Bush’un ardından
Başkan Bush’un Afganistan’da ve Irak’ta yaptığı tahribat, 13. asırda bu ülkelerde Cengiz’in ve torunu Hulâgû’nun yaptıklarını gölgede bıraktı. Çok büyük tarih yaşamış bu iki önemli bölge, Arz’ın ta öbür tarafından gelen bir başka cihan devleti tarafından neden, niçin, nasıl bu hâle getirildi, inanılması zordur.
Zira Afganistan’da Moskova’da okumuş komünist Afgan subayları, kralı kaçırdılar. Afganca, Farsça, Türkçe konuşan iki milliyetin yaşadığı Afganistan’da kral, birliği simgeliyor ve sağlıyordu.
Irak’ta ise daha önce, Baasçı yani koyu sosyalist totaliter Arap ırkçısı subaylar, Hâşimî hanedanından krallarına daha radikal davrandılar, linç etmek alçaklığını irtikâb ettiler. Irak milleti diye bir millet yoktur. Irak’ta Araplar, Kürtler, Türkler vardır. Irak’ta kral, millî ve dinî birliği simgeliyor ve sağlıyordu.
Sırtını komünist Moskova’ya dayayıp, Kuveyt’ten başlayarak 7 Arap monarşisini ilhâka, Kürtler’i ve Türkmenler’i kesip biçmeye kesin kararlı, epey Arab’ı da zulmünden esirgemeyen kanlı kaatil Saddam, Amerika ile gırgır geçmeye başladı. Baba Bush, dostu Özal’ı dinlemedi, Bağdad’a girip Saddam’ın hakkından gelmedi. Çok acemi olan oğul Bush ise, monarşiyi yeniden kurmak tekliflerine akıl erdiremedi.
Afganistan’a, Rus ordularını, komünist Afgan devlet adamları çağırdılar. Amerika, Pakistan’da yetiştirdiği Tâliban’ı (medrese öğrencilerini), ülkeye soktu. Kralı getirdi ama tahta çıkaramadı. Şimdi NATO’ya dayanarak vakit geçiriyor. Tâlibân ve el-Kaaide, cihan devleti Amerika’nın beceriksizlikleri sebebiyle akıl almaz boyutlara ulaştı.
Şimdi ümitler Başkan Obama’ya ve Hillary Clinton Hanım’a bağlandı. Ne yapacaklar? Göreceğiz...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.