Adam olmayan paşa olabiliyor dedirtiyor paşa!
- Lütfü Bey; şimdilerde en üst düzeyde komutanlık yapmış paşaların birbirlerine en ağır şekilde hakaret ettiklerine tanık oluyoruz. Eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök’ün eski Deniz Kuvvetleri Komutanı İlhami Erdil için “Adam değil” demesini ve ondan da buna benzer bir karşılık görmesini nasıl yorumluyorsunuz?
- Genelkurmay Başkanlığı yapmış, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı yapmış paşaların birbirlerine “Adam değilsin” diye hakaret ettiğini gören millet, “Demek ki bu ülkede adam olmayan paşa olabiliyor” diye düşünmez mi? “Demek ki bu ülkede adam olmayan, Deniz Kuvvetleri Komutanı, Genelkurmay Başkanı olabiliyor” diye düşünmez mi? Bu da Genelkurmay Başkanlığı, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı yapmış paşaların marifetiyle Türk Silahlı Kuvvetleri’nin yıpratılması değil mi? Malumunuz Genelkurmay ikide bir de açıklama yapıp, “Türk Silahlı Kuvvetleri’ni yıpratmayalım” der. Genelkurmay’a en küçük bir eleştiri yapanlara veryansın eder. Oysa Türk Silahlı Kuvvetleri’ni Genelkurmay Başkanlığı yapmış, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı yapmış paşaların birbirlerini “Adam değilsin” diye suçlamasından daha büyük ne yıpratabilir? Milletin aklına ister istemez getirdikleri “Adam olmayandan paşa olur mu” sorusundan daha büyük ne yıpratabilir? Aslında eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök ile eski Deniz Kuvvetleri Komutanı İlhami Erdil arasında patlak veren ağız dalaşı bir başka soruyu da akla getiriyor. Bilindiği gibi hakaretlerin havada uçuştuğu bu ağız dalaşı eski Deniz Kuvvetleri Komutanı İlhami Erdil’in eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök’le ilgili bir anısını anlatmasıyla başlamıştı. Buna göre dönemin Genelkurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanlarının yediği bir yemekte komutanlar içki içerken, o zaman Kara Kuvvetleri Komutanı olan Hilmi Özkök kola içmeyi tercih etmiş, ancak o zaman Genelkurmay Başkanı olan Hüseyin Kıvrıkoğlu şarap içmesi için ona baskı yapmıştı. Hilmi Özkök ise bu olayı, “Sözkonusu yemekten önce viski içmiştim; şarap gibi mayalı içkiler bana dokunduğu için yemekte kola içmeyi tercih etmiştim; yoksa içkiye karşı değilim” şeklinde açıklamıştı. İşte bu açıklama milletin aklına şunu da getiriyor: “Herhalde ülkemizde içkiye karşı olan, paşa olamıyor?!”
ŞEKLEN ŞERİATÇI, FİKREN ATATÜRKÇÜ!
- CHP’nin çarşaflı hanımlara kapılarını açması fikrinin Deniz Baykal’a ait olmadığı, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan beri devleti yöneten asıl gücün Deniz Baykal’dan bunu yapmasını istediği şeklinde bazı bilgiler var. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
- Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan beri devleti yöneten asıl gücün sözcüleri vakti zamanında ne demiştir? “Bu memlekete komünizmin gelmesi gerekiyorsa onu da biz getiririz” demiştir. Devleti yöneten asıl güç Kemalist olduğuna göre, bu sözle ne ifade edilmek istenmiştir? Yeter ki devleti biz yönetelim, davul bize benzemese de olur, yeter ki tokmak bizim elimizde olsun denilmek istenmiştir! Bu da davulun komünist, tokmağın Kemalist olması demektir! Ancak bir zamanlar Kemalistleri “Bu ülkeye komünizmin gelmesi gerekiyorsa onu da biz getiririz” şeklinde konuşturacak kadar güçlü olan komünizmin, günümüzde eski gücünden eser kalmadı. Komünizm, Kemalist rejim açısından baş tehdit olmaktan çıktı. Artık Kemalistler, İslâmcılığı baş tehdit olarak görmeye başladı. Ancak Kemalistler baskı da yapsalar, darbe de yapsalar İslâmcılığın yükselişini bir türlü durduramadı. Baktılar ki dışlayarak, karşılarına alarak bir sonuca ulaşamayacaklar, işte o zaman başka bir yöntemde karar kıldılar. “Karşımıza alarak kontrolümüze alamıyorsak, aramıza alarak kontrolümüze alalım” şeklinde özetlenebilecek bir yöntemde karar kıldılar. Henüz dışa vurmasalar da içten içe “Bu memlekete şeriatın gelmesi gerekiyorsa, onu da biz getiririz” diye konuşmaya başladılar. Elbette onların getireceği komünizm nasıl ki sonuçta kendilerine hizmet edecekse, onların getireceği şeriat da yine sonuçta kendilerine hizmet edecekti. Bu da şeklen şeriatçı, fikren Kemalist olmak demekti! Kıyafet çarşaf olsa da, zihniyet Atatürkçülük olacak demekti! Nitekim onların telkiniyle çarşaflı hanımlara CHP’nin kapılarını açan Deniz Baykal ne dedi? “Atatürkçü olsunlar da varsın çarşaflı olsunlar” dedi. Demek ki budur çarşaflıları, İslâmcıları, şeriatçıları Atatürkçülüğe, Kemalizme hizmet ettirmenin yeni yöntemi!
DÜN VUR, BUGÜN KARŞISINDA HAZIROLDA DUR!
- Eski Kültür Bakanı Ercan Karakaş, “Eğer CHP beni İstanbul Belediye Başkanlığına aday gösterirse kesin kazanırım. Milyonlarca İstanbullu oy vermek için benim adaylığımı bekliyor. Kitle örgütleri de arkamda” şeklinde konuşmuş. Ne diyorsunuz, onun böylesine iddialı konuşmasına?
- Ercan Karakaş İstanbul Belediye Başkanlığı’na aday olmasın, Atıcılar Derneği Başkanlığı’na aday olsun diyorum! Ercan Karakaş belli ki iyi atıcı, ama bu kadar da atılmaz ki. Ayrıca daha düne kadar “CHP’ye oy vermem” diyen biri, bir adaylık uğruna bu sözlerini böylesine nasıl yutabilir ki? Malum, Ercan Karakaş, oyuncu Müjde Ar ile evli. İşte bu ikili daha dün denecek kadar kısa süre önce Taraf gazetesinin sorularını cevaplandırmışlar. Ve “CHP’ye oy vermeyiz” diye konuşmuşlar. Peki CHP’ye niye oy vermeyeceklermiş? Ercan Karakaş buna şu cevabı vermiş: “Deniz Baykal, CHP’ye yeniden genel başkan olunca ben partiden ayrıldım. Ayrıca CHP, Türkiye partisi olmaktan da çıktı. Güneydoğu’daki oyları yüzde 3’lere düştü. CHP’nin çok büyük sorunları var; toparlanması da zor. Çünkü parti içinde özgürce tartışma yok; yenilenme çabası yok; geleceğe yönelik hiçbir plan, proje yok.” Evet, daha dün denecek kadar yakın zaman önce Ercan Karakaş böyle konuşmuştu. Anlaşılan bu söylediklerini ya unuttu, ya da yuttu. Bir de baktık; dün yerden yere vurduğu Deniz Baykal’ın karşısında ceketini ilikleyip, hazırolda durdu. Yeniden CHP’ye kaydoldu. Elbette ona bunları yaptıran, ‘acaba CHP önümüzdeki yerel seçimlerde beni İstanbul Belediye Başkanlığına aday gösterir mi?’ umudu. İşte Türkiye’de politikanın seviyesi bu. Türkiye’de politika ilkeler üzerine değil, çıkarlar üzerine kurulu. Zaten benim de itiraz ettiğim, isyan ettiğim konu bu. Eğer İstanbul Belediye Başkanlığı’na aday olması sözkonusu olmasa, Ercan Karakaş ile eşi Müjde Ar, dün yerden yere vurdukları Deniz Baykal’ı bugün var güçleriyle savunur muydu?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.