Cevher İlhan

Cevher İlhan

Aleviliği İslâmın dışına itme tuzağı

Aleviliği İslâmın dışına itme tuzağı

Geçtiğimiz hafta bazı Alevî derneklerinin Ankara’daki mitingi üzerindeki tartışmalar devam ediyor. Mecliste, medyada ve toplumda “Hangi Alevilik?” ve “Aleviler dinî azınlık mı?” sorularına cevap aranıyor…

Mitingde afişe edilen “talepler”in bir kısmının AB Konseyinin “AİHM’nin kararı” olarak “Türkiye İlerleme Raporu”nda yer alması, Ankara’nın bu hususta da ciddî bir ihmal ve gevşeklik içinde olduğunu ele veriyor. Belli ki bir yandan İslâm dini içinde Aleviliğin ayrı bir mezhep gibi görülmesiyle diğer yandan “laiklik ekseninde Alevilik” tuhaf çarpıtması iç içe girmiş. Bundandır ki “eşit yurttaşlık” sloganıyla dile getirilen talepler hem birbiriyle çelişiyor, hem de Aleviliği İslâm dini dışında ayrı bir “din,” Alevileri de adeta “dinî bir azınlık” durumuna düşürüyor.

Merak konusu; Türkiye’de devletin denetim ve gözetimi altındaki din eğitimi ve öğretiminde, Aleviliğin Hz. Ali’ye uzanan ve Ehli Beyt muhabbetini esas alan muhtevada doğru okutulmasını istemeleri gereken derneklerin, ilköğretim dördüncü sınıftan sonra verilen, haftada iki saati geçmeyen “din kültürü ve ahlâk bilgisi” derslerinin kaldırılmasını istemeleri ne ile telif edilir?

“Alevilik” İslâm dini dışında farklı itikadı ve ibadeti olan ayrı bir “din” ya da mezhep mi ki, yüzde doksan dokuzu Müslüman olan bir ülkede İslâmla birlikte diğer dinler hakkında genel mâlûmattan öteye geçmeyen “din dersleri”nin bile kaldırılması isteniyor…

Görünen o ki Ankara “Alevîleri Müslümanlıktan ayırma oyunu”na geliyor. Söz konusu derneklerin “din dersleri kaldırılsın” pankartları, bilerek ya da bilmeyerek Aleviliği İslâmdan ayıran, çelişkili, anlamını aşan, “müfrit Rafiziliğe” kaçan; dahası Alevileri Müslümanlığın dışına iten tuzağın bir tezahürü olarak karşımıza çıkıyor…

CEMEVLERİ, CAMİLERE

ALTERNATİF OLUR MU?

Derneklerin diğer “slogan talepleri” de tezatlarla muallel çarpık çıkmaz içinde…

“Cemevlerine ibadethâne statüsü verilmesi” ile “Alevî köylerine cami yapılmaması” ve “Alevî köylerindeki Diyanet’e bağlı imamların başka yerlere gönderilmesi” istekleri, bütün dünyanın gözü önünde cemevlerini camilere “alternatif” gösterme tezgâhını açığa çıkarıyor.

Sormak lâzım; Ehl-i Sünnet ve Cemaatin de temel bir düsturu olan Ehl-i Beyt muhabbetini ve Hz. Ali’nin ictihadının haklılığını ve isabetini öncelemekle, Aleviliği İslâm dairesi dışına çekmenin ne ilgisi var? Alevilerin de içinde bulunduğu ve iman esaslarında hiçbir itikadî ayrılığın bulunmadığı Müslümanların on dört asırdır birlikte ibadet ettikleri camilere alternatif olarak “cemevleri”nin icâdının maksadı nedir?

Asr-ı Saadetten beri bütün Müslümanlar camileri, mescidleri “ibâdethane” yaptılar. Tıpkı Yahudilerin sinagog ve havraları, Hıristiyanların kiliseleri mâbed edinmesi gibi.

Kaldı ki Hıristiyanların mezhepleri ve hatta etnik kökenlerine göre ayrı ayrı kiliseleri olmasına karşılık, İslâm’da sınırlı birkaç teferruatta amelî farklılıkları bulunan mezhep mensuplarının bütünü camileri birlikte namaz kılınan, ibâdet edilen Müslümanların ortak ibâdet mekânları olarak gördü. Buna Aleviler de dahil…

Zira Kur’ân’da Müslümanların ibâdet için buluştukları mekânlar “mescidler” olarak târif ediliyor; ve bu mescidlerde başta namaz olmak üzere Alevilerin de inandığı ve mükellef olduğu ibâdetlerin yapılması belirtiliyor.

Aslında cemevlerini camilerin yerine ikame etme iddiasındaki dernekler de biliyor ki, sema ayinlerinin, folklorik gösterilerin yapıldığı, sazlar eşliğinde oyunların oynandığı, müzik âletlerinin çalındığı cemevleri gibi mekânlar, birer “kültür evi”nde ibâret…

Gerçekten Uzakdoğu’dan Mağrib’e bütün İslâm âleminin bin dört yüzü aşkın senedir Müslümanların ortak ibâdet mekânı olarak kabul ettiği camilere, son demde “cemevleri” alternatifinin türetilmesinin hangi dinî dayanağı, hangi maslahatı var?..

DİYANET, KAMUOYONU

AYDINLATMALI…

Belli ki İslâm’ın temel esaslarıyla telifi mümkün olmayan “icadlar”ın amacı, İslâm dünyasında “Sünnî-Şiî”, “Müslüman-Alevî” ikilemiyle alevlendirilen ve ayrışan dehşetli fitneye zemin hazırlamak içindir. İslâmı, asırlarca süren mezhep çatışmalarıyla tükenen Hıristiyanlığa kıyasa kalkışıp; “iç savaş”a ve “din çatışma”sına sürüklemeye yeltenmektir.

Alevîliğin İslâm dışına itilmesi, Müslümanların camisinin yanı sıra Alevîlerin cemevinin mâbed olarak manipülasyonun maksadı, “Şîi-Sünnî” maskesinde “büyük Ortadoğu projesi” çerçevesinde “Alevî-Sünnî ayrımı” üzerine ifsadı kışkırtmak, iç çatışma çıkarmaktır.

Ve ne yazık ki hükümet, Aleviliğin İslâm dairesinin içinde olduğunu, Alevîlerin Müslüman olduğunu Diyanet’in raporları ve dinî, tarihî sosyolojik delillere dayanarak AB’ye, AİHM’e iletmek yerine,“Alevîlere özgürlük” propagandasında Alevîlerin “dinî azınlık” gibi lanse edilmesi plânına seyirci kalıyor.

AKP siyasî iktidarı, Türkiye’deki gayr-ı müslimlerin sadece “dinî azınlık” kabul edildiğini, Alevîlerin “dinî azınlık” değil, yüzde doksan dokuzu Müslüman olan büyük çoğunluktan olduklarını AB bir yana kamuoyuna bildirmekten dahi âciz kalıyor. Sahi, okullardaki kifayetsiz “din derslerinin kaldırılması”nı ve Alevî köylerindeki “camilerin kapanması”nı istemenin, cemevlerinin “ibadethâne” kabul edilip zakirlere maaş bağlatmanın, Aleviliği İslâm içindeki hakikatini inkâr anlamına gelmez mi?

Peki, Diyanet neden bütün bu hususlara açıklık getirmez? Bazı derneklerin “Aleviler adına” ileri sürdükleri bu “aykırı iddialar”a İslâmî kaynaklardan, İslâm tarihinden doğru dürüst cevap vermez, kamuoyunu aydınlatmaz? Niçin, cemevlerinin camilerin alternatifi olmadığını, camilerin bütün Müslümanların ibadet yeri olduğunu dinî delilleriyle ortaya koymaz?

Sonra Diyanetten sorumlu Devlet Bakanı, neden “Atatürk’ün Cumhuriyet’e kazandırdığı önemli bir kurumdur” diye meseleyi salt “Diyanet’in lağvedilmesi”ne hasreder; düşük profilli “Atatürk’lü savunma”yla yetinir; başka tavzihte bulunmaz? Diğer “uç fikirler”e itibar edilmemesinin gereğini anlatmaz? En önemlisi, Diyanet neden bütün bu hususlarda suskun kalır?

Devletin din işleriyle yetkili anayasal kurumu olan Diyanet’in, kavram kargaşasına son vermesinin, gerçek Aleviliği ve Aleviliğin İslâm’ın içinde olduğunu dinî referanslarla açıklamasının zamanı gelmedi mi?..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Cevher İlhan Arşivi