ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Bolton'ın temasları sonrasında Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu "ABD'de farklı kurumlardan farklı sesler geliyor" dedi. Doğru. Neden peki? Çünkü bizi oyalamaya ve kaos oluşturdukları sınırlarımızda vekalet savaşları için kendi unsurlarını güçlendirmeye ve kurumlar oluşturmaya devam ediyorlar.

30 yıl önce Selefilik mi vardı? İslamcı! Terör örgütleri mi vardı? Şimdi neden var? Afganistan’daki kontrolsüz bölgede İngiltere ve ABD’li sahte din adamları terörist yetiştiriyor olabilir mi?

FETÖ.. Danışman diyor ki; “Ordu 15 Temmuz’da anayasanın kendisine verdiği sorumluluk gereği, seküler bir darbe yaptı. Yoksa Erdoğan bu bölgedeki kaosu artıracak. Darbe yapan generaller kendi döneminde yükselen generaller. Ordu bu hassasiyetini korursa, Erdoğan giderse hiç üzülmem. Çünkü müttefik ve dost değil.” diyor. Hedefteki insan ortada. Bizim siyasi ve bürokrasimizin sırtına bindiği adam.. Cumhurbaşkanımız.

Aynı adam devam ediyor. "ABD askerleri, Suriye'nin kuzeyindeki Kürtleri korumaya yönelik bir anlaşma olmadan çekilmeyecek." Bakar mısınız? Kürtleri Türkiye’den koruyacak. Ulan namussuz, Kürtler Türkiye’nin kurucusu. Kimsin sen, kardeşi kardeşten koruyorsun?

Bu arada Evanjelizm, Büyük İsrail için var gücüyle çalışıyor. Bu büyük oyunun parçaları İslamcı! sıfatlı terör grupları ve FETÖ tarzı münafık yapılar…  

         Bizimle doğrudan ilgili görünmeyen bir şey yapılıyor şu anda. Venezuela'da yaptırım gücü olmayan, muhaliflerin kontrolündeki Ulusal Meclis Devlet Başkanı Nicolas Maduro'yu “yasa dışı” ilan etti ve orduya da “demokrasinin yeniden inşası için destek!” çağrısında bulundu. Ayrıca ABD başta olmak üzere çevre ülkeler de seçilmiş başkanı tanımadıklarını bildirdi. Tehdidin azametine bakar mısınız?

         Bu arada, siyasi duruşları farklı ortak özellikleri büyük sermaye sahibi olan birileri yabancı ülkelere para ve şirketlerini kaçırıyor. Çifte vatandaş oluyorlar. Giden paralar, birilerinin üzerine kayıtlı olmakla beraber, bu ülkenin parası.. Bunların sonucu ekonomimiz daralmaya devam edecek.

         Aziz Milletim..

         Yerel siyaset ve günlük politik çekişmelerden ülkemiz çıkmalıdır. Cumhurbaşkanımızın etrafında samimi olarak kenetlenmeliyiz. Tabii esas beklentimiz, üst düzey yönetici, bürokrat, danışman, sözcü vd. kişilerdendir. Milletimize destek olmalılar. Çok çalışmalıyız hepimiz. Makam, nüfuz, maddi hırs, ikbal beklentisinin yerini Ülkemiz, Milletimiz ve Devletimize sadakatle hizmet almalıdır.

         Vatandaşımıza da çok görev düşmektedir. İhanete hiçbir seviyede müsamaha gösterilmemelidir. Ayrıca, Birlik ve Beraberliğimizi savunur görünen sadece istismarla yer tutanların düşmanlıklarına da müspet söz söyleyip, milletimizin inkişafı için gayret edenleri “Bizden değil!” diye boğmaya çalışanlara karşı da uyanık olunmalıdır.

Aziz Milletim.

Şu anda durumumuz, Birinci Dünya Savaşı öncesi gibi. Kuşatma altındayız. Abdulhamid Han gibi ferasetinden emin olduğumuz bir Lider var ülkenin başında. Sahip çıkmalıyız. Devlet ve Milleti, düşmanlarına da kemik yalayıcı menfaat gruplarına da yem etmemeliyiz. Milli Birliğimize zara verecek her tür yapıya karşı ferasetle ve dikkatli olmalıyız.

Bu arada, Türkiye’deki muhacirler ciddi manada istismar edilmeye başlandı. Bu gruplara karşı da dikkatli davranılmalıdır. Maalesef bu mültecilerden bir kısmı adi suçlara bulaşmakta, terör örgütleri tarafından kullanılmaya çalışılmaktadır. Özellikle de PKK ve DEAŞ bu manada hayli aktiftir. Ülkemizdeki Muhacir Dernek ve STK eğer birilerinin adamı, dış güçlerin maşası değillerse, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin son kale olduğu, sığınılacak son yurt olduğu bilinci ile hareket etmelidirler. Ama FETÖ’cüler gibi, Vatan kavramları yoksa ihanetlerine de fırsat verilmemelidir.

Bedir’deki gibi birlik olmaktan başka çaremiz yoktur.

Çok dikkatli, fedakâr, çok çalışkan olmaktan başka çaremiz yoktur.

Allah, Millet ve Devletimize, Ümmet-i Muhammed’e yardım etsin.