Acep bu kiruz derin midur?
Küresel krizin derinliğini ölçmek ile, hızlı akan bir akarsuyun derinliğini ölçmek kolay bir iş değildir.
Karadeniz bölgemizde, şu yaşadığımız yağışlı mevsimde, sık sık sel gelir, taşkınlar olur. Böyle bir taşkınla karşılaşan ve karşı yakadaki evlerine gitmek isteyen Receb, Tursun’a sorar:
–Ola Tursun ha bu su derin midur? der.
Tam o sırada kükreyerek akan suyun üzerine, bir kaç ördek konar, ama tekrar uçar. Bu olayı izleyen Tursun, Receb’e cevap verir:
–Ola Receb, bak bak, bu su ördeğin ancak yarısuna celeyu, hemen karşıya geçelim diye cevab verir. Receb suya atılır, dalgalar arasında kaybolur gider... Tursun orada kalır.
Gördüğümüz ve izlediğimiz kadarıyla Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bütün dünyayı ürküten ve korkutan küresel kriz karşısında, tıpkı adaşı Receb gibi (yüzeysel) bir görüşe sahip.
Çünkü, bu krizin önemi yok, ya da bu kriz bize teğet geçecek diye hem kendini ve hem de milleti oyalamaya çalışıyor.
Oysaki yetenekli bir ekonomist olan, Saadet Partisi Lideri Sayın Numan Kurtulmuş, bu kriz hakkında:
-(Daha önce bir ekonomik kriz ardından iş başına gelen, AKP hükümeti, bu krizi eksik algılarsa ve gerekli tedbirleri almazsa, yine bir krizle iş başından uzaklaşacaktır) teşhisini koymuştur.
Yani Receb ve Tursun hikayesinde olduğu gibi, krizin dalgaları arasında kaybolup gidecektir.
Gerçekten durum bu kadar ciddidir. Dünyayı saran bu krizin öyle sathi bir kriz olmadığı konusunda hemen hemen dünyanın bütün ekonomist otoriteleri müttefiktirler, aynı tesbitleri yapıyorlar:
–Bu kriz faizci kapitalist sistemin iflasıdır.
–Aşırı faizci ekonominin, bütün dengeleri alt-üst etmiş olduğu için bir medeniyet krizi yaşanmaktadır.
–Geniş halk kitlelerini faizci kurum ve kuruluşlara ezdirmeyen yeni bir finans ve yeni bir medeniyet formülü bulunmalıdır, diyorlar.
Bizim iş başındaki iktidarımız ise, hâlâ iflâs etmiş kapitalist sistemden ve bu iflasta en önemli rol oynayan, o sistemin IMF’sinden, meded ummak gibi vahim bir yanlışlıkta ısrar etmektedir.
Zira, gerçekten olaylara daha geniş ve daha uzun bir zaman perspektifinden bakıldığı takdirde görülen tablo şudur:
Nazizm, Faşizm, Komünizm gibi sistemler bir bir iflâs etmiştir. Şimdi can çekişmekte olan sistem ise, faizci kapitalist sistemdir.
–Komünizm, ticaret de, mülkiyet de, faiz de yasak diyordu. Tutmadı.
–Faizci kapitalist sistem ise, diğer bir aşırılığı savunuyordu. Faiz de serbesttir, ticaret de serbesttir diyordu. O da tutmadı.
–Kurtarıcı yol, kurtarıcı formül nedir?
Kurtarıcı formül, faizden arındırılmış, helâl ticareti ve mülkiyet hakkını temel prensip olarak kabul eden ve medeniyet unsur ve kurallarını ona göre yeniden düzenleyecek olan sistemdir.
Kaldı ki bizim ecdadımız asırlarca bu adil temeller üzerinde yaşamış, altı asır. Üç kıtayı, yedi denizi ve Avrupa kavimlerinin yarısını içine alan bir geniş coğrafya üzerinde, hem adil ekonomik prensiplerini, hem de insan haklarına en uygun icraatını gerçekleştirerek insanlığa ders ve ibret alınacak örnekler sunmuştur.
Devlet adamlarımıza, bu ortamda düşen görev; gelişen ve değişen yeni şartlar karşısında, ecdadımızın uygulamalarından da yararlanarak, kurulacak yeni ekonomik sistemin ve sisteme uygun sosyal ve ahlakî prensiplerin geliştirilmesi yolunda, dünyanın bu görüşte olan uyanık ilim adamlarını da yanına alarak, bize yakışan çalışmaları yapmak olmalıdır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.