Ahmet Varol

Ahmet Varol

Okuyuculara Notlar

Okuyuculara Notlar

* Türkiye’nin laik olduğu iddiası gerçeği yansıtmıyor. Çünkü laik bir ülkede herhangi bir din ve inanç dayatması olmaması gerekir. Kemalizm başlı başına bir inanç sistemi ve ideolojidir. Bu inanç sisteminin kendine göre ilkeleri, fikri yaklaşımları, sembolleri, törenleri ve ritüelleri var. Türkiye’deki resmî törenlerde işte bu inanç sisteminin uygulamaları esas alınmaktadır. Bu tür törenlerin sivil düzeyde yapılması normaldir. Resmi düzeyde yapılması devletin laiklik ilkesiyle çelişir. Bu törenlerin resmi düzeyde düzenlenmesinin zorunlu hale getirilmesi, katılım ve kurallarına riayetin öğrenciler, devlet memurları ve daha başka görevliler için zorunlu kılınması bir dayatmadır; dolayısıyla devletin laiklik ilkesine tamamen terstir.
Bazı sivil toplum kuruluşları işte bu dayatmaya karşı önemli bir sivil çağrı yönelttiler: Resmi törenleri boykot çağrısı. Özgür – Der’in öncülük ettiği çağrıya muhtelif sivil toplum kuruluşları da destek verdi. Aslında bu çağrı öncelikli olarak devletin önemli bir yükümlülüğünü, kendi ilkeleriyle bağlantılı bir sorumluluğunu kendisine hatırlatmadır. Bazı önemli olayların yıldönümleriyle ilgili anma ve kutlamalarla, belli bir inanç sistemine göre şekillenmiş ritüelleri ve kutsama törenlerini aynı kefeye koymak mümkün değildir. Bu tür ritüellerin uygulanması bir başka inanç sisteminde yasaklanmış olabilir. Bu törenlerle ve kutsamalarla aynı zamanda onları şekillendiren inanç sisteminin dayatılması söz konusudur.
Resmî ideoloji ve bu ideolojiye göre sistematize edilmiş kutsama, ritüel dayatması dünyada çok az sayıda ülkede devam ediyor. Bu nadir ülkelerden biri de Türkiye’dir. Sözünü ettiğimiz sivil çağrıda bu dayatmanın sona ermesi için seslerin yükseltilmesi isteniyor. Bu çağrıya ne kadar destek verilirse o kadar etkili olacaktır. Biz bu çağrının tozlara karışıp gitmemesi, etkisini göstermesi ve kimlik dayatmasına karşı durulması için dayanışmanın güçlendirilmesi gerektiği düşüncesiyle böyle bir hatırlatma yapmakta fayda gördük.
* Mazlum-Der İstanbul Şubesi bu hafta sonu iki günlük bir sempozyum düzenliyor. Konusu dini ve etnik ayrımcılık. Bu problemle ilgili vakıayı görmek ve ilgilenmek zorunda olanların da görmelerini sağlamak gerekiyor. İnsanların inançlarının gereğini yerine getirmelerinden dolayı dışlanmaları, yasal haklarından yoksun bırakılmaları, yine etnik kimliklerinden dolayı muhtelif zorluklarla karşı karşıya gelmeleri devam eden bir sorundur. Sadece başörtüsü sorunu bile Türkiye’de dinî ayrımcılığı bütün çıplaklığıyla gözler önüne seriyor. Ayrımcılık sorunu hem resmî politikalarla hem de toplumsal ilişkilerle ilgilidir. Mazlum – Der bu meselenin muhtelif boyutlarını ele almaya çalışıyor. Sempozyumda ayrımcılığa maruz kalan kesimlerin seslerini duyurmalarına imkân verilecek. Program 15-16 Kasım’da Fatih’teki Berr Otel’de düzenlenecek. Katılmak isteyenlerin 212-5262440 nolu telefonu arayıp kayıt yaptırmaları gerekiyor.
* 19 Kasım büyük mücahit İzzettin Kassam’ın şehit edilişinin yıldönümüdür. Filistin İslâmî Direniş Hareketi (HAMAS) askerî kanadının adını İzzettin Kassam Birlikleri koyarak ona sahip çıktı, anısını yaşatmaya çalışıyor. Aynı zamanda büyük bir âlim olan İzzettin Kassam, Müslümanların özgürlük mücadeleleri tarihine geçmiş önemli şahsiyetlerdendir. Anadolu Gençlik Dergisi’ndeki kardeşlerimiz onun şehadetinin yıldönümü münasebetiyle bizden bir yazı istediler. Bu hassasiyetlerinden dolayı kendilerine teşekkür ediyorum. Derginin Kasım sayısında yayınlanan yazımız Web sitemizde (www.vahdet.com.tr) de mevcuttur. Medya organlarına ve sivil toplum kuruluşlarına bugünden bir hatırlatmada bulunarak İzzettin Kassam’ın şehadet yıldönümünde onun örnek mücadelesinden söz etmelerini, anısını yaşatmaya çalışmalarını öneriyoruz. Bizim Filistin davası için yaptığımız tüm fikri ve ilmî çalışmalarımız Allah yolunda vakıftır. İsteyenler Anadolu Gençlik Dergisi’nin Kasım sayısı için hazırladığımız ve Web sitemizde mevcut yazımızı değerlendirebilir.
• Amerika’da ortaya çıkan ve ekonomideki globalleşme yüzünden bütün dünyayı etkileyen ekonomik kriz değişik boyutlarıyla ele alınıyor. Ama bu krizin mayasını oluşturan temel sorun durumundaki “faiz” gerçeği üzerinde pek durulmuyor. Amerikan emperyalizminin saldırgan politikası ve savaşları da sorunun diğer bir boyutunu oluşturmaktadır. Faiz bu krizin dinamiti, savaş ve saldırı da fitili olmuştur. Biz Ribat dergisinin Kasım sayısı için yazdığımız yazıda işte bu iki unsur üzerinde durmaya çalıştık. “Faiz Sömürgeciliğinin Çöküşü” başlıklı bu yazımızı Web sitemizden de okuyabilirsiniz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Varol Arşivi