İsrail’in kazanamayacağı savaş
8 gün süren hava bombardımanından sonra hedeflerine ulaşamayan İsrail, 3 Ocak (2009) günü itibarıyla saldırısının ikinci aşamasına geçti; kara harekatını başlattı. Saldırının ikinci aşamasına, İsrail kimi verilere göre yaklaşık 10, kimi verilere göre de 20 bin askerle başladı ve harekatı hem karadan hem denizden hem de havadan sürdürüyor. 3 Ocak tarihiyle birlikte dünyanın en yoğun bölgesi ve küçük parçalarından ve İsrail'e göre 'terör cebi' veya 'yuvası' olan Gazze'ye yönelik havadan, karadan ve denizden arsız bir savaş başlatmış bulunuyor.
İsrail'li liderlerin ilk hedefleri Hamas'ı Gazze'den söküp atmaktı. Sefir gazetesine göre, bunun akabinde bölgede Hamas'ın yerini devralması planlanan Özerk Yönetim'in unsurları Muhammed Dahlan ile birlikte Kahire'ye getirilmişti. 2007 Haziran ve Temmuz'unda da Hamas ile Dahlan kuvvetleri arasındaki çatışmada Dahlan güçlerine yardımcı olarak yedek güçlerin Kahire'de münasip bir anda içeri sokulmak üzere bekletildiği ileri sürülmüştü.
Hamas ise onlara inisiyatif fırsatı vermeden meseleyi kararlı bir biçimde çözmüştü. Darbeyi başarısız kılmıştı. Şimdi de İsrail'in Hamas'ı Gazze'den sökmesi durumunda Dahlan'a bağlı güçlerin Mısır'ın yardımıyla ve İsrail'in tanklarıyla yeniden Gazze'ye yerleştirilmek üzere hazırlandıkları Sefir gazetesi tarafından ileri sürülmüştür. Abbas'ın Sözcüsü bu iddiaları yalanlamıştır. Lakin genel kanaat şudur: Mısır tutuyor, İsrail vuruyor! Maalesef Mısır Dışişleri Bakanı Ebu'l geyt, Abbas, Bush ve Tzipi Livni aynı dili paylaşıyor. Aralarında üslup ve dil birliği var. Hepsi Hamas'ın kışkırtması sonucu İsrail'in harekete geçtiğini söylüyor. Ama Haaretz gazetesinin harekatın 6 ay önce planlandığı değerlendirmesini göz ardı ediyor. Bu itibarla, Hamas'ın İsrail açısından büyük lokma olduğu anlaşılmıştır. Ve İsrail de bunun üzerine hedeflerini küçültmüştür.
Kimilerine göre, kara harekatıyla birlikte İsrail Gazze-Refah sınırındaki Selahaddin bölgesini işgal ederek Gazze'yi dünyadan yalıtmak istemektedir. Kimi başka iddialara göre ise Gazze'yi üçe bölmeyi arzu etmektedir. Bunun dışında belki de en somut hedeflerinden birisi, 2005 yılından itibaren 20 İsrailliyi öldüren Kassam füze rampalarını ortadan kaldırmak. Kassam füzeleri karşısında İsrail 20 kayıp verirken İsrail bu süre zarfında 2 bin Filistinliyi öldürmüştür. Bundan dolayı da Abbas gibiler Kassam füzelerini hafife alıyorlar ve onlara 'taiş/şaşkın füze' lakabını takıyorlar. Lakin Abdulbari Atvan'ın da belirttiği gibi bu füzeler sınırdaki 7 şehri ve bir milyon İsrailliyi felç etmektedir.
•
Bu savaşı İsrail'in kazanması mümkün görünmüyor. Temel nedeni zayiat verdirse de Filistinlilerin beka ve direnç iradelerini kıramamasıdır. Bu da savaşın eski tabirle ker fer (hit and run) şeklinde devamına imkan vermektedir. Ortadoğu uzmanlarının tamamına yakını, ‘İsrail'in bu savaşı kazanmasının ihtimal dışı olduğu’ görüşünde birleşmektedir (But Israel's attacks also could fail outright, and history suggests that as the more likely scenario, Middle East experts across the political spectrum said/ kThe New Meaning of an Old Battle in the Mideast/ STEVEN LEE MYERS Published: January 3, 2009). Askeri olarak Hamas farz-ı muhal yenilgiye uğratılsa bile bu yenilgiyi yeniden toparlanma izleyecektir. Zira savaşın arkasındaki dava kaybolmayacak ve savaşla da olsa iradesi kırılamayan ve teslim olmaya yanaşmayan Filistinliler yeniden toparlanacak ve bir süre sonra yeniden hamle gücünü kazanacaklardır. Bunu aklı başındaki bütün siyaset bilimciler söylemektedir.
Bunlar arasında bizzat Özerk Yönetim'e yakın veya bağımsız isimler de bulunmaktadır. Bağımsız isimlerden Mustafa Barguti, Gazze ve Filistin'de kalıcı bir çözümün ancak Hamas'ı dışlamayan bir çözüm olabileceğini ve onları dışlayan çözümün hareketi daha da keskinleştireceğini söylüyor. Bu, çok önemli bir tespit. Akıl için yol bir. Kimi İngiliz yazarlar da aynısını öngörüyorlar. Diyelim ki Hamas'ı sildiniz, onu çıkartan ve var eden Filistin davasını da silebilecek misiniz? Kesinlikle hayır.
Öyleyse bir Hamas gider, başka bir Hamas gelir. Hem de daha keskini. The Guardian gazetesinde yazan Daniel Barenboim (1 Ocak 2009) şunları yazıyor: "The illusion of victory If Hamas is destroyed, a more radical group will replace it. Israel's security depends on wiser action/ Hamas'ı imha etmek İsrail'e bir zafer getirmez, belki daha radikal bir grup onun yerini alır. Öyleyse İsrail hakimane ve akıllı çözümlere muhtaç ve bağımlıdır..." Peki İsrail akıllı bir siyaset izleyebilir mi? Hayır. Siyasetçileri zafer şehvetine kapılmış bir vaziyette Gazze'de gezintiyle ve volta atarak seçim kazanacaklarını sanıyorlar. Heyhat. Aslında bu harekatla birlikte siyasi tabutlarına son çivilerini kendi elleriyle çakmış oluyorlar. Hem kendilerini hem de İsrail'i daha zayıf bir pozisyona düşürdüler. Üzerlerinde zaman ve zayiat baskısı var. Güney Lübnan'da 140 asker kaybettik diye hükmen mağlup olmuş durumdaydılar. Gazze, Güney Lübnan olmasa bile kısa sürmeyecek bir kara harekatıyla birlikte askeri zayiatları artarsa seçimlerde, umduklarının tersiyle karşılaşabilirler.
Ayrıca seçimler 10 Şubat'ta yapılacağı için zaman tavanı ve baskısı var. Gerçekten de o zamana kadar sonuç alabilirler mi? Veya aldıkları sonuç onları tatmin edebilir mi? Bu saldırının İsrail hükümetine ve devletine iki yıkıcı siyasi sonucu olacaktır. Bunlardan birisi, 1996 yılında Şimon Peres'in Kana'da aynı yöntemi kullanmasına rağmen Bibi (Netanyahu) karşısında yenilmesidir. İkincisi, Gazze operasyonundan sonra İsrail'in bölgede ve dünyada iyice yalnızlaşmasıdır. Yani kendini yalnızlaştırmasıdır. Türkiye'nin Suriye-İsrail dolaylı görüşmelerinde yaptığı arabuluculuk rolünden çekilmesi bunun ilk işareti ve kademesi olmuştur. Ayrıca Hamas mensuplarıyla birlikte kaçınılmaz şekilde sivillerin ölmesi de İsrail karşısındaki dünyanın nefretini ve öfkesini artıracaktır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.