Erdemlilik ve yalana takla attırmak
Bismillahirrahmanirrahim
Hamdımız âlemlerin Rabbi, Rahman ve Rahim olan Cenabı Allah’adır. Salâtımız ve selamımız ise Peygamberimiz, âli ve sahabeleri içindir. “Sen bu kafayla çok gidersin!” diye bir söz vardır. Bu söz genellikle; hakkı batıldan ayırdıktan sonra batıla, doğruyu yanlıştan ayırdıktan sonra yanlışa, iyiyi kötüden, güzeli çirkinden ayırdıktan sora kötüye ve çirkine, faydalıyı zararlıdan ayırdıktan sonra zararlıya, adaleti zulümden ayırdıktan sonara zulme yönelen kimseler için söylenir. Ülkemizde de bu sözü hak eden birçok insan olduğu gibi siyaseti, yalana takla attırmak olarak gören liderler de vardır. Toplum, bu siyaset mensuplarına pirim verirse, saadet bulması imkânsızdır.
Hâlbuki toplum; yüksek ahlaki ve manevi kıstaslar ile yapılan siyasete destek olup sahip çıkarsa saadet bulur. Bu siyasete erdemli siyaset denir. Ancak bu siyaset, insanın ahlaki ve manevi huzurunu ve mutluluğunu temin edebilir. Erdemli siyaset, doğruluk ve dürüstlük üzerine bina edilmiş siyasettir. Yalana takla attıran siyaset, erdemli siyaset olamaz. Konuyu örnekleyecek olursak, kendilerini “Cumhur İttifakı” olarak tanımlayan partilerin ve liderlerinin muhaliflerine ve de özellikle Saadet Partisi’ne yönelik olarak yürüttükleri karalama kampanyasını, yalan haberleri ele alabiliriz. “Saadet Partisi’nin de destek verdiği bir grup ezanı ıslıkladı, ezana büyük saygısızlık” haberini, başta “A Haber” olmak, bütün havuz medyası diline doladı. “Cumhur İttifakı” liderleri Erdoğan ve Bahçeli bu yalan haberi kullanarak muhalefeti “ezan, bayrak ve vatan” düşmanı olarak ilan etti ve seçmenden bu muhalefete ders vermesini istedi. Arkasından olayın gerçek yüzü ortaya çıktı. Olay meğer, yürüyüşe engel olmaya çalışan polise karşı bir tepkiden ibaretmiş. Bunu Türkiye Gazetesi yazarı Süleyman Özışık şöyle ifade ediyor: “Taksim’deki gösteride ezanı susturmak için ıslık çalındığına dair haberlerin gerçeği yansıtmadığı, protestocuların ezanı değil, yolu kapatan polisi ıslık çalarak protesto ettiği belirlendi. Gösteriye katılan dernek temsilcileri de bu yönde açıklama yapıp ezana saygısızlık etmediklerini belirttiğine göre... Bugünkü yazımdaki ilgili bölümü çıkarıyor ve gerek hakkına girdiğim eylemcilerden, gerekse yanlış bilgi vererek yanılttığım okurlarımdan özür diliyorum.” Süleyman Özışık beyi bu erdemli davranışından dolayı tebrik ediyoruz. Şimdi aynı erdemli davranışı Erdoğan ve Bahçeli gösterebilecekler mi? Bekleyip göreceğiz.
ERDEMLİLİK
İnsan, topluluk halinde yaşarken maddi ve manevi mutluluğa ulaşmak için hangi kurallara tabi olmalıdır ki erdemli bir hayat yaşayabilsin? Erdemli bir topluma hâkim olmak isteyen siyasetin bu soruyu cevaplaması gerekir. İslâm’ın ahlaki ve hukuki prensipleri, erdemli siyasetin de sınırlarını belirler. Bu yüzden siyaset, ahlak ve hukukun buluştuğu bir zemin olmalıdır. Hukuk, tıpkı siyaset gibi, bir ahlak esasıdır. Başkasının hakkına saygı duymak, gasptan, cinayetten, hırsızlıktan, yalan sözden uzak durmak, toplum düzenini gözetmek… Bunlar aynı anda hem hukuki hem de ahlaki değerlerdir. Kur’an ahlakına bağlı olan bir insan, hukukun kurallarına da riayet ediyor demektir. Böyle bir insan, muhaliflerini şeytanlaştırmak için “şer ittifakı, terör destekçisi, ezan, bayrak, vatan düşmanı” olarak ilan edip kul hakkına girmez. İnsanın saadet bulması; siyasetin gayesi, hukuk ve ahlâkın meyvesidir. Günümüzde ise erdemlilik meselesi rafa kaldırılmıştır. Bu yüzden günümüzde kimi siyasetçiler konuşurken ahlakı ve hukuku hiçe sayabiliyorlar. Bu da toplumda çatışmayı körüklüyor, kin ve nefreti artırıyor. Oysa siyasetin kendisi yüce ahlak ilkeleri üzerine kurulu olduğunda, siyasetçi de, yöneten de, yönetilen de ahlakı ilave bir şey olarak değil, hayatın kurucu unsurlarından biri olarak görür. Böylece ahlâk ve adalet siyasetin ruhuna hâkim olur. Günümüzde erdemli siyasetin temsilciliğini kim yapıyor sorusu önemlidir. Bu sorunun cevabını bulmak için fazla da yorulmaya gerek yoktur. Ülkemizde erdemli siyaseti zihniyet olarak Milli Görüş, kadro olarak da Saadet Partisi temsil etmektedir. Çünkü Saadet Partisi’nin önde yürüyen bayrağı “Önce Ahlak ve Maneviyattır.” Çünkü “Erdemli Siyaset”, ahlaki ve manevi değerler üzerinde kurulup yükselebilir. Erdemli siyaset ilkeler ve prensipler siyasetidir. Saadet Partisi de bunu yapmaya çalışıyor.
YALANA TAKLA ATTIRMAK
Yalan çok çirkin bir şeydir, yalana takla attırmak da o derece çirkin ve alçakça bir şeydir.
Yalan ile iman bir arada olmaz. Yalan söyleyen insanların kalplerinde bir nifak hastalığı vardır.
Allah, yalana takla attıran bu münafıkların hastalığını sürekli olarak artırır. Söylemekte oldukları yalanlar sebebiyle onlar, her zaman kaybederler. Kalpleri iman etmediği halde ağızlarıyla “inandık” diyen bu kimseler, durmaksızın yalana kulak verirler, dini ve milli kavramların içini boşaltarak batıl gayeler için kullanırlar. Bunlar, uydurdukları yalanalar sebebiyle Allah’ın şaşkınlığa düşürdüğü kimselerdir. Bunlar iflah ve ıslah olmaz kimselerdir ve Allah bunları hiçbir zaman temize çıkarmaz. Onlar için dünyada rezillik ve perişanlık vardır. Ahirette ise onlara has büyük bir azap vardır. Yalana kulak veren bu insanlar durmadan haram yerler. Onlar; cehenneme atılacakları anda “Ah, keşke dünyaya geri gönderilsek de bir daha Rabbimizin ayetlerini yalanlamasak ve inananlardan olsak” diyecek olanlardır. Ancak onlara bu feryatları o gün hiçbir fayda sağlamayacaktır. Bu yalancılar, yeryüzünde haksız yere kibirlenip böbürlenirler ve böylelikle haktan, adaletten, adil düzenden saparlar. Onlar bütün gerçekleri görseler bile doğru yola dönmezler. Onlar, azgınlık yolu “faizci kapitalist düzene” hak yolmuş gibi sarılırlar, hayra değil şerre hizmet ederler. Böylelikle onlar topluma zarar verirler, insanlar arasına kin ve nefret tohumu ekerler, ekini ve nesli ifsat edeler. Yalana takla attıran bu insanlardan kurtuluşun tek yolu da Milli Görüş’e bağlanmak, Saadet Partisi ile birlikte hareket etmektir. Selam hidayete tabi olanlara…