Ekrem Kızıltaş

Ekrem Kızıltaş

Biraz safız ama, o kadar da değil...

Biraz safız ama, o kadar da değil...

Ülkemizdeki hanımların yüzde 70’inin başlarını örtmeyi, yani başörtüsü kullanmayı ya da çarşaf giymeyi tercih ediyor olduklarını, biliyoruz.

Tesettüre riayet eden hanımların davranışlarından rahatsız olup, bu hallerini özellikle ‘kamusal’ alanlarda sınırlamak için elinden geleni yaptığını bildiğimiz CHP, kimilerinin yaklaşan mahalli seçimler için olduğunu düşündükleri, bazı adımlar attı.

O günden beridir de, tartışmaların ardı arkası kesilmiyor.

Başörtüsü konusunun yıllardan beridir halledilememesi dolayısıyla sıkıntı içerisinde bulunan insanımızın bir bölümü, başörtülü ve çarşaflılara CHP rozeti takılması adımının bir yumuşama getirebileceği ve CHP’nin inadının böylelikle biraz olsun kırılabileceğini düşündüler.

Baykal’ın sözleri, bu ümitleri besleyebilecek nitelikte sözlerdi. Ancak, CHP içerisinden başka sesler de çıkmaya başlayınca, birçok insan erken ümide kapıldığının farkına vardı.

Açıktan Baykal’a karşı çıkamasalar da, CHP rozeti takılan kadınların kısa süre içerisinde değişeceklerini, kendileri gibi doğru yolu bulacaklarını(!) yani açılıp saçılarak özgürleşeceklerini(!) ima eden açıklamalar birbirini kovaladı.

Baykal’ın ‘açılım’ olarak nitelenen bu davranışın ardında duramayacağı da, kısa bir süre sonra ortaya çıktı.

Parti içerisinden çıkan seslere kısmen uyma ihtiyacı hissettiği anlaşılan Baykal, ‘bizi bu halimizle kabul eder misiniz?’ diyen insanlara hayır diyemeyeceğini, ama bunun kamusal alanda başörtüsüne serbestiyet hususundaki fikir ve görüşlerinin değiştiği anlamına gelmeyeceği yönünde açıklamalar yaptı.

Bu sözlerin ne anlama geldiği açıktı: Başörtülü ve çarşaflı kadınlar CHP rozeti takabilirler, belki üye de olabilirler; ama parti içerisinde herhangi bir aktif göreve gelemeyecekleri gibi, seçimlerde adaylık gibi bir şeyi, akıllarının ucundan bile geçiremezlerdi.

Çünkü CHP’nin prensipleri vardı!..

70 milyonluk bir ülkede, toplumsal yapıyı zerre kadar dikkate almayan, kendileri dışındaki hemen herkesi yok sayan, kaale almayan prensipler.

Anlaşılan, rozet takma sürecinin hedeflediği tek şey: Tesettürü benimseyen hanımların, inançlarına değer vermeyen, hatta düpedüz karşı çıkan ve dahası, kendilerine hayat hakkı tanımamak için çabalayan CHP’ye hizmet etmeleri ve oy vermeleri idi...

Başörtülü ve çarşaflıların aslında iki tür olduğu; çarşaf ve başörtüsünün siyasi sembol olmayıp, türbanın siyasi sembol olduğu gibi acemi işi açıklamalar da, kafa karışıklığı sağlamak içindi.

Gerçekleşebilse, CHP’liler açısından tadından yenmeyecek bir formüldü bu.

Büyük ihtimalle de, Milletimizin çok saf olduğunu ve gözlerinin önünde cereyan eden bütün tuhaflıklara rağmen, kendi arzu ettikleri şekilde davranacağını hayal ediyorlardı.

Her işte bir hayır olduğu, malum.

Baykal’ın başörtülü ve çarşaflı hanımlara rozet takması; her ne kadar normal gibi gözükse de, CHP zihniyeti açısından tuhaf bir durumdu. Bu işin arka planında, en azından karambolden medet ummak gibi başka hesaplar olduğu belli idi.

Ama netice olarak bu girişim de ‘hayır’la neticelendi.

Çünkü çağdaş, modern ve kadın hakları konusunda çok hassas olduklarını bağıra çağıra söyleyenlerin, aslında ne kadar bağnaz, ne kadar gerici ve ne kadar tahammülsüz oldukları; kadın hakları derken de, sadece ‘bir kısım kadının’ haklarından bahsettikleri, böylelikle bir kez daha ortaya çıkmış oldu.

‘Dimyat’a pirince giderken, evdeki bulgurdan olmak’ sözü, tam olarak bu durumlar için söylenmiş olsa gerek.

Kesinlikle değişmemek ve dolayısıyla da gelişmemek kararında olanların partisi olduğu anlaşılan CHP, halkla uyum içerisinde olmak ve halkın partisi olmaya çalışmak yerine, halkı kendisine uydurmaya çalışmaktan vazgeçmeye niyetli değil, anlaşılan.

Milletimiz saftır saf olmasına, ama CHP’lilerin sandığı kadar da değil!..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ekrem Kızıltaş Arşivi