Uzun uzun yazmaya gerek yok..

 Türk Milleti, 300 yılda halledilir. Yeni devlet kurulur. Yeni devlet kurumlarını ise emperyalizm, özelde Kraliçe’nin elitleri istedikleri gibi oluştururlar.

2. Dünya Savaşı biter. Galipler dünyayı yeniden paylaşırlar. Ancak Müslüman Türk Milleti, bu coğrafyada emperyal Haçlı İttifakının baş belasıdır. Ya kovulmalı, ya da ehlileştirilmelidir.. Her toparlanmasında kafa kaldıran bu Millet, içinden değerler sistemi boşaltılarak ya da yozlaştırılarak yok edilmelidir.

2. Dünya Savaşı’ndan sonra Komünist tehdit çıkar ortaya. NATO ile fiziksel tedbirler alınır. Ancak, beyinlerin iğfali de hızlandırılmalıdır. Klasik seküler, laik söylemler İslam Coğrafyası’nda, özellikle de Türkiye’de tutmamıştır. Tam da bu yıllarda Türkiye ve diğer 3. ülkelerde Komünizmle Mücadele Dernekleri kurulur. Ülkemizde bu organizasyona, Milliyetçi Hassasiyeti yüksek insanlar, devrin tarikat ve cemaat liderleri sıcak bakarlar. Siyasette aslında tipik bir CHP ve seküler laik zihniyetli Demirel’i parlatırlar. MİT ve TSK, NATO kapsamında tamamen ABD ve birleşiklerinin kontrolündedir.

Bu dönemde CHP’de duayen Kasım Gülek ve CIA’nın Ortadoğu Uzmanı ki en Uzman olduğu ülkeler Pakistan, Mısır ve Türkiye olan Graham Fuller, 1960’lı yılların başında F. Gülen denen yumuşağı keşfederler. 1964 yılında Komünizmle Mücadele Dernekleri kurulur. F. Gülen de kuruculardan biridir.

1960’lı yıllarda başlar, FETÖ’cü kadrolaşma. Hem de birkaç zihniyet ve duruştan adam, unvan, statü çalarak hazır temeller üzerine bina edilir FETÖ terör Örgütü. Öncelikle Nur Hareketi içinde yapılanılır. İzmir Cemaati olarak anılırlar uzun yıllar. Birbirlerine diğer Nurcular gibi Şakird derler. Derler çok uzun yıllar Risale-i Nur’lardır. Sohbet, evler vb. Evlere “Ak evler” derler müteakiben. Burada da Akıncı dediğimiz Siyaseti öncelemiş İslamcı kesimlerden de adam çalarlar. 12 Eylül’e kadar devletin bu vaizi salya sümük, Diyanetin de imkânlarını ve mekânlarını kullanarak büyür, büyütülür. Tüm bu süreçlerde CHP’li Kasım Gülek var, Graham Fuller var.

12 Eylül 1980 darbesinde hiçbir şey olmaz FETÖ’ye… Faaliyetleri tam gaz devam eder. 12 Eylül’de törpülenen bir kısım Ülkücü ve Mücadeleci kişiliklerle de büyümesine devam eder. 28 Şubat Sürecinde diğer İslamcı grup ve cemaat yapıları baskılanırken FETÖ’nün önü açılır. FETÖ, Doğan Medya denen tetikçinin yayın organlarında 57. Erbakan Hükümeti’ni bombardıman etmektedir. İşin kötü tarafı genel manada 28 Şubat’ın baskısı altında inleyen kesimler FETÖ’nün ihanetini ya göremediler ya da Aziz Nesin’in yaşlı eşeği ile aç kurt hikâyesinde olduğu gibi kendilerini çaresiz hissettiler. Bu noktada elbette ABD, İngiltere vd. ülkelerin FETÖ lehine baskıları vardır. Bunu nereden anlıyoruz? FETÖ özellikle Batı’nın kontrolündeki ülkelerde örgütlenirken Batı’nın desteğini görmüştür. Son 20 yılda ise okullarda CIA ajanları İngilizce Öğretmeni olarak görev yapmaya başlamış, Afrika Ülkelerinde ise okullar büyük ve değerli maden ocaklarının olduğu şehirlerde seçilmiş, yanında ise ABD ve İsrail gizli servislerinin irtibat ofisleri oluşturulmuştur. Bazen de iç içedir. Üzücü olan tüm bu pisliklerin 15 Temmuz İhanetinden sonra ortaya dökülmüş olmasıdır.

Peki, tüm bu anlattıklarımızın “Pastör Brunson ile ne alakası var?”

Bu sorunun cevabı her şeye cevap.. Graham Fuller’in yaptıkları ülkemizi bunca belaya soktu. Pastör Brunson ondan çok daha etkin bir ajan. Hem ajan. Hem de Evanjelik kilise papazı. 20 yıldır sadece Türkiye’de. Seçtiği bölgelere bakın. İzmir ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi. Batı’da FETÖ ile doğuda PKK ile koordineli çalışıyor. FETÖ, dinlerarası diyalog ile Aziz Milletimizi tahrip ederken, PKK da Ermeni iddialarını gündeme taşıyıp, Kürtlerin Ermenilerle akraba olduğu, Kürt Ermeniler ve Yahudiler olduğu tezlerini ortaya atmıştır. Diğer yandan da Mecusiliği Milli din haline getirerek Pagan bir Kürt Kültürü oluşturmaya çalışmışlardır. Hangisi tutarsa... CHP’nin ilk 30 yılına ne kadar da benziyor değil mi, özellikle de Pagan kökler.. İşte Pastör Brunson tüm bu icraatların orta yerinde bir adamdır.  Abartıyoruz değil mi? Bir zamanlar Sümüklü Vaiz için Milli tehdit diyenlere gülüyordunuz. Hatta inanmıyorduk. Buyrun!

“Al papazı, ver papazı!” cümlesindeki her iki papazda Müslüman Milletimize düşmandır. Haindir ve zarar vermiş suçlulardır. Bu cümle esir takası gibi düşünülemez. Ancak şu var ki bizim vatandaşımız olan papaz yani FETÖ çok daha etkindir.

Aziz Milletim. Büyük Ümmet-i Muhammed..

Bundan sonra çağdaş Lawrence’leri her kılıkta bulabilirsiniz. Esas olan bizim uyanık olmamızdır. Bakın hala itikadımızı dumura uğratan bir sürü şeyh, şıh, hoca, molla vs. var. Geçen bir video göndermişler Şeyh A. Yasin Bursevi… Peh peh peh… Bursa Müftüsü, Emniyet Müdürü, Diyanet, İçişleri.. Neredesiniz Allah aşkına… Darbe yapınca mı harekete geçeceksiniz? Milletimin tertemiz imanını çalan, bozan bu adamlardan daha büyük darbeci olabilir mi? Ey Hükümet ve Sayın Cumhurbaşkanım… Yasal düzenleme için neyi bekliyorsunuz? Meselelerin arka planı büyük, hesaplar büyük…

Ferasetli Milletim..

Sen imanını, edeb ve terbiyeni Allah’ın iltifatına borçlusun. Ecdadın kutlu gayretlerine ve mazinin aydınlığına borçlusun. Hidayetine vesile olanları putlaştırmak bir cahiliye âdetidir. Bilesin. Hidayetin sahibi Rabbimizdir. Vesile olanların hissesi de Rabbimizin katındadır. Şefaat dahi Rabbimizin iznine tabidir. Allah’ın iltifatı kadar iltifat ediniz kullarına. Yoksa her türlü zafiyetimizi birileri istismar edecektir. 40-50 yıl önce Diyarbakır’da İslam’ı terk edip Hıristiyan olmuş birilerine kilise açılacağını düşünebilir miydiniz? Geldiğimiz noktayı iyi görün. Diyalogla yumuşatılan ve yavşatılan gönüllerimizde bilin ki bu mürtedlik yeşerecek bu da sonumuz olur. Açın gözünüzü…