ama Hamza hoca sahaya öyle bir takım sürmüştü ki takımının golünü atan Charles hariç hiç bir iş yapabilecek nitelikte oyuncu yok gibiydi. Buna rağmen Beşiktaş’ın orta alan kurgusundaki savunma zafiyeti sayesinde Fabri’ye korkulu anlar da yaşatmadı değil... Charles’in korkutan golünden sonra Talisca marifetli iki golle öne geçen Beşiktaş 70. dakikadan sonra aklını başına alıp Oğuzhan’ı kulübeye çekti ve yerine Atiba’ya destek de olacak, aynı zamanda da hücuma da çıkabilecek Tolgay’ı sahaya sürdü. Daha sonra da Adriano yerine geçti ve Gökhan sahaya geldi. Yani Beşiktaş maçın başında sahada olması gereken ekibiyle diziliyordu artık. Bu da tam anlamıyla şu 2-1 ziyan olmasın stratejisi idi. Çünkü Beşiktaş’ın artık tek puan kaybına bile tahammülü yoktu.

Bu maçla ilgili asıl merakın Antalyaspor’da nelerin olduğudur. Ya da yarınlarda neler olabileceğidir. Acaba lig mi değiştirilmek isteniyor? Beşiktaş mı? Rakibe göre takım kurmak ve oyun planı yapmak şampiyonluk yolunun tek formülü olarak durmaktadır.