Mesut Özil, keyif verdi...
Salı gecesi Şampiyonlar Ligi’nde Werder Bremen-İnter maçını izledim.. Müsabaka Werder Bremen’in 2-1’lik galibiyetiyle bitti.. Bu neticeyle de Alman ekibi UEFA kupasına katılma imkânını elde etti..
“Bremen’e bu galibiyeti kim armağan etti” diye bir soru sorulsa cevabımız “Mesut Özil” olur..
Evet o gece İnter’in mağlubiyetinin mimarı gerçekten Mesut Özil oldu.. Sahada basmadık yer bırakmadı, özellikle de İnter’in sağ tarafını “otobana” çevirdi.. Atılan 2 golün pasını verdi Mesut!.. Ayağına hakim, süratini istediği oranda artıran, rakiplerini ustaca ekarte eden bir Türk gencini izlemenin gururunu herkes gibi ben de yaşadım..
Fatih Terim Mesut’u Türk Milli Takımı’na kazandırmak için oldukça gayret sarfetti.. Ama Mesut tercihini Alman Milli Takımı’nda oynamaktan yana kullanmak istiyor..
Gelen haberler böyle.. Aslında sorulması gereken çok soru var.. Geçmişte bu futbolcu henüz genç takımdayken niçin takip edilmedi?.. Neden bu çocuğa o vakitler Milli forma giydirilmedi?.. Şimdiki durumda üstelik bu formuyla, Mesut’u tercihle karşı karşıya bırakırsanız, çocuğun kafasını karıştıranlar çıkar!.. Çünkü Mesut bu performansıyla Avrupa’nın pek çok kalbur üstü takımında da rahatlıkla oynar..
Mesut Özil’i bu formuyla bizim Milli Takımımızda oynarken görmek kimi memnun etmez ki?.. Milli Takım’da Mesut gibi süratli adam ekarte eden kaç tane elemanımız var?..
Çok az!.. Hatta yok gibi..
∞∞∞
ÇÖZ ÇÖZEBİLİRSEN!..
Fener, Dinamo Kiev deplasmanında mücadele veriyor.. Hava soğuk mu soğuk!.. Stad ise sanki buzdolabı.. Fenerbahçe yedek kulübesine dayanmış bir ihtiyar adam, dalgın ve de şaşkın bir biçimde öylece bakıyor.. Ara sıra kamera yakınlaştırıldığında ağzını yüzünü oynatıyor.. Ve de burnunu çekiyor.. Üşümüş olduğu her halinden belli oluyor..
Bu adam Luis Aragones!.. Euro 2008’de İspanya’yı “Avrupa Şampiyonu” yapan teknik direktör..
Dalgın bakışlarıyla belli ki bir şeyleri arıyor!.. Fernando Torres’i, David Villa’yı, Senna’yı, Puyol’u Xavi’yi, Fabregas’ı filan hayal ediyor.. Sahada ne yaptığı belli olmayan, rakibinin yarı sahasını bir kere bile geçemeyen Fenerbahçeli futbolcular, elbette ki Aragones’i hatıralarıyla başbaşa bırakırlar..
Tabiî klâs ayaklarla bir şeyler yapabilirsiniz.. Ancak mühim olan vasat ya da vasat üstü futbolcularla o hedefi tutturabilmek..
Evet dostlarım; futbol hocası, aşçıya benzer!.. Elindeki malzemeden en iyi yemeği yapması gerekir.. Futbolda da böyledir.. Elinizdeki defans oyuncusundan ara sıra forvette de yararlanabilirsiniz. İyi bir bek, bazen size hızlı bir sağ açık veya sol açık olarak hizmet verebilir.. Yeter ki sizde onu anlayabilecek ufuk olsun!..
Mesela; Aragones, Gökhan Gönül’den niye sağ kulvar forveti olarak yararlanmaz?.. Bu çocuk zaten Fener’e gelene kadar forvet oynuyordu.. Neden defansta hapsediliyor Gökhan?..
Yine bir misal; hepinizin bildiği gibi Roberto Carlos, ayak hareketleri mükemmel ve adam eksiltme özellikleri iyi olan tercübeli bir futbolcu.. Aynı zamanda dikine koşan ve düzgün orta kesen, sert şutlar atabilen bir topçu.. Neden Carlos’tan orta sahada yararlanılmaz?..
Dinamo Kiev maçında koy Wederson’u sol beke, al Carlos’u orta sahaya, kötü mü olurdu?.. Veyahut Uğur Boral’ı sol tarafta akışkan forvet olarak kullan!.. Bunlar denenmesi gereken varyasyonlar.. Yoksa, her maça aynı şablonla çıkmak, kimse kusura bakmasın ama teknik direktörlük filan değil..
Aragones maçın sonunda konuşuyor.. Aslında hikâye anlatıyor.. “Ben 6 aydır takımın başındayım, başarı için 1-2 seneye ihtiyacım var” diyor.. Böyle sözlere ancak ve ancak gülünür..
Bakın, Şampiyonlar Ligi’ndeki 32 takımdan 11’inin çalıştırıcısı Aragones gibi yeniydi.. Bunlardan 6’sı takımlarıyla yoluna devam etti.. 1’i de UEFA Kupası’na katılma başarısını gösterdi.. Bu tablo incelendiğinde, Aragones’in sözlerinin boş olduğu anlaşılır.. Zaten Şampiyonlar Ligi’ndeki 3 İspanyol teknik adamdan yoluna devam edemeyen de sadece Aragones oldu..
Demek ki Fener’de değil, Aragones’te sıkıntı var..
Ama sıkıntının daha da büyüğü, bu asık suratlı ihtiyarı Fener’in başına musallat edenler!.. Esas bunların iyi teşhis edilmesi gerekir..