Ülkem, Devletim ve Milletim birlik ve beraberlik içinde büyümeye başladığı günden bu yana türlü tuzaklar kuruluyor. Aslında tuzak sadece ülkemize değil, Ortadoğu özelinde Müslümanlara türlü tuzaklar kuruluyor. En büyük tuzak fitne, en büyük tuzak itikadımızı bozarak bizi birbirimize düşman etmek. El-kaide, DEAŞ, FETÖ, Kesnizani vb. yapılara bakın. “Kahrolsun Siyonizm” naraları atarken her türlü israiliyat içimize sokulmuş. Düşünün çağımız bilgi ve iletişim çağı. Ancak, “Ham yobaz, Kaba softa” duruştan mağduriyetimiz devam ediyor.

         Afrin’e geliş sürecini tartışmayacağım.

         Özet, 1. Dünya Savaşı devam ediyor. Peki, ne zaman biter? Ya “Hasta Adam” dedikleri Devlet-i Aliye yani Türkiye öldürülecek, ya biz dönüşecek ve onların istediği gibi olacağız. Ya da geçmişin gücünü yeniden kazanacağız. Düşmanlarımızı biz yeneceğiz. Hasılı bu coğrafyada, büyük mazinizle durumu idare edemezsiniz. Mümkün değil bu.

         Afrin’e Şanlı Ordumuzun gireceğini düşünmüyorlardı. Çünkü Afrin’e dünyanın en çok tahkimat ve tuzaklarını yapmışlardı. PYD namı ile kimi yamyam kimi ne bela nevinden bir sürü haydutu eğitip yığmışlardı. Şanlı Ordumuz Afrin’e harekâta başladı. Harekât başarılı bir şekilde tamamen yerli silah ve malzeme ile devam ediyor. Bu arada, Hava Kuvvetleri ile doğrudan destekleyemiyorlar. Bunun anlamı mı? Türkiye’ye açıktan düşmanlık yapmaktan çekiniyorlar. Ayrıca, Uluslar arası Hukuk açısından da Türkiye haklı ve diplomaside de bunu iyi savunuyor.

         ABD rahatsız. Dışişleri Bakanları geldi. Müzakere heyetleri kurulacak. Eskiden müzakere süreci başlayınca dururduk. Şimdi doğrusunu yapıyoruz. Harekâta devam. Ne kadar büyük alan kontrol edilir, işbirlikçi ve hain teröre ne kadar zayiat verdirilirse Pazarlık Masasında o kadar güçlü oturacağız. ABD artık pazarlığı Münbiç ve Fırat’ın doğusu üzerinden yapıyor. Maalesef, Münbiç’te PKK/PYD Militanlarına düzenli birlik eğitimleri de vermeye devam ediyorlar.

         Rusya rahatsız. PYD’yi terörist dahi kabul etmiyor. Şu anda Rusya ve rejimin kontrol ettiği bölgeden PYD’ye lojistik destek devam ediyor. Rusya Bayraklı askeri araçlar halen Afrin sokaklarında tur atıyor. Rejim ve PYD ile Türkiye’yi anlaştırmaya çalışıyor. “PYD, Suriye masasında olmalı!” diyor.

         İran, PYD/PKK ile rejimi anlaştırmaya çalıyor. Neden? Çünkü İran’da da PKK’nın uzanımı, yani PYD’nin uzanımı PJAK var. İran PJAK/PKK’yı bitirmeye hiç çalışmadı. İran Kürtleri’ne verdiği sembolik kimliklerle tarihsel riyakârlığı ile bölgesini kontrol ediyor. Suriye’de daha da güçlenme derdinde. Akdeniz hayalleri devam ediyor. Daha da kötüsü İran Afrin’e Cumhurbaşkanımıza küfreden Şii Milisleri sokmaya çalıştı. Arkasında İran’ın Özel Birlikler Komutanı çıktı.

         Suriye rejimi ise her şeyden faydalanma derdinde. İnsanının mahvolması, ölümleri umurunda değil. Katliamlara devam ediyor. Vaktiyle, gerek baba Esad, gerek oğul Esad’ın zamanında kimlik dahi vermediği Kürtler’i rejimde ABD gibi Türkiye’ye karşı kullanma derdinde. Düşünün yıllarca Apo ve PKK terörünü topraklarında himaye etmedi mi?

         İngiltere ise her zaman sinsi düşman. Her pislik, fitne ve düşmanlığın en derininde onlar var. Hani diyor ya Kızılderili Atasözünde, “Derede iki kurbağa kavga ediyorsa, bilin ki biraz önce oradan Uzun bacak (İngiliz) geçmiştir.” Sahada etkin görünmüyor. Sömürdüğü ülkelerin çoğu İslam Ülkeleri. Türkiye’ye sempatisi artan Müslümanların tepkisini almak istemiyor. Hamdolsun ki, Milletimiz feraseti ile oyunlarını bozdu.

         Afrin’e rejim güçleri sokulmaya çalışılıyor. Bu ciddi bir tuzak. Hamdolsun ki, en üst seviyede cevap verdik. Ancak şunu net ifade edeyim, Suriye ve bölge ülkelerindeki istikrarsızlık kısa ve orta vadede aleyhimize gelişiyor.

         Afrin merkezine girme aşamasında başka tuzaklar ve engeller çıkartabilirler. Çok dikkatli olunmalıdır. PYD, eski PKK değildir. İçlerinde yabancı profesyonel katiller var. Yıllardır eğitiliyorlar. Düşünün, uçak, helikopter pilotu bile yetiştirdi ABD PKK içinde. Aleyhimize hazırlıklar büyük.

         Ey Aziz Milletim..

         Tüm düşmanlıkları yeneriz…

         Nasıl mı?

         Türk, Kürt, Arap, Abaza, Gürcü, Çerkez, Boşnak, Pomak, Sünni, Alevi, Şii vs. demeden Milli Birlik ve Beraberlik ile çözeriz.

         Güzel ve Güçlü günler göreceğiz. Düğüne gider gibi neşeyle Vatan Savunmasına giden asker, polis, öğretmen, doktor vd. evlatlarımız var. Kullandıkları silahları kendi fabrikalarında üreten bir devletimiz var. Güçlü devletimizin bekası için çalışan, vergi veren, ter döken üreticilerimiz, işverenimiz ve işçilerimiz var. Tüm bu gayretlere öncülük eden şuurlu ve imanlı bir Cumhurbaşkanımız var.

“Girmeden tefrika bir millete, düşman giremez;

Toplu vurdukça yürekler, onu top sindiremez.” diyor Milli Şairimiz..