İbadetlerimizdeki huşuyu kime kaptırdık?
Şehrin yüksek tepesinden bakıyoruz… Kimi arabaya biniyor, kimi balık tutuyor, kimi hastane hastane dolaşıp hastalığına ifa arıyor, kiminin doğum sancıları başlamış onun heyecanı içinde, kimi zabıtadan kaçıyor, kimi beraat alırken kimileri uzun sürecek olan mahkûm hayatına devam ediyor, kimine de ölüm meleği gelmiş ve ruhunun bedeninden çıkmasını bekliyor…
Ölüm meleği adrese gidiyor ve bir çığlık kopuyor… Derken yeşil araba kontağı çalıştırıyor… Sessizce kabristana yol alıyor…
Hayat acısıyla, tatlısıyla bir şekilde ölüm meleğinin gelmesiyle bu dünya için son buluyor…
Nice kavimler, nice peygamberler nice isyankârlar, nice krallar insan mezarlığına doğru yola çıktılar…
Tüm bunları bilmemize rağmen ölüm denen gerçekten pek de fazla etkilenemiyoruz… Kısa süren bir ölüm atmosferi birkaç saat içinde dağılıveriyor…
Kalp katı olunca, kalp dünya sevgisiyle dolunca, kalp ahireti unutunca, kalp yaşamın tadını sonuna kadar çıkarmaya karar verince ne ibadetler lezzet verdi ne de kabir hazırlığı başladı…
Hülasa ahirete olan imanımız ibadetlerimize huşu katmadı… Bu ahiretin suçu değil elbette ki…
Göz yaşlarımız sünnete uygun akmıyor!
Kalplerimiz Allah korkusuyla ürpermiyor…!
Karanlıklardan aydınlığa geldikten sonra en çok ihtiyacımız olan “korku-ümit dengesi arasında yaşamak” konusunu maalesef ihmal ettik… Bu ihmal pahalıya mal oldu ve kalbimizdeki dünya sevgisi kök saldı ve Allah’ı ve ahireti unutur olduk…
Selefi salihinin günlük virdi gibi akıttığı o gözyaşları bizlere uğramaz oldu…
Ne cennet ümidimiz var ne de cehennem korkusu….
Araf’ta kalmış bir ümmet olduk….
Biz ölüm ötesi başımıza nelerin geleceğini okuyup o çetin günleri öğrenip gözlerimizle görüyormuş gibi bir atmosfere giremedik…
Biliyorum ki kurtuluş ölüm ötesi bilgilere iman edip gerekli hazırlığı yapmaktadır…
Ölüm meleğinin gelişiyle başlayan serüven cennet ya da cehennem durağında son bulur…
Ama o iki durağa gelinceye kadar aman Allah’ım! Nasıl bir serüven bizleri bekliyor!
Şu gözler ahireti görür gibi olanları az gördü… Derken baktığımız aynalar bizleri güzel gösterdi…
O zaman hemen şimdi sahabe nesline dönelim ve onların hayatlarından ibretler almaya başlayalım…
Bize ölüm ötesi bilgileri birebir yaşamış gibi olan bir örnek yaşam lazım… Ki imanımızın hangi seviyelerde olduğunu görelim…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.