Ahmet Varol

Ahmet Varol

ABD, devesini sağlam kazığa bağlamak istiyor

ABD, devesini sağlam kazığa bağlamak istiyor

Bugün ABD’nin karşı karşıya olduğu ekonomik krizin ana sebebi Afganistan ve Irak işgalidir. İşgalin ABD ekonomisine birbirine paralel ve bağlantılı iki ayrı olumsuz yansıması olmuştur. Fakat bu konunun ayrıntısına girersek asıl konumuzu ikinci plana koymuş olacağız. Bu yüzden söz konusu krizde işgallerin rolü hakkındaki tespit ve değerlendirmelerimizi bir başka yazıya bırakarak burada sadece Irak’la anlaşmanın arka planında ekonomik krizin rolüne işaret etmekle yetinmek istiyoruz.
Irak’taki işgalin devam etmesi ekonomik krizin daha da derinleşmesine ve çözüm imkânlarının tümüyle ortadan kalkmasına sebep olacaktır. Çünkü işgal durduğu yerde para tüketmeye devam ediyor. Öte yandan kriz sebebiyle ortaya çıkan kaynak sıkıntısının giderilmesi için 850 milyar dolar maliyeti olan bir çözüm planı kabul edildi. Ama bu paraya bir alternatif bulunamazsa ve yeri doldurulamazsa havuzdaki açık kapatılamamış olacak.
Şimdi ABD savaş yoluyla harabeye çevrilmiş Irak’ın yeniden imarı ve altyapısının kurulması için verilecek ihaleleri kapmak üzere Amerikan firmalarının harekete geçmesini istiyor. Fakat Irak’ın bu firmaların alacağı ihaleler için kullanacağı birikimi yok. ABD onun da çözümünü bulacak ve şu an bir durgunluk krizi yaşayan Amerikan bankalarının faizle kredi vermelerini sağlayacak. Amerika’da piyasa tıkanmasından dolayı yastık altı edilen paraların oluşturulacak güven ve sağlanacak garantiyle gün yüzüne çıkarılması, Irak’a verilecek kredilerde de bunlardan yararlanılması hedefleniyor. ABD’nin bir cebinden çıkan para, faiziyle birlikte öbür cebine girecek. İşletilmesi merhalesinde de yine Amerikan firmalarına öncelik tanınacak. Irak hükümetine kabul ettirilen anlaşmanın ekonomik işbirliğiyle ilgili boyutunda bu hesaplar çok belirgin bir şekilde kendini gösteriyor. Ama anlaşmanın kamuoyuna yansıtılmasında bu yönü üzerinde durulmuyor, özellikle vitrin süsü olarak kullanılan malzemeler öne çıkarılıyor.
ABD’nin bu planı uygulamaya koyabilmesi için Irak’ta suların durulmasına ve istikrar sağlanmasına ihtiyaç var. Güven ve istikrar sağlanmasını elbette herkes ister. Ama önemli olan bunu, ülkenin geleceğini işgalciye rehin vermeden başarabilmektir.
Öte yandan ABD, Irak ve Afganistan işgalini birlikte sürdürme külfetinin altından kalkmanın kendisi için artık imkânsız hâle geldiğini düşünüyor. O sebeple Irak’taki işgal güçlerini Afganistan’a kaydırmak suretiyle buraya yüklenmek istiyor. Yeni başkan Obama bu yöndeki niyetlerini seçim propagandası faaliyetlerinde zaten açıklamıştı. Obama ABD için zaruret haline gelen bir işlemden seçim taktiklerinde yararlanmaya çalıştı. Şimdi de bunu Irak’ta devesini sağlam kazığa bağlamak amacıyla değerlendirmek istiyor.
Güney Lübnan meselesiyle ilgili pazarlık ve dayatmaları hatırlamamızın bugün Irak’ta düzenlenen komployu anlamamıza yardımcı olacağını sanıyorum. Siyonist işgal devleti, Güney Lübnan’daki işgal güçlerini çekmek için Suriye ve Lübnan’a birçok kez pazarlık paketi sundu. Bu paketlerde değişmeyen şartlarının başında direniş güçlerinin dağıtılması ve silahlarının toplanması geliyordu. Ayrıca Lübnan ve Suriye’nin Siyonist işgal devletini tanımaları talebinde ısrarlı davranıyordu. Bu isteklerinin karşılığında Güney Lübnan’daki işgal güçlerini çekecekti. Böyle bir şeyin gerçekleşmesi durumunda bazılarına göre belki zafer kazanılmış, çünkü Lübnan topraklarındaki Siyonist işgal sona ermiş olacaktı. Ama karşılığında da Siyonist tehdide karşı duran bir güç dağıtılmış, Lübnan’ın siyasal iradesi rehin alınmış ve Lübnan topraklarındaki işgalin son bulması karşılığında Filistin toprakları üzerindeki gayri meşru işgal meşru kabul edilmiş olacaktı. Söz konusu paketler kabul edilmedi ve sonuçta 2000 yılında Siyonist işgal güçleri, hiçbir karşılık alamadan kuyruklarını toplayıp gitmekten başka çıkar yol olmadığını kabul etmek zorunda kaldılar.
Zikrettiğimiz sebeplerden dolayı bugün de Irak’taki Amerikan işgal güçlerinin önünde çekilmekten başka bir seçenek bulunmamaktadır. Yani bundan önceki yazımızda da vurguladığımız gibi ABD düşme noktasına çok yaklaşmıştır. Ama birileri ona “güven” içinde inmesi için gereken imkânları hazırlayarak, üstelik ABD’nin ekonomik krizden kurtarılması için “ekonomik işbirliği ve dostluk” başlığı altında Irak’ın geleceğini ona rehin vererek Irak halkına ihanet etmektedir.
Üstelik bu oyun ABD tarafından bir propaganda malzemesi olarak kullanılıyor. Beyaz Saray Sözcüsü Gordon Johndroe anlaşmanın ABD ve Irak halklarının yararına olduğu, üstelik bunun ABD’nin Irak’ta güven ve istikrarı istediğini gösterdiği iddiasında bulundu. Böylece ABD’nin zorunlu bir çekilmeyi kendi hesabına “barış, güven ve istikrar muhabbeti” olarak yutturmasına da imkân tanınmış oluyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Varol Arşivi