Bayramların psikoterapik özelliği
Cinayet, boşanma, gasp ve benzerlerinin her sene biraz daha arttığı çok acı bir tesbit. Sanıldı ki teknolojik imkânlar baş döndürücü bir hızla cemiyet hayatına girerse insan daha bir huzurlu olacak...
Ne uçakla yolculuk huzuru getirdi.
Ne koltukta oturmak.
Ne avize aydınlığı.
Ne otomobil.
Ne geniş evler.
Ne bilgisayar.
18, 19 ve 20. Asırlar, pozitif ilim diye bir saplantıya kapıldı. Bu belki batı için kilise tahakkümüne karşı bir zaruretti. Ama doğu da aynı hatayı tekrarladı. Pozitif ilimler dine karşı mızrak gibi savruldu. Belki dünya harplerinin arka planında bu vakıa var. O harpler bir cinayetse asli mânevî fail filozoflardır.
Pozitivizm madde perestliğe yol açtı. Oysa insanın mânevi ihtiyaçları da var. Karşılanmadığında felaket doğmakta. Uyku bir ihtiyaçtır. Bir insan hiç uyumadan hayat süremez. İnanma da bir ihtiyaçtır. İnanmadığında o insanın ruh sağlığı bozulur. Sırasıyla gelen dinler, ilahi kitaplar, insan, aile, cemiyet, millet ve dünya hayatını, dahası ahiret hayatını nizama sokmak içindir. Materyalist, determinist, pozitivist istese de istemese de metafizik hayat var, ruh var, Allah var, ahiret var.
İnançsızlık, inançsızlığa zorlama insanın mânevî genleriyle oynamaktır. Buna maruz kalan kendisi olmaktan çıkmakta. İnanma/îmân özgül ağırlığı arttıkça veya azaldıkça, mânevî boyut mâverâya doğru açıldıkça yahut akıl kayığıyla inkâr anaforunda sörf yapmaya çabaladıkça her şey başlamakta veya bitmekte.
Katliam ilim adına yapıldı. Terörizmle pozitivizm arasındaki illiyet bağı araştırılmamış bâkir alandır.
Bugünkü sosyal hayat, ekonomik hayat ve teknolojik hayat dünkü hayatımızdan kıyas kabul etmez çapta ileride olsa da dünkü insan terbiyesi, insan derinliği, sabır, şükür, tevekkül bugün asla yok
Buna rağmen...
Eğer...
Hâlâ iki asırdır özendiğimiz dışımızdaki dünya kadar kötü değilsek onu, bu bayramlara, cumalara, kandillere, ziyaretlere, kabir başına gitmelere, türbe kenarında boyun bükmelere, namazlara, avuçlarımızı semaya açmaya, dualara borçluyuz. Bunlar iç dünya karakteristiğimiz. Fark duayla dolar farkıdır. Hayatı ya dolara endekslemek veya duaya endekslemek. Bayramlar ve bütün bunların hepsi insan için, hayat için, toplum için psikoterapik hususiyetlerdir. Şifa kavramı maddi midir, mânevî midir? Bir de bayramlarla diğerlerinden büsbütün kopmuş olsaydık acaba şimdi hangi girdaplardaydık? Onun için huzuru avuç dolusu paralar ödeyerek gittiğin terapi seanslarında, maaşının onda birine bilet alıp girdiğin bağrışan figüranlar mahşeri statta, hayal pazarı sinemalarda, estetik salonlarında, modern zamanların oyuncağı internette arama sadece. Kalb estetiği kalıp estetiğinden önce gelir. Bir de kapısında turnike olmayan, bilet istenmeyen yerlere gir.
Semaya açılan avucun, başının üstündeki kubbenin diğer yarısıdır.
Bir de böyle düşün.
Ezber boz.
Kendini ıskalama.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.