Amerika değişecek, kanlı mı, kansız mı?
Büyük devletlerin, kuvvetle cihan hakimiyeti uzun süre fiilen olmadığı gibi aklen de olamaz. Hak ve saygınlıkla olur. Osmanlı son örnek. Silahla cihan hakimiyeti, sömürü, macera, vahşettir. Tufandır, gelir geçer, Napolyon, Hitler…
1890’da, ABD kara ordusu 25.000 kişi. Bulgaristan ordusundan küçük. Bugün, Guantanamo ve dünyadaki işkence masrafı Bulgar ordu iaşesinden fazla. Irak vahşetine trilyon dolar. Ekonomik krizinin temeli savaşlar. KDV ile milletinden aldığı, milletine dönmüyor.
Amerika yayılmacılığı bedavacılık ve vahşetle besleniyor. I. ve II. Dünya Savaşları’nda kenarda durdu, ortadan pay aldı. Japonya’ya attığı atom bombaları ile “vahşet korkusu” doğurdu. Bombalıyor ve BM, NATO, İsrail ve Blackwater taşeronlarıyla dünyaya hükmetmek emeli. Vahşetten başka netice doğurmayan savaşlar… Kore, Vietnam, Irak, Afganistan, Somali... İsrail’e verdiği destek, 60 yıl bitmeyen çocuk katli, vahşet ve kan gölü oluyor. Huzursuzluk için tehdit, İran, Suriye; korku üretmek için bombalıyor, Sudan, Pakistan…
En büyük bedavacılığı, dünyaya askeri olarak yerleşti. İki yolla: 1) “Post Modern”i, “Beyaz Eldivenli”si ile darbeler. Milletleri içten çökerten sinsi bir savaş ve fitnedir. 2) Komünizm vahşetine, demir perdesine karşı özgürlük ve koruma propagandası. Ülkeler, adeta Amerikan üstleri ve askerini davet ederek bir tür kendilerini sömürgeleştirdi. Şimdi rahatsız oluyor, çare arıyor.
Ayak altında ezilen ot, kasırgalara dayanır; ulu ağaç dayanmaz. Büyük devletlerin kasırgası, büyük yanlışlardır. En büyük yanlış zulümdür. ABD’nin, ölçüsüz, mağrur, tehdit ve zulümlerine karşı, insanlık vicdanı, 15 Şubat 2003 de dünya meydanlarını doldurarak, “Irak’ta vahşet doğurma!” diye haykırdı. Amerika’nın insanlık vicdanını hiçe sayan zulümleri, kendine dönecek tehlikeli yanlışlardır. Fert için olduğu gibi devletler için de en önemli güç, adalet, ahlak, yardımlaşma, hikmet ve samimiyetle doğan itibardadır. Devletlerin güven ve itibar kaybetmesi, köklerini sel oymuş, ulu çınara dönmesidir. Ayrıca devletleri, iki şeyin doğuracağı itibarsızlık ve külfet ezer. 1. Başarısızlık; 2. Yıllar süren savaş.
Kore’den, Vietnam’dan başlayan, İsrail’de, Irak, Afganistan’da devam eden vahşet, değil “Amerikan Yüz Yılı”, en küçük devletler için dahi utanç verecek fecaatlerdir. İtibar kaybıdır. Tek kalan iz, vahşet ürküntüsüdür. Dost diye yaklaşıp, başa çuval geçirmekle, değil devlet, insan olunmaz. ABD ve NATO maşalığı, dünyayı bıktırdı. Yeni destek değil, verdiği askeri çekme yolu aranıyor.
Obama, “İkiz Kule” felaketinden Afganistan’ı sorumlu tutmadan önce, 11 Eylül 2002’nin aslını öğrenmelidir. Provokasyon mu, gerçek mi? Olay sorularla dolu. Araştırma tahsisatı, Clinton'ın aşk macerasına ayrılanın 66,6’da biri. Gizlenen ne? Olayı kabullenen, Afgan dağları arkasındaki hayalet bir ses mi, CIA mı?
Amerika, üç yol ağzında: 1) Vahşete devam deyip, Irak ve Afganistan gibi Pakistan’ı da harap ederse, giderek durmak daha zorlaşacak. Hitler’in Moskova seferinin başka türü ve neticesi doğacak. “Ekmel-i Mahluk ve eşref-i mahluk insandır. İnsan kendi eseri olan, silah ve imkanlardan üstündür. Neticeyi, insanlık kazanacaktır. Fıtrat bunu gerektirdiği gibi, tarih ve akıl da bunu söylüyor. İnsanlıkla savaş, dünya ile savaştır. Asker ve savaş bütçesi tek başına yıkımdır.
2) İslâm’ı ortadan kaldırma, Kur’an-ı Kerim varken çarpıtma aklın kabul edebileceği bir şey değildir. Akılsız, sarhoşken yola, hele savaşa hiç çıkılmaz.
3) Amerika, zorla, vahşetle, tehditle dünya hakimiyeti sevdasını, zalime desteği, darbe yaptırmayı, işkence kamplarını bırakıp, milletine hizmete, dünyada itibar ve saygı kazanmaya dönmelidir. Yol zannedilen diğerleri, çıkmaz sokaktır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.