Sayın Dündar! Karacaahmed Cemevi de mezarlıkta kurulu
Star televizyonunun 2-3 gün önceki haberlerine göre, AKP’nin İstanbul Sütlüce’de yaptırdığı il binası, mezarlık üzerine yapılmış. Binanın yerinde bektâşî dedelerinin mezarları varmış. Uğur Dündar, bunu ana haber bülteninde iki akşam üst üste dehşete kapılmış bir vaziyette, çok üzücü diye verdi.
“Çok üzücü! Bu bina üstelik alevî mezarları üzerine kurulu” diyor. “İstanbul’da başka yer mi kalmadı da mezarlık üzerine bina yapıldı?” diyor. “40 yıllık gazetecilik hayatımda böyle bir şeye ilk defa rastlıyorum” diyor.
Bahsedilen binanın mezarlık üzerine yapılmasını müdafaa edecek değilim. Ancak, bir gazetecinin her kesime aynı şekilde bakması icap eder. Onun için, “Usta gazeteci” olarak lanse edilen Uğur Dündar’ın, bu haberle ilgili yukarıdaki yorumunun, hakkâniyet ve objektifliğe ne derece uygun olup olmadığını ele alacağım.
Ama önce mühim bir nokta:
Binanın arsasının tapusu olup olmadığı mühim. Tapu varsa ne âlâ. Yoksa bina kaçak ve gecekondudur. Vaziyet böyleyse, buyurun AKP’yi beraberce tenkit edelim. Nitekim AKP’yi bendeniz zaman zaman sert şekilde tenkit etmişimdir. Ama, arsa tapulu, bina kaçak değil ve her şey prosedüre uygunsa, ne diyebiliriz ki! Haberi dinlerken, arsanın tapusu olup olmadığını merak ettim ama Uğur Dündar buna dair hiçbir bilgi vermedi. Usta gazeteci dediğin, haberi, dinleyenin zihninde bir soru bırakmayacak şekilde verir; değil mi?
Şimdi gelelim usta gazetecinin haberinin kritiğine:
1) Binanın bektâşî dedelerinin mezarları üzerine kurulu olduğunu söyleyip, habere alevî mezarları diye devam ediyor. Bunda ya bir bilgi eksikliği var, ya da bile bile bir saptırma. Şöyle ki; oradaki mezarlar bektâşî dedelerine ait ise, niçin alevî diyorsunuz? Yoksa bugünlerde alevîlik gündemde olduğundan, meseleyi saptırmak için mi? Uğur Bey, alevî ile bektâşî arasındaki farkı ve her alevînin bektâşî, her bektâşînin de alevî olup olmadığını öğrenip, bu haberi ona göre vermeliydi.
2) Uğur Bey, “Çok üzücü! Bu bina üstelik alevî mezarları üzerine kurulu” diyor.
Dikkat! Alevî kelimesine vurgu yaparak, binanın mezarlar üzerine kurulu olmasını değil, alevî (bektâşî) mezarları üzerinde olmasını yadırgıyor. Sünnî mezarı olsaydı, acaba ne diyecekti? Bunun cevabı aşağıda…
“Üstelik alevî mezarları üzerine kurulu” derken, işin içinde acaba inceden inceye alevîleri galeyana getirme düşüncesi falan da var mı? “Görün işte! Alevî mezarları üzerine bina yaptılar!” demek gibi yani…
3) Usta gazeteci, “İstanbul’da başka yer mi kalmadı da mezarlık üzerine bina yapıldı?” diyor ve ilave ediyordu: “40 yıllık gazetecilik hayatımda böyle bir şeye ilk defa rastlıyorum..”
Yukarıda, “Uğur Dündar’ın bu haberle ilgili yorumunun, hakkâniyet ve objektifliğe uygun olup olmadığına geleceğim” dediğim için hem Sayın Dündar’a, hem de siz değerli okuyuculara bir hatırlatmada bulunacağım.
Tayyip Bey’in İstanbul Belediye Başkanı olduğu senelerde, alevî vatandaşlar Karacaahmed mezarlığındaki Karacaahmed Sultan Türbesi'nin yanında, mezarlığın içine cemevi yapmak istediler. Önce şunu söyleyeyim: Cemevi yapılacak yer, hem mezarlıktır, hem de yapacak olanların tapulu yeri değil…
O günlerde, buraya cemevi yapılması hususunda uzun münakaşalar oldu. İşin ucu nerelere uzanıyordu ki; Belediye Başkanı olarak Tayyip Bey, “Bu iş beni aşıyor” demişti. Ne oldu? Mezarlardaki kemikler toplanıp başka yere götürüldü ve göz göre göre kanunsuz olarak İstanbul’un göbeğinde Karacaahmed Cemevi yapıldı. Alevîliğe ait olan bir Hızır Orucu günü yetkililerin izniyle oradaki bir cem ayinine katıldığımda, buranın tapusuz olduğunu bana kendileri de söylediler..
Karacaahmed Hazretleri’nin türbesinin yanından her geçtiğimde, gözüme cemevinin kıble tarafındaki kapısı ilişir. Çünkü, Müslümanlar kıbleye dönerek ibâdet ettiklerinden, ibâdethânenin kapısı o tarafta olamaz…
Şimdi Uğur Dündar’a dönüyorum:
a) Karacaahmed Cemevi yapıldığında siz de Türkiye’deydiniz. Yani, mezarlar üzerine bina yapılması 40 yıllık gazetecilik hayatınızda ilk şahit olduğunuz bir şey değildi. O zaman neden hiç sesiniz çıkmamıştı?
b) O zaman Karacaahmed mezarlığında cemevi yapılmaya kalkıldığında, niçin “İstanbul’da başka yer mi kalmadı da mezarlık üzerine bina yapılıyor?” dememiştiniz?
c) Şimdi kalkmış, “Çok üzücü! Bu bina üstelik alevî mezarları üzerine kurulu” diyorsunuz. Sünnî mezarları üzerine yapılsaydı ses çıkarmayacak mıydınız? Onun için mi Karacaahmed Cemevi hakkında ses çıkarmamıştınız? Alevî olsun, sünnî olsun, mezar üzerine bina yapılmamalı demeniz icap etmez miydi?
“Üstelik alevî mezarları üzerine” demek de ne demek? Bu işin alevîsi sünnîsi olur mu? Yanlış, dâima yanlış değil midir? Bu sözünüz tahrikçilik olur mu olmaz mı? “Ey alevîler! Alevî mezarlarına ne yapıldığını görün” demek istemiyor idiyseniz, yukarıdaki sorulara vereceğiniz cevap nedir?