LütfüOflaz'la Sohbet

LütfüOflaz'la Sohbet

Yöneticin olursa zalimin kan kardeşi, zalim boğazlar Müslüman kardeşi!

Yöneticin olursa zalimin kan kardeşi, zalim boğazlar Müslüman kardeşi!

- Lütfü Bey; İsrail’in Filistin’de dindaşlarımıza yaptığı katliama karşı devletimizi yönetenler gerekeni yapıyorlar mı sizce?
- Bu sorunun cevabını bulmak için yöneticilerimizin yaptıkları ne, kısaca ona bakmalı. Yöneticilerimiz Filistinlilerin üzerine tonlarca bomba yağdıran İsrailli pilotlara Konya’da eğitim uçuşları yaptırıyorlar mı? Yaptırıyorlar. İsrailli pilotlar Müslümanların üzerine nasıl dalış yapacaklarının, nasıl tonlarca bomba atacaklarının eğitimini Konya semalarında alıyorlar mı? Alıyorlar. Yöneticilerimiz Türk Ordusu’na İsrail Ordusu ile birlikte İran’ı, Suriye’yi vurma provaları demek olan ortak tatbikat da yaptırıyorlar mı? Yaptırıyorlar. Yöneticilerimiz Türk Ordusu’nun tank ihalelerini İsrail’e veriyorlar mı? Veriyorlar. Yöneticilerimiz sadece Filistinli Müslümanların üzerine tonlarca bomba atan İsrail uçaklarına değil, Iraklı, Afganistanlı Müslümanların üzerine tonlarca bomba yağdıran ABD uçaklarına da Türkiye’nin hava sahasını, hava alanlarını kullandırtıyorlar mı? Kullandırtıyorlar. Peki o zaman yöneticilerimizin bu yaptıkları, İsrail ile ABD’nin döktükleri kana ortak olmak değil mi? Başka bir deyişle, İsrail ve ABD ile kanka olmak, kan kardeşi olmak değil mi? Bunları yapan yöneticilerimiz şimdi kalkıp İsrail’in Filistin’deki katliamlarını kınadıklarını söylerlerse inandırıcı olabilirler mi? Onlara “Hem bu katliamları kınıyorsun, hem de zalimlerin bu katliamları gerçekleştirmeleri için ne mümkünse yapıyorsun. Senin bu yaptığın iki yüzlülük” demezler mi? Mesela yöneticilerimiz İsrail’in Gazze’de yaptığı son katliamı kınadıklarını söylüyor ama, o katliamın emrini veren İsrail Başbakanı Olmert’in kanlı elini daha dün sıktıklarını unutuyorlar. Yöneticilerimiz İsrail Başbakanı’nın kanlı elini sıkıyor, o da gidip Filistinlilerin ümüğünü sıkıyor! Filistinlileri boğazlıyor. Ne yazık ki İran gibi bir iki devlet hariç, diğer Müslüman devletlerin yöneticileri İsrail ile ABD’nin kan kardeşi! Yöneticin olursa zalimlerin kan kardeşi; zalimler elbette boğazlar Müslüman kardeşi!
İLKELERİ İLKESİZLİK!
- CHP’liler ile holding medyası, “Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün demokrasiye saygısı olsaydı, rektörlük seçiminde en fazla oyu alan Profesör Ali Akyüz’ü İstanbul Üniversitesi rektörlüğüne atardı” diyorlar. Sizin bu konudaki değerlendirmeniz nedir?
- Eğer demokrasi diyorsak, eğer seçim diyorsak, seçimin sonuçlarına da saygı duymamız gerekir. Ve en fazla oyu alan kimse onu iş başına getirmemiz gerekir. Bu aynı zamanda ilkeli olmanın da gereğidir. Ancak şimdi “Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün demokrasiye saygısı olsaydı, rektörlük seçiminde en fazla oyu alan ProfesörAli Akyüz’ü İstanbul Üniversitesi rektörlüğüne atardı” diyenler ilke sahibi mi? Bundan önceki Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer döneminde en az oyu alanın rektör olarak atanmasını savunan da CHP’liler ile holding medyası değil mi? Bunların ilkesi ilkesizliktir! Bunlar ilkesizliği ilke edinmiştir! İşlerine geldi mi en az oyu alanın rektör olmasını savunurlar, işlerine gelmedi mi bunun tam tersini savunurlar. Bunlarda ilke olsa, Ahmet Necdet Sezer döneminde de en fazla oy alanın rektör olmasını savunurlardı. Ancak o zaman ilkeli olurlardı, inandırıcı olurlardı. Ve de demokrasiye, seçime saygı duyanlardan olurlardı. Oysa bunların demokrasiye, seçime bir saygıları var mı? Milletin çoğunluğunun seçip işbaşına getirdiği hükümetleri devirmesi için bunlar orduya çağrılar yapmadılar mı? Şimdi kalkmışlar Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün İstanbul Üniversitesi’ndeki rektörlük seçiminde alınan sonuçlara saygı duymadığını söylüyorlar. Abdullah Gül’ü demokrasiye, seçimin sonucuna saygılı olmamakla suçluyorlar. Elbette bunu demokrasiye, seçime saygılı oldukları için değil, Profesör Ali Akyüz’ü kendilerine yakın buldukları için yapıyorlar. Yoksa demokrasi sicili baştan aşağı bozuk bu tiplerde demokrasiye, seçime saygı ne arar?
TEŞHİS YANLIŞSA SONUÇ ÖLÜMCÜLDÜR!
- Ergenekon Davası’nda yargılanan Doçent Ümit Sayın’ın “Bir askeri darbe olur diye bekledik; ama gördük ki ordu ülkeyi satıyor, ülkeye ihanet ediyor” şeklindeki sözlerinden de anlaşılacağı gibi Ergenekon sanıklarının bir askeri darbe bekledikleri, ancak bu gerçekleşmeyince büyük bir hayal kırıklığına uğradıkları görülüyor. Nitekim yöneticileri Ergenekon Davası’nda yargılanan İşçi Partisi’nin Genel Başkan Yardımcısı Yaşar Müjdeci de bir süre önce “ ‘Darbe yapın’ diyenler artık bizi aramaz oldu” demişti. Neler söylemek istersiniz başta İşçi Partililer olmak üzere Ergenekon Davası sanıklarının bu hayal kırıklıkları hakkında?
- Teşhis, tahlil yanlışsa sonuç ölümcüldür! Bu mesela İşçi Partisi yöneticilerinin ordunun başı Genelkurmay’a bakış açısında da görülür. Sen Genelkurmay’ı, generalleri, ABD’nin karşısındaymış gibi görürsen ve izlediğin siyaseti buna göre belirlersen olacağı budur. Sen Genelkurmay’ın, generallerin, ABD’ye rağmen askeri darbe yapabileceği hayalini kurarsan elbette bunun sonucu büyük bir hayal kırıklığı olur. Oysa benim bu konuda söylediklerim hep şudur: Bizim Genelkurmay’ın da, generallerin de ABD istemedikçe darbe yapmaya kalkışması mümkün değildir. Ülkemizde askeri darbeyi ancak ABD yöneticilerinin “Bizim oğlanlar” dediği darbeci generaller gerçekleştirebilir. Yahu ABD askerlerinin Türk subaylarının başına çuval geçirmesine, dünyanın gözü önünde ordumuzun onurunun çiğnenmesine en küçük bir tepki bile gösteremeyen Genelkurmay’ımız, generallerimiz, ABD’ye rağmen hiç askeri darbe yapmaya kalkışabilirler mi? Kaldı ki Genelkurmay Başkanımız İlker Başbuğ, daha bu makama oturur oturmaz yaptığı ilk konuşmada, “Türk Silahlı Kuvvetleri ile ABD Silahlı Kuvvetleri arasındaki mükemmel ilişkiyi koruyup kollamak başlıca görevimizdir” diyerek ABD’ye olan bağımlılığı bir kez daha ilan etmedi mi? Gerçek buyken, bu gerçeği vakti zamanında göremeyip de şimdi “Bir askeri darbe olur diye bekledik, ama gördük ki ordu ülkeyi satıyor, ülkeye ihanet ediyor” şeklinde konuşan Ergenekon sanığı Ümit Sayın’ın da, “ ‘Darbe yapın’ diyenler artık bizi aramaz oldu” şeklinde konuşan İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcısı Yaşar Müjdeci’nin de hayalleri işte böyle ölür. Dedim ya; teşhis, tahlil yanlışsa sonuç ölümcüldür!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
LütfüOflaz'la Sohbet Arşivi