İllegal ve sanal Veli Küçük
Mahkeme salonlarında yaşananlar, kimi zaman öyle boyutlara varır ki, en ihtişamlı tiyatro salonlarında sahneye konulan büyük eserlere bile taş çıkartabilir.
Komedi, dram, trajedi...
Gerçek, hayali aşar.
Ergenekon davasına bakalım.
"Trajikomik bir davada yargılanmaktan gurur duyduğunu" belirten emekli Tuğgeneral Veli Küçük'ün savunma sırasında söylediklerine...
* * *
"İddianamede 'terör örgütü' deyiminin, Türk'ün Kâbe'si olan Ergenekon ile birlikte kullanıldığını" ifade eden Küçük, "İki kelimeyi birlikte kullanmasının kendisinin ayıbı olmadığını, bu yüzden de yüce Türk milletinden özür dilediğini" söyledi.
Bravo.
Gerçekten de özür dilenmesi gerekiyor.
Fakat Küçük Paşa, ne için özür dileyeceğinin farkında değil.
* * *
"Türk'ün Kâbe'si Ergenekon" sözüne takıldım.
Bunu söyleyen, Kâbe'nin ne olduğunu bilmiyor demektir.
Bunu söyleyen, Ergenekon'un ne olduğunu da bilmiyor demektir.
Üç kelimelik sözden ikisini bilmeyen veya yanlış bilen kimse, üçüncü kelimeyi, yanlış bildikleriyle tanımlıyorsa, onu da bildiği iddia edilemez.
Söyleyen paşa da olsa, padişah da olsa böyle maalesef...
* * *
Emekli Tuğgeneral Veli Küçük, hakkındaki iddialara göre nasıl biri?
Bir vakitler "polis benim sokağımdan geçemez" diyen...
Mahkeme salonuna belinde silahıyla giren...
TBMM'deki Susurluk Komisyonu'na ifade vermeyen...
"Benim bölgemde faili meçhul cinayet olmaz" iddiasında bulunan...
"Gizli tanık" olarak mahkemeye ifade verenlerin kimliğini ifşa eden...
* * *
Çaylar şirketten olmak kaydıyla ufak bir mola verip, Küçük Paşa hakkındaki iddialara devam edelim:
Devletin kendisine komplo kurduğunu düşünen...
Sedat Peker ve Sami Hoştan'ın suç örgütü lideri olduklarını kabul etmeyen...
Adil Serdar Saçan'ın aldığı rüşvetlerin kaydını dosyalayan...
Tuncay Güney'den istihbarat alan...
Susurluk kazasında ölen Mehmet Özbay'ın Abdullah Çatlı olduğunu bilen...
Jitem diye bir birim olmadığını söyleyen...
Kamu arazilerini yabancı şirkete pazarlayan...
Yurt dışına (Azerbaycan) darbe ihraç etmeye kalkışanlardan...
* * *
Bu iddialar üzerine Küçük Paşa "İllegal ve sanal bir Veli Küçük yaratıldığını" söylüyor.
Keşke dediği gibi olsa... Bu iddiaların bir senaryodan ibaret olduğu ortaya çıksa keşke!
Hiç değilse "Güçlü, yetenekli senaristlerimiz varmış" diye teselli buluruz.
"Böyle kötü hadiseler yokmuşmuş... Hepsi uydurulmuş..." deriz.
Ancak...
Öyle bir durumda, Hoca gibi sormak gerekir:
İyi ama o zaman kedi nerede?
Yok eğer bu kediyse, et nerede?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.