Genelkurmay laik Cumhuriyet’i yıkmak istiyor!
- Lütfü Bey; bazı emekli paşalar ile halen görevde olan üst düzey subayların da Ergenekon davası kapsamında gözaltına alınmasını, CHP lideri Deniz Baykal, “Bu operasyonlar Atatürk’ün kurduğu laik Cumhuriyet’i yıkmak ve orduyu yıpratmak amaçlıdır” şeklinde değerlendirdi. Üstadım, ne düşünüyorsunuz onun bu değerlendirmesi hakkında?
- Orduda en üst düzeyde görev yapmış emekli paşalar da, halen görev yapmakta olan üst düzey subaylar da kimin izni ve onayıyla gözaltına alınıyor? Elbette Genelkurmay Başkanlığı’nın izni ve onayıyla gözaltına alınıyor. Zaten bunlar askeri bölgelerdeki lojmanlarından, ofislerinden alınıp götürülüyor. Genelkurmay Başkanlığı’nın izni olmadan hiç askeri bölgeden alınıp götürülebilirler mi? Nitekim onların gözaltına alınması için savcılık Genelkurmay’dan izin istemiş. Genelkurmay da istenen izne bir saat gibi kısa sürede jet onay vermiş. İşte bütün bu olup bitenler, CHP lideri Deniz Baykal’ın “Bu operasyonlar Atatürk’ün kurduğu laik Cumhuriyet’i yıkmak ve orduyu yıpratmak amaçlıdır” şeklindeki değerlendirmesini çürütüyor. Çünkü Deniz Baykal’ın bu değerlendirmesinden, operasyonlara izin veren Genelkurmay’ın da Atatürk’ün laik Cumhuriyet’ini yıkmayı, orduyu yıpratmayı amaçladığı gibi bir sonuç çıkıyor! Hiç Genelkurmay’ın böyle bir amacı olabilir mi? Sonuçta böyle bir değerlendirmenin hiçbir kıymeti harbiyesi bulunmuyor. Kaldı ki Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, Başbakan Erdoğan ile yaptığı görüşmede sadece “Gözaltına alınan generallere emniyette kötü muamele yapılmasın” gibi küçük bir iki istekte bulunuyor. Yani en üst düzeyde emekli paşaların da gözaltına alındığı Ergenekon operasyonlarına Genelkurmay karşı çıkmıyor, ama Deniz Baykal karşı çıkıyor. Deniz Baykal ordudan çok orduculuk, paşalardan çok paşacılık yapıyor! Her neyse, Ergenekon konusunu daha çok konuşuruz, ama bu konu bize Gazze’de olup bitenleri unutturmasın.
CHAVEZ İSRAİL’E KARŞI DİK, TAYYİP İSE EĞİK!
- O halde İsrail’in Gazze’deki vahşetiyle sohbetimizi sürdürelim. Başbakan Erdoğan, “İsrail’le ilişkileri kesmemizi isteyen MHP, DSP gibi muhalefet partileri, niye kendi hükümetlerinde İsrail’le ilişkileri kesmediler de, şimdi bunu bizden istiyorlar” diyor. Ne diyorsunuz Başbakan Erdoğan’ın bu yaklaşımına?
- Kendilerinden önceki hükümet yanlış yaptı diye AKP Hükümeti de aynı yanlışı yapmak zorunda mıdır? Başbakan Erdoğan’ın bu yaklaşımı başkalarının yanlışına sığınmaktır. Kaldı ki bırakın DSP ile MHP’yi, bu millet bugüne kadar gelmiş geçmiş hiçbir başbakana, hiçbir partiye Anayasa’yı bile değiştirebilecek Meclis çoğunluğu vermedi. Hele hele Tayyip Erdoğan Hükümeti’nden önceki birkaç hükümetin en büyük partisinin milletvekili sayısı, Tayyip Erdoğan’ın partisinin milletvekili sayısının yarısı bile değildi. Ülke mecburen görüşleri birbirinden farklı ikili, üçlü koalisyon hükümetleriyle yönetilmekteydi. Peki bu millet Başbakan Erdoğan’a, AKP’ye Anayasa’yı bile değiştirebilecek çoğunluğu niye verdi? Bazı şeyleri değiştirsin diye verdi. İkili, üçlü koalisyon hükümetlerinin yapamadıklarını yapsın diye verdi. Bu açıdan bakıldığında mesela Başbakan Erdoğan ile onun yarısı kadar bile milletvekiline sahip olmayan Başbakan Necmettin Erbakan’ın sorumluluğu bir olabilir mi? Necmettin Erbakan bırakın Anayasa’yı bile değiştirebilecek çoğunluğu, tek başına iktidar olabilecek çoğunluğa bile sahip değildi. Eğer Başbakan Erdoğan milletin kendisine verdiği gücün gereğini yapmayacaksa, milletin Anayasa’da, dış politikada, ekonomide istediği değişiklikleri yapmayacaksa, bu, milletin verdiği emanete layık olmamak değil mi? Milletin istememesine rağmen dış politikanı ABD, ekonomini IMF yönetecekse, ABD ve İsrail ile askeri bağımlılık sürecekse, kısacası hiçbir şey değişmeyecekse, bu millet Tayyip Erdoğan’a hiçbir başbakana vermediği gücü niye verdi? Tayyip Erdoğan’ın ağzı laf yapıyor, ama eli iş yapmıyor. Mesela İsrail yöneticilerine lafta sert çıkıyor ama, İsrail’le olan askeri anlaşmalara son verecek kararı imzalamaya eli bir türlü gitmiyor. Oysa Venezuela’nın sosyalist Devlet Başkanı Chavez’in sadece ağzı laf yapmıyor, eli de iş yapıyor. Mesela Chavez, Filistin’deki vahşeti protesto etmek için İsrail Büyükelçisi’ni sınır dışı ediyor. Chavez İsrail’e karşı dik, Tayyip Erdoğan ise eğik duruyor!
BAŞBAKANI SALLAMADI, BOMBALARI SALLADI!
- Başbakan Erdoğan’ın İsrail Başbakanı ve bazı Müslüman ülkelerin yöneticileriyle görüşmeler yapmak suretiyle başlattığı barış çabaları hakkındaki yorumunuz nedir?
- Bu barış çabaları çerçevesinde Başbakan Erdoğan ilk görüşmeyi Ankara’ya gelen İsrail Başbakanı Olmert ile yapmıştı. Ama İsrail Başbakanı Türkiye’den İsrail’e gider gitmez ilk iş olarak ne yaptı? İsrail’in Gazze’ye hava saldırısını onayladı. İsrail uçakları, helikopterleri, çoluk çocuk, kadın, yaşlı demeden Gazzelilerin üzerine yüzlerce ton bomba atmaya, kullanılması yasak olan misket bombalarını bile kullanmaya başladı. Sonra ne oldu? Başbakan Erdoğan barış çabaları çerçevesinde bazı Ortadoğu ülkelerine gitmeyi ve o ülkelerin liderleriyle görüşmeyi içeren bir girişimde bulundu. Başbakan Erdoğan tam bu girişimlerini sürdürürken, İsrail onun bu girişimlerine inat yapar gibi, onun bu girişimleriyle alay eder gibi bu kez de Gazze’yi hedef alan kara harekatına başladı. Bütün bunları niçin hatırlatıyorum? Şunun için hatırlatıyorum. Hani Hükümet sözcülerimiz “Türkiye dünya politikasına ağırlığını koyan bir ülke oldu” diyorlardı ya. Hani Hükümet sözcülerimiz “Türkiye Ortadoğu’nun en ağırlıklı ülkesi; Türkiye’yi dikkate almadan Ortadoğu’da kimse hiçbir adım atamaz” diyorlardı ya. İşte bunun boş bir övünme olduğu ortaya çıktı. Bakın İsrail Başbakanı Olmert, Başbakan Erdoğan’ı dikkate bile almadı. Başka bir ifadeyle, Başbakan Erdoğan’ı sallamadı. Başbakan Erdoğan’ı sallamayan İsrail Başbakanı, bombaları Filistinlilerin üzerine salladı! Bu diplomatik anlamda İsrail Başbakanı’nın bir ülke başbakanına yapabileceği en büyük hakaretti. Üstelik şimdi Başbakan Erdoğan’ın itirafından da anlıyoruz ki, daha önce de İsrail yöneticileri Başbakan Erdoğan’ı Ramallah kapısında yarım saat araba içinde bekletmek gibi bir başka büyük hakaret sergilemişti. İsrail’le sırf bu nedenlerle bile en azından diplomatik ilişkilerin kesilmesi gerekmez miydi? Kaldı ki İsrail’in anladığı dil barışın dili değil, savaşın dili! Gerçek buyken Başbakan Erdoğan’ın başlattığı barış çabalarının bir sonuç vermeyeceği zaten başından beri belli değil miydi?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.