Mevlüt Özcan

Mevlüt Özcan

İki şehrin hikayesi!

İki şehrin hikayesi!

Musul ve Kudüs’ün kaderi, nedense bana Charles Dickens’in İki Şehrin Hikayesi adlı romanını veya eserini hatırlatır. Mağdur iki şehrin kaderleri birbiriyle bağlantılıdır. Bu romanında Charles Dickens bir yönüyle Paris ile Londra’nın hikayesini anlatır. Bizimkisi ise bir uyarlama. Bizim kastettiğimiz iki şehir ise Musul ile ikizi Kudüs’tür. Aslında iz düşümleriyle birlikte ve gölgesiyle dört şehrin hikayesinden bahsetmiş oluyoruz. Kardeş iki şehrin hikayesi yani Musul ve Kudüs’ün mukadderatı diğer iki şehirde çizilmiştir: Londra ve Paris. Charles Dickens’in İki Şehrin Hikayesi romanının dibacesinde sanki günümüze işaret eder. Janus yüzlü bir asrı kastetmektedir. En iyi ile en kötünün bir arada olduğu ve harmanlandığı bir zaman ve mekan dilimi. Bunu şu cümlesiyle ifade eder: “İt was the best of times, it was the Worst of Times” Hem zamanların en iyisi hem de zamanların en korkuncuydu! Sanki günümüzden bahsetmektedir. 

Meseleyi biraz daha yakın plana getirmek için bilgilerimizi tazeleyelim: Bir önceki yazımızda, Musul fethi üzerinden Zengilerin dirilişinden bahsetmiştik. Buna başka bir zaman diliminde geri dönüşleri olarak da ifade edebiliriz. Beyaz perde diliyle ‘Zengiler geri dönüyor’ da diyebiliriz. Zengiler tarihin benzer bir döneminde geri döndüler. Şimdi mayalanma döneminden sonra inkişaf ve infilak dönemini seyrediyoruz. Musul ile Kudüs’ün kaderi aynıdır. Tarihten beri böyledir. Zengiler döneminde böyle olduğu gibi çöküş asrında da böyle olmuştur. Dirilirken kaderleri aynı olduğu gibi düşerken de ve can çekişirken de kaderleri yine aynı olmuştur. Yeniden dirilirken de öyle olmaktadır. İki şehrin hikayesi ortak kaderin de hikayesidir. Bu gerçeği tarihin ayak izlerini takip ederek yakalamak ve bulmak mümkündür. Osmanlıların elinden çıkarken de Musul ve Kudüs’ün kaderi hiç değişmedi. Adeta ikisi ikiz kardeştir. Musul iki baharın şehridir. Kudüs’le gergef hattında bulunmaktadır. Tarih yeniden dokunurken ve yazılırken yine harikalara sahne olmaktadır. Zengiler döneminde Musul ve Kudüs kardeşliğinden bahsetmiştik. Şimdi de düşerken ve çökerken bu iki kardeş şehrin hikayesini anlatalım.

¥

Haziran’ın başlarında (2014)Musul’un geri alınmasından sonra Sykes-Picot haritasının fiilen rafa kalktığı ifade edildi. Evet! Asimetrik günlerden geçiyoruz. Bu hadiselere eşlik ederken; Birinci Dünya Savaşının yüzüncü yılını idrak ettiğimiz günlerden geçiyoruz. Sykes-Picot gizli anlaşması, 16 Mayıs 1916 tarihinde Hasta Adamın (Osmanlı) terekesini paylaşmak üzere İngiltere ile Fransa arasında akdedilir. Lakin anlaşma hiçbir zaman ilk şekli üzerine yürürlüğe giremez. Tadilatlardan geçer. Musul, Suriye ile birlikte Fransızlara bırakılmıştır. Lakin İngiltere’nin Mısır ve Hindistan’daki idareleri Musul’u da istemektedirler. İnce detayları görüşmek üzere İngiltere Başbakanı Lloyd George dönemin Fransa Başbakanı Georges Clemenceau ile bir araya gelir. Musul ve Kudüs masaya yatırılır. Fransız Başbakanı Clemenceau İngiliz Başbakanı Lloyd George sorar: Ne ve nereyi istiyorsun? Başbakanı Lloyd George hazırlıklıdır ve ne istediğini bilir: Musul’u istiyorum! Karşıdaki ses tok bir şekilde aynen şöyle karşılık verir: Al, senindir! Ve Fransız Başbakanı Clemenceau devam eder: Başka? Başbakanı Lloyd George dile gelir: Kudüs! İşte bu tarihi pazarlıkta da Musul ile Kudüs’ün talihinin ve kaderinin birlikte karıldığı görülmektedir (http://www.juancole.com/2014/06/promises-modern-history.html ).Tesadüf müdür?

¥

İki şehrin hikayesi böyle tecelli eder. Fransız Başbakanı Clemenceau o sıralarda Haçlıların devamı olan Lloyd George ile liberal değerlerin savunucusu Amerikan Başkanı Wilson’u mukayese eder. Fransız Başbakanı Clemenceau Mesih ile Napolyon arasında sıkıştığını söyler. Burada milletlerin kendi kaderini tayin etmesini isteyen Başkan Wilson’ı Mesih’e benzetirken İngiliz Başbakanı Lloyd George’u da Napolyon’a benzetmiştir. Bu benzetme de haksız değildir. Kaderleri müşterek karılan bu iki şehirden birisi şimdi yerel işgalcilerin elinden kurtarılmış oldu. Darısı diğerinin başına. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mevlüt Özcan Arşivi