Ahmet Varol

Ahmet Varol

Çalkantılar

Çalkantılar

Dünyada çalkantılar muhtelif şekillerde ve farklı bölgelerde devam ediyor. Bugünkü yazımızda da özellikle son günlerde gündemi meşgul eden bazı önemli çalkantılardan kısa notlarla söz etmek istiyoruz.
¥ Hindistan’ın meşhur şehirlerinden Bombay (yeni adıyla Mumbai)’daki saldırılar ve rehin alma eylemleri gerçekleştirildiğinde ben Şam’daydım. Yazıları da oradan gönderiyordum ve Uluslararası Yurda Dönüş Hakkı Buluşması üzerinde duruyordum. Ayrıca Hindistan’daki hadiseler hakkında aldığımız bilgiler herhangi bir değerlendirme yapmaya yetecek kadar değildi. Bu olaylarla ilgili değerlendirmelerde genellikle “komplo” yaklaşımlarının ağır bastığını görüyoruz. Böyle bir ihtimali göz önünde bulundurmak mümkündür. Ama bu konuda kesin konuşmaya yetecek kadar hadiselerin aydınlatıldığını da sanmıyoruz. Dolayısıyla şimdilik “komplo” merkezli yaklaşımlar tamamen tahmine dayanıyor. Ama Hindistan’ın hadiseleri Pakistan’a yüklenmek için değerlendirmesi ve olayların arka planında bu ülkenin olduğu iddialarını öne çıkarması bölgeyle ilgili stratejik hesapların da Mumbai hadiselerinden yararlanmaya çalışmasından başka bir şey değildir. Kendi içinde de sorunları olan ve Afganistan’daki gelişmelerden sürekli etkilenen Pakistan’ın mevcut şartlarda Hindistan’la yeni bir sürtüşme kapısı açmaya kalkışabileceği iddiası uçuk bir iddiadır. Özellikle Zerdari’nin cumhurbaşkanlığına getirilmesi ve ona paralel gerçekleşen siyasi yapılanmada Pakistan’ın Hindistan’la sürtüşmeye girmesine yol açacak hadiseleri planlaması oldukça zayıf bir ihtimaldir. Ama tahminimize göre Hindistan, Pakistan’ın yıpranmışlığından ve çeşitli zorluklarla karşı karşıya olmasından istifade etmek için Mumbai olaylarını altın bir fırsat olarak değerlendirmek istiyor. ABD’nin 11 Eylül olaylarını İslâm âlemine yönelik yeni haçlı seferlerini başlatmak için değerlendirdiği gibi. Fakat Hindistan’ın söz konusu olaylardan istifade etme konusunda biraz daha akıllıca hareket etme niyetinde olduğu anlaşılıyor. Hindistanlı yetkililer söz konusu olaylardan dolayı Pakistan’a yönelik herhangi bir askerî operasyon ihtimalinin bulunmadığını dile getirdiler. Ancak Pakistan’ı peşin suçlu göstererek köşeye sıkıştırma politikasında ısrarlı davranacakları anlaşılıyor. Böyle bir politika aynı zamanda Pakistan’ı “terörle bağlantılı” göstermek için değerlendirilecektir.
¥ “Güvenlik Anlaşması” olarak isimlendirilen ABD – Irak işbirliği anlaşması Irak parlamentosunda büyük bir çoğunluğun onayıyla kabul edildi. Biz de daha önce konuyla ilgili yorumlarımızda bu yönde bir tahminde bulunmuştuk. Fakat böyle bir anlaşmanın kabul edilmesi sorunun kapandığı ve anlaşmanın uygulanması sürecinin sorunsuz bir şekilde işleyeceği anlamına gelmez. Bu anlaşmayla işgal güçleri, Irak’tan elini çekmiyor; cepheden çekiliyor. Cephede daha fazla kalması onun zaten yararına değildi ve çekilmek zorunda kaldığı için çekiliyor. Dolayısıyla işgalcilerle böyle bir anlaşma gerçekleştirenler Irak’ın bağımsızlığı ve özgürlüğü yönünde bir adım attıklarını iddia etmesinler. İşgal güçleri geri çekilirken, kendi hesaplarının güvenliğini sağlama alacak askeri faaliyetleri yerel yönetime devretmiş olacaklar. En büyük sorun da burada odaklanıyor. Ama anlaşmanın hayata geçirilmesinde ciddi zorlukların ortaya çıkacağı ve ABD’nin hesaplarını tutturmasının hiç de kolay olmayacağı gelişmelerden anlaşılıyor.
¥ Seçim sisteminde yapılan değişiklikler sebebiyle son günlerde Yemen de ciddi çalkantılara sahne oldu. Muhalif siyasi partiler yeni sistemin, yapılacak seçimlerin dürüstlüğü konusunda ciddi tereddütlere yol açacak gedikler içerdiğini ileri sürüyorlar. Bu amaçla büyük çapta gösteriler, protesto eylemleri düzenlediler. Halka müspet bir şeyler verebilen iktidarlar toplumların gönüllerini kazanabildikleri için oylarını artırmada seçim sisteminin dürüstlüğü üzerinde şüphelere sebep olacak değişikliklere ihtiyaç duymazlar. Buna ihtiyaç duyan iktidarlar halkın desteğini kaybettiklerini dolaylı bir şekilde ilan etmiş olmaktadırlar. Yemen’deki siyasi iktidarın da böyle bir sıkıntısının olduğunu sanıyoruz.
¥ Son günlerde önemli çalkantılara sahne olan ülkelerden biri de Tayland. Kraliyet rejimiyle yönetilen Tayland’da kral, saltanatını dinî temellere oturttuğundan halk ortaya çıkan tüm olumsuzluklardan siyasi iktidarı sorumlu tutma ihtiyacı duyuyor. Çünkü Budizmin Tayland versiyonuna göre kralın herhangi bir şekilde eleştirilmesine, olumsuzluklardan sorumlu tutulmasına mahal yoktur. Gerçekte ise bu ülkenin yaşadığı problemlerde kralın perde arkasından yürüttüğü karanlık işlerin de önemli payının olduğu tahmin ediliyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Varol Arşivi