S. Arif Emre

S. Arif Emre

Önce ‘Milli Görüş’çü idi sonra Bush oldu

Önce ‘Milli Görüş’çü idi sonra Bush oldu

Bizce Fehmi Koru'nun tesbiti yanlıştır. Öyle dememeliydi, “Tayyip Bey önce Milli Görüşçü idi, sonra Bush oldu” demeliydi.
Evet Erdoğan, önceleri o derece Milli Görüşçü idi ki, İstanbul Belediye Başkanı iken, Türk kamuoyuna, üzerine basa basa:
"Ben Milli Görüşçüyüm, asla bir bölen olmayacağım" diye tekrar tekrar taahhütte bulunuyordu.
Ama Milli Görüş gömleğini çıkarınca, Milli Görüşçülükten eser kalmadı. İslâm ülkelerinin siyasi haritasını değiştirerek, bu bölgeleri ele geçirmekten başka bir anlamı olmayan Büyük Ortadoğu Projesi'nin amansız savunucusu olarak kraldan ziyade kralcı olurcasına, Bush'un politikasının, en hararetli elemanı oldu. Zira kendileri hâlâ Büyük Ortadoğu Projesi'nin aktif bir üst düzey temsilcisi olarak Eşbaşkanlık görevini deruhte ediyorlar...
Rahmetli Osman Bölükbaşı, bir sohbetinde:
- Arifçiğim, bizim partimizden milletvekili seçildikleri halde, Meclis'e girince, bizden ayrılarak başka partilere geçen o kadar çok siyasi mevta ile karşılaştım ki; bu siyasi mevtaları bağrıma göme göme, bağrım Karacaahmet Mezarlığı'na döndü demişti.
Ne yapalım, bizde siyaset böyle yürütülüyor. Bir nevi vefasızlık mesleği gibi algılanıyor.
Sayın Erdoğan'ın Bush haline gelmesi ise aşama aşama gerçekleşti:
- Önce ABD'ye gittiler. Siyonistlerin dış ilişkiler kuruluşu CFR, kendilerini kabul etti. Hatta Sayın Erdoğan, daha milletvekili ve Başbakan bile olmadan kendisine CFR: Üstün cesaret madalyası taktı.
- Hatırlanacağı gibi, siyonistler vaktiyle, 28 Şubat Postmodern darbesindeki gayretlerinden dolayı Sayın Çevik Bir'e de böyle bir madalya takmışlardı.
- Bunu takiben Erdoğan, Milli Görüş'ün, sağlıklı ekonomi ilkesinden vazgeçerek, Bush'un faizci kapitalist ekonomisine övgüler yağdırdı, gitti IMF'ye teslim oldu.
- Bush, Erdoğan Başbakan olunca, Irak'a Türk askeri ile ABD askerlerinin kuzeyden birlikte vurmasını taleb etti. Bu talebi Erdoğan gitti kabul etti. Talebi hayata geçirecek tezkereyi TBMM'yi reddetmeseydi, 62 bin ABD askeri, Karadeniz'den Akdeniz'e, Ege'ye ve Güneydoğu'ya kadar olan üslerimize yerleşecek ve Türkiyemizi adeta İslâm ülkelerini istilası için, genel bir karargâh olarak kullanmaya başlayacaklar idi.
- Bush'un Irak'a müdahale etmesine, o günlerde Fransa, Almanya, Rusya ve diğer barış isteyen ülkeler kesin kes karşı çıkmışlar idi. Eğer Türkiye olarak biz de karşı çıkarak ABD'ye hayır deseydik, Ortadoğu'da bu facialar asla yaşanmayacaktı. Dünya dengeleri açısından kilit ülke olan Türkiye'nin savaşa karşı çıkması halinde, Bush dünyada yalnız kalacak ve bu maceraya girmeye cesaret edemeyecekti.
Bu ve buna benzer gerekçeler, Sayın Erdoğan'ın Bush haline geldiği hakkında, Sayın Fehmi Koru'nun haklı ve isabetli bir tesbit yaptığını gösteriyor.
Netice olarak diyebiliriz ki; Erdoğan'ın kendisini yenileyerek, nedamet duyarak Obama olmaya bile şansı kalmamıştır.
Endişemiz odur ki; eğer Obama, halkımızın deyimiyle sakalı ele vererek, çevresinin hinoğlu hin, siyonistler tarafından kuşatılmasına engel olamazsa, onun da kısa zamanda Bushlaşarak harcanıp gitmesi ihtimal dahilindedir.
Nitekim siyonistler, ABD'de çok organizedir. ABD'nin, hem Demokrat Partisi'ni ve hem de Cumhuriyetçi partisini etkileri altına almış bulunuyorlar. Yani hiçbir şeyi, tesadüfe bırakmayacak metodları mevcud.
Nitekim; siyonistler Türkiyemizde de Milli Görüş partileri hariç, belli başlı partilerimizi ve ilaveten darbe heveslilerini hülûl edecek metodlar uyguluyorlar.
Tek çare Milli Görüş'tür. Milletimizin saadet ve selamete ermesi, Milli Görüş'le mümkün olacaktır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
S. Arif Emre Arşivi