Pazar çeşitlemesi..

Pazar çeşitlemesi..

Lig maçları tüm heyecanıyla devam ediyor.. Bir o kadar da spor haberleri var.. Kiminde doğruluk payı var.. Kimisinin ise palavrasyonu bol.. Başka bir ifadeyle kimi uydurma, kimi kaydırma..
Neticede bugün Pazar.. Biz de arşivimizi gözden geçiriyoruz.. Günceli bir kenara bırakıp ilgi çekeceğine inandığımız anekdotlarla seslenmek istiyoruz sizlere..
Uzatmayalım ve girelim mevzuya...
KOMÜNİZM’DEN KAÇIŞ..
Allah’sız Komünizm’in, Avrupa’nın bazı ülkelerinde tüm şiddetiyle hüküm sürdüğü yıllar!.
Sene 1950.. Aylardan Eylül..
Çeşitli mesleklere sahip insanlar, kendilerini inim inim inleten bu acımasız rejimden fırsat buldukları an, dağ, bayır, deniz, demeden kaçıyorlar..
Arnavutluk Milli Futbol takımı futbolcuları da, Çekoslavakya, Sovyetler Birliği ve Macaristan’la müsabakalar yapmak üzere yola çıkıyorlar.. Bu yolculuk Sovyet bandıralı bir gemiyle yapılıyor.. Gemi tam İstanbul Boğazı’nda Yeniköy önlerinden geçerken Süleyman Vafi ve Bahri Kavaya isimli iki Arnavut futbolcu, küpeşteden denize atlıyorlar. Memleketlerinde göl yüzücülüğü şampiyonlukları da olan iki kafadar futbolcu, yüzerek sahile çıkıyorlar ve soluğu doğruca polis karakolunda alıyorlar.. Kendilerini tanıtıyorlar ve Türkiye’ye iltica etmek istediklerini söylüyorlar..
0lay hemen basına aksediyor.. Bu durumu gazetelerden öğrenen Fenerbahçe’nin o zamanki ünlü yöneticisi Arnavut asıllı Müslüm Bağcılar anında harekete geçiyor ve bu futbolcularla ilgileniyor.. Arnavutça bilmenin de avantajıyla futbolcuların işlerini hallediyor.. Ve bu Arnavutları alıp Fenerbahçe kulübüne getiriyor..
Yönetmeliklerde engelleyici herhangi bir madde bulunmadığından Fenerbahçeliler bu iki futbolcunun lisanslarını çıkartıyorlar ve onları Sarı-Lacivertli renklere bağlıyorlar..
Komünizm belasından kaçıp özgürlüğe kulaç atan Bahri ve Süleyman, bir sezon Fenerbahçe’de oynadıktan sonra beraberce Avustralya’ya giderek orada kendilerine yeni bir hayat kuruyorlar..
¥
DEDENİN AZMİ..
Başarılar ve zaferler hep gençlerden gelecek değil ya!.. Türk sporu 1976 yılında bir “Türk dedesinin” başarılarına şahit oldu.. Eski rekortmen ve şampiyon atletlerimizden Rıza Maksut İşman, Ağustos ayında Amerika’da yapılan ihtiyarlar arasındaki yarışmada Türkiye’yi temsil etti.. 33 ülkeden gelen 1702 atletin katıldığı bu ilginç şampiyonada 63 yaşındaki Rıza Maksut, önce 800 metreyi 2:23.9’luk dereceyle kazandı, ardından katıldığı 3000 metre yarışında da 10:51.8’lik dereceyle birinci oldu ve yeni bir dünya rekoruna imza attı.. Ülkeye döndüğü zaman krallar gibi karşılandı Maksut dede...
¥
ŞAKA GİBİ..
1989 yılında Bursa’da yapılan ortaokullar arası basketbol maçlarında Bursa Kız Lisesi 0rta kısım Basketbol Takımı öyle bir rekora imza attı ki, şaşırmamak mümkün değil.. Bursa Kız Lisesi, Yunus Emir İlköğretim Okulu Basketbol takımını “258-0” yendi.. Bu sonuca, garip mi, acayip mi, artık ne derseniz deyin!... Okullar arası müsabakalarda eski rekor “173-8” ile Ankara Türk Eğitim Derneği Koleji’ne ait bulunuyordu..
¥
BABA SÜLEYMAN..
Şimdilerde adı İnönü Stadı olarak geçen Dolmabahçe Stadı’nın açılış tarihi 23 Kasım 1947 Pazar.. Açılış maçı Beşiktaş ile İsveç ekibi A.İ.K arasında oynandı.. Bu yeni stadyumda ilk golü atmak, daha sonra Beşiktaş’ta 14 yıl başkanlık yapan o zamanların hızlı sağaçığı Süleyman Seba’ ya nasip oldu..
Stadın açılışını ise, zamanın İstanbul Valisi ve aynı zamanda da Belediye Başkanı olan Dr. Lütfi Kırdar yaptı..
Hey gidi günler!.. Bu emektar stadyum kimleri gördü?.. Ne maçlara, ne gollere şahit oldu?.. Ve ne sevinçler, ne hüzünler yaşadı?..
¥
RUGBY NE Kİ?..
Bursa’dan Adil Topçu isimli okurum; “Sami abi RUGBY nedir, neyin nesidir?.. Türkiye bu oyunu tanır mı?.” diyor!..
Biz de “rugby” hakkında bildiklerimizi aktaralım..
Yumurta biçiminde bir top.. 0n beşer oyuncudan oluşan iki takım.. Bunların arasında yapılan mücadelenin ismine Rugby deniyor.. Ve de spordan sayılıyor..
Rugby, bir ara ülkemizde de oynandı, ancak pek müşterisi çıkmadı.. Türk takımları arasında ilk Rugby maçı Fenerbahçe-Galatasaray arasında yapıldı.. 18 Mayıs 1947’de Fenerbahçe Stadı’nda oynanan müsabakayı Fenerbahçe 12-0 kazandı.. Tabii, bu maç ilk ve son Rugby müsabakası olarak da tarihe geçti..
0 tarihlerde İtalya’dan yeni dönen ve Roma’da “hentbol” oynayan Reşat Ersü, Fenerbahçe Kulübü’nde Rugby dalını faaliyete geçirmiş ve Haydarpaşa Lisesi talebelerinden de bir ekip oluşturmuştu.. Buna mukabil, Galatasaray Kulübü de Galatasaray Lisesi talebelerinden bir takım yapmıştı.. Rugby maçı için hazırlanan saha, daha sonra futbol maçı oynamaya müsait bir hale getirilmişti..
Biraz da Rugby nerede doğmuş ondan bahsedelim ve Adil Topçu’nun isteğine tam olarak cevap verelim..
1823 yılında İngiltere’nin Warwickshire şehrinde bir kolej öğrencisi olan William Webb Ellis tarafından icad edilen bu spor dalı, Britanya adasından başka, Avustralya, Yeni Zelanda, Fransa, Arjantin, Japonya, İtalya ve hatta Romanya‘da bile ilgi gördü ve halen de oynanıyor..
Ama dediğimiz gibi bizim ülkemizde dikiş tutturamadı ve gelmesiyle gitmesi bir oldu...

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi