CHP ve AKP Ergenekon sanığı olma yolunda
Bir terör örgütünü, fiilen veya propaganda yoluyla desteklemek veya böyle bir örgüte yardakçılık ve yataklık yapmak kanunen suç teşkil eder.
Şimdi bu görüşlerin ışığı altında, bu iki partinin söylem ve eylemlerini inceleyelim:
Önce CHP'yi ele alalım:
CHP Sayın Genel Başkanı Deniz Baykal, aşikâr bir şekilde, terör örgütü kurma iddiasıyla, aleyhlerinde kamu davası açılan, Ergenekon örgütünü ve bu örgütün sanıklarını verdiği siyasi beyanatlarla desteklemiştir. Desteklemeye devam etmektedir.
Avukat sıfatıyla resmen vekalet alıp kanuni çerçeveler içerisinde savunma görevini yapmak başka şeydir, uluorta kamuoyunu ve mahkemeyi sanık örgüt lehine etkilemeye kalkışmak başka bir şeydir.
Suç sayılan bir fiili, alenen methü-istihsan etmek (yani meşru imiş gibi göstermeye çalışmak) yasaktır.
Ayrıca, resmen mahkemeye intikal etmiş bir davaya, etki etmeye çalışmak tüm yargı organlarına karşı gereken saygıyı göstermemek dahi kanun dışıdır.
Sayın Baykal son beyanatlarından birinde, Ergenekon adı verilen dava ile kökten dinci, gizli bir darbe hazırlığı yapıldığını telmin ederek, açık veya kapalı olarak mesnetsiz bir iddia ve ithamda bulunmuştur.
İlgili yargı mercileri, büyük bir sabır ve tolerans göstererek bu hariçten gazel okuma tacizlerine ses çıkarmıyorlarsa, bu onların alicenaplığının neticesi olarak kabul edilmelidir.
Gelelim AKP'nin Ergenekon sanığı olma yolundaki tutum ve davranışlarına:
İsrail'in bir gözü dönmüş terör devleti olduğu hususunda bütün dünya (ABDhariç) müttefiktir. Başta aziz milletimiz, onun etrafında birbuçuk milyarlık İslâm âlemi ve hatta hatta bütün insanlık âlemi bu terörü şiddetle ve nefretle kınamaktadır.
Görüldüğü gibi Gazze'de cereyan eden vahşet ve dehşet görülmemiş bir alçaklık örneği olarak devam ediyor. Bu insanlığın yüzkarası facia karşısında, bütün millet ve devletlerden, daha etkili önlemleri almak vazifesi öncelikle bizim milletimize ve bizim devletimize düşer. Çünkü tarihî, coğrafî, jeo-stratejik ve mânevî konumumuz itibariyle, bu katliamlara dur demek, karşı çıkmakta biz odak ülke durumundayız.
Büyük Çağlayan Mitingi'yle başlayan ve hemen hemen bütün illerimizi ve bütün sivil toplum kuruluşlarımızı içine alan ikaz ve uyarılar ile aziz milletimiz üzerine düşen görevi fazlasıyla yapmıştır.
Hatta hatta daha da ileri giderek, felâketzedelere yardım için bütün insanlarımız harekete geçmiştir.
Fakat ne yazık ki, milletimiz tarafından, iki kere üst üste iktidara getirilmiş olan AKPve öncelikle AKP yöneticilerinin reaksiyonları, milletimiz ve dünyanın beklentileriyle mütenasip olmamıştır, olamamıştır. Cılız ve sönük kalmıştır.
Milletimiz CHP'yi niçin kınıyor?
Terör örgütü Ergenekon'u desteklediği ve ona yardım ve yataklık etme yoluna girdiği için...
Oysaki İsrail adı sözde devlet olmakla beraber, dünyada mevcut sicilli bütün terör örgütlerinden daha zalim, daha kan dökücü ve Birleşmiş Milletler'in kurallarını asla tanımayan ve bütün İnsan Hakları Evrensel Beyannamelerinin hükümlerini topyekûn inkâr edip çiğneyen, misli ve benzeri görülmemiş yüz karası bir terör odağıdır.
İsrail terörü karşısında Ergenekon terörü devede kulak bil olamaz.
Pek azı müstesna, bütün dünyanın tesbit ve kabul ettiği böyle bir terör örgütüne AKPiktidarının hâlâ devlet nazarıyla bakması ve devlet muamelesi yapmaya devam etmesi; AKP yöneticilerinin İsrail terörüne yardım ve yataklık yapma yoluna girmesi anlamına gelmez mi? AKP iktidarının bu şaibeden kendisini mutlaka kurtarması gerekir.
8 Ocak tarihli Vakit gazetesinde bu hususta önemli bir açıklama yapan Emekli Tuğgeneral Adnan Tanrıverdi, özetle, "Alçak irtifa hava savunma, füze sistemleri ihalesine 2 İsrail şirketinin de kabul edildiğini belirterek, bu anlaşma ülkeye ihanettir, Türk Silahlı Kuvvetleri, er geç İsrail ile karşı karşıya gelecektir. Hava savunma gücümüz İsrail'e bağımlı hale gelecektir, diyor.
Ayrıca emekli İstihkam Subayı Albay Durmuş Türeben de bu iddiaları teyid eden beyanlar da bulunmuştur.
Yine Vakit gazetesinde beyanat veren Dr. Selçuk Özdağ ise bu hususta savunma sanayimizi ilgilendiren konularda, İsrail'e güvenemeyiz. Konu savunma ise işin içinde İsrail varsa, en ucuz teklif onlara ucuza dahi gelse asla kabul edilmemelidir. Türkiye kendi silahını kendi üretmelidir görüşünü vurgulamıştır.
Netice: Gözüken odur ki, hem CHP'nin eylem ve politikaları ve hem de AKP'nin politikaları, kanunlarımıza ve milli menfaatlerimize ters düşmektedir. CHP, Türk yargısına saygı göstermesini bilmeli, henüz yargılama safhasında olan bir dâvâ hakkında, nişangahsız atış yapmaktan vazgeçmeli, kendisini yasal ve ciddi bir çizgiye taşımalıdır.
AKP ise bütün dünya kamuoyu tarafından milyarların onayıyla lanetlenmiş ve bir terör odağı olduğu kesinleşmiş İsrail ile mevcut tank ve uçak modernizasyonu ve füze ihaleleri gibi anlaşmaları feshetmeli, hele hele Konyamız gibi nadide bir bölgemizde, İsrail uçaklarının eğitim uçuşları yaparak daha fazla insanlık suçu irtikap etmelerine kesinlikle hayır demelidir. Duygusal merasim ve kınamalarla, gözyaşları sergilenen icraatın, kendilerini hukukî ve siyasi sorumluluktan asla kurtaramayacağını idrak etmelidir. Aksi halde kendisini gizlice İsrail'e yardım ve yataklık yapma şaibesinden kurtaramaz. Aksi halde, en azından milletimiz AKP'ye (Hugo Chavez kadar olamadılar)damgasını vurur.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.