1- Siz açken biz tok yatmayacağız!
Değerli komşumuz…
Allah’ın imtihanı ve hikmeti gereği bazen fakirlikle sınanabilirsiniz… Bu fakirlik doğal olarak sizin sofranıza da yansıyacaktır… Düşünsenize evinize eli boş geliyorsunuz… Eşinizin ve çocuklarınızın gözü elinizde ama nafile! Eliniz bomboş… Akşama siz ve çocuklarınız ne yiyecek?... Kimden isteyeceksiniz? Ve kim hangi yüzle/cesaretle isteyecek?
Karşı, üst ya da alt komşunuz bereketli bir sofraya oturmuşken sizin sofranızdaki kaşıklar sessiz kalacak!... eşiniz ya da çocuklarınız belki hafiften isyana başlayacaklar!... İşte böylesi bir sahnenin yaşanmasına Allah razı olmuyor! Sizin komşunuzdan yemek isteme ihtimalinin komple ortadan kalkması ve sizin de sofranızın bereketlenmesi için sofrasını donattığı kişilere bakın nasıl tehdit geliyor:
“Komşusu açken tok yatan bizden değildir!”
Bu tehdit Allah’ın resulü Muhammed aleyhisselam üzerinden madden iyi olan komşunuza geliyor!... Düşünebiliyor musunuz;?
“… Bizden değildir!” diyor…
Böyle bir tehdit altına alınan onlarca komşunuzun olduğunu düşünün… Siz asla fakirlik yaşamazsınız… Komşularınız ayağınıza kadar gelip elleriyle yaptıkları yemeklerden tabak tabak kapınıza kadar getirecekler! Bunları sofraya oturtmadan size hizmetçi kılan kim?
Sevgili komşumuz…
Allah’ın size olan sıcak ilgisini, merhametini görebiliyor musunuz?... Allah’u Teala bir sofrayı rızıklandırıp diğer sofrayı unutacağını mı sanıyorsunuz?..
Asla!...
Komşumuzu ihmal etmememiz için bakın nasıl bir tehdit geliyor,
Ebu Hureyre (r.a.)’dan rivayet olunduğuna göre, Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Kim Allah’a ve ahiret gününe iman ediyorsa, hayır söylesin ya da sussun. Kim Allah’a ve ahiret gününe iman ediyorsa, komşusuna ikramda bulunsun. Kim Allah’a ve ahiret gününe iman ediyorsa, misafirine ikramda bulunsun.”
Neyle tehdit geliyor?;
“Kim Allah’a ve ahiret gününe iman ediyorsa… Komşusuna ikramda bulunsun.”
Allah’u Teâlâ bir yandan hangi komşunuzun Allah’a/Kendisine itaat ettiğini, hangi komşunuzun Allah’ın emir ve yasaklarını dinlemediğini size gösterirken diğer yandan sofrasını donattığı kişileri imtihan eder…
Yaratmış olduğu bütün canlıların rızkını üstlenen Allah’u Teâlâ bazen insanların ekonomisini daraltarak onları ve komşularını sınar… Fakir olan aile bakalım sabredip her hâlükârda hallerine şükür mü edecekler yoksa isyana mı başvuracaklar!
Zenginliği tattırdığı kişiler bakalım hallerine şükredip ihtiyaç sahiplerini gözetip gerekli infaklarını verecekler mi yoksa cimrilik mi edecekler diye sınava tabii tutulurlar…
Değerli komşumuz…
Allah’u Teâlâ, inancınız her ne olursa olsun sizi gözetmemizi emrediyor… Önce sizin sağlığınız ve rahatınız, sonra bizim… Yani sizleri nefsimizden de üstün tutmamızı emrediyor… Allah’ın sizlere olan sıcak ilgisini görebiliyor musunuz?
Komşumuza iyi davranma adına bize gelen bilgiye bakın;
Ebu Zer (r.a.)’dan aktarıldığına göre şöyle demiştir: “Bana dostum şunu vasiyet etmiştir: Bir çorba pişirdiğinde, suyunu fazla koy, sonra komşunun ailesine bak ve onlara iyilik üzere ver.”1
Şu zarif yaklaşımı görüyor musunuz?
Bizlerin evinde çorba pişerken, yani daha sofraya inmeden komşu düşünülüyor…! Komşu ve ailesi… Yemeği komşuya ikram ederken de kibirli ya da aşağılayıcı bir şekilde değil, iyilik üzere verilmesi emrediliyor… Subhanallah…
Bakın siz ve çocuklarınız açken bu din komşunuza neleri emrediyor… Vallahi bu emri babanız yapamaz! Hiçbir devlet başkanı vatandaşlarına böyle bir emri veremez…!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.