Senden utanıyorum Hoca
1996 yılında öğrencisi olduğum Selçuk Üniversitesi İletişim Fakültesi'nde, İslam Felsefesi dersine giriyordu. Kısa boylu, gözlüklü, giyimine çok özen göstermeyen, etrafında yaşanan olaylara ve insanlara karşı septik bir psikoloji ile yaklaşan bir tipti.
Girdiği dersin adının “İslam Felsefesi” olması ilk bakışta ilgi uyandırıcı gelebilir insana. İslam'ın bir felsefi yönünün olduğunu, bazı parçalarının sorgulanabilir yanlarının bulunduğunu düşünenler için bu çok normal gelebilir.
Ancak "işittik ve itaat ettik" gerçeğiyle yoğrulmuş Müslümanlar için İslami kaidelerin sorgulanabilirliği, sadece uygulayıcıların davranışları ile sınırlı bir şey olabilir. Zira insanlardan kaynaklanan hataları inanç sistemine yüklemek gibi bir ahmaklığa gerçek bir Müslüman asla düşmez.
Tarihsel süreç içerisinde İslam toplumlarının yaşam biçimi, İslami kuralları uygulayışı, hadislere ve sünnete bakış açısı muhakkak değişiklik gösterecektir. Zira farklı coğrafyalarda farklı şekillerde karşımıza çıkan ibadet şekilleri mezheplerin temel kaynağı olmuştur.
Her şeyi kendi şartları içinde açıklamak gibi bir kolaylığı rabbimiz nasip etmişken, birileri akılları karıştırmak için işte bu Felsefe'yi icat etmiş.
Şimdilerde Prof. Dr. olarak tanıtılan Şahin Filiz, bize ders verdiği dönemde Yrd. Doç. olarak görev yapıyordu. Hani çok fazla umut vaat etmese de insanların kafasını karıştırma konusunda oldukça başarılı olduğu söylenebilir. Hele bir de karşısında 18-20 yaşlarında, çarpık eğitim sistemi ile yetişmiş, çoğu gerçek manada İslami bilgi ve yaşam tarzından yoksun gençler olunca konu daha da ilginç hale geliyordu.
Onun verdiği derslerden hatırladığım ilk ve en önemli tartışma konusu, Allah'ın(c.c) kadını erkeğin kaburga kemiğinden yaratıp yaratmadığı ile ilgiliydi. Allah'ın kadını nasıl yarattığı ayetlerle sabitken, bununla ilgili muhalefet eden genç beyinleri nasıl ikna edersiniz, başka bir ifadeyle nasıl kandırırsınız; bilmedikleri kavramlar kullanarak. Hatırladığım kadarıyla bunun için –kendince-derin bir Arapça bilgisi ortaya koymuştu Şahin Filiz...
Arapça harflerdeki erlik-dişilik halleri uzun uzun anlatarak bugüne kadar yapılmış tefsirlerin nasıl bir hataya düştüklerine ikna mücadelesi...
İlk bakışta her şey normal gibi geliyor. Gençsin, öğreniyorsun, bilgiye açsın, değişik bakış açıları görüyorsun, “vay be bu da mı varmış” diyorsun...
Gerçekler ise zamanla anlaşılıyor. İslam Felsefesi dersine giren İlahiyatçı olarak bildiğin bir hocanın, bir gün annenin, kız kardeşinin, eşinin ve milyonlarca Müslüman kadının taktığı başörtüsü için "Yahudi geleneği" kavramını kullandığını duyunca, perde açılıyor.
İslam Felsefesi diyerek insanların aklını karıştırma çabası gösteren kişinin başka şeylere hizmet ettiğini görmek üzmüyor aslında.
Zaten İslam'ın sorgulanabilir bir yanının bulunmadığına inandığım için, böyle bir şeyi gereksiz bulan biri olarak Şahin Filiz'i ve verdiği dersi sadece öğrenciliğin bir gereği olarak takip ettim.
Ama şimdi geriye dönüp bakıyorum da, belki de onun ve onun gibiler yüzünden nice genç beyin, Allah'ın kelamı Kur'an-ı Kerim, Hadisler ve Sünnet hakkında nasıl da yalan yanlış bilgilerle donatıldı.
Bir iki yıl önce kartel gazetelerinin ve yerli Pravda Cumhuriyet'in itibar ettiği saçma sapan açıklamaları nedeniyle aramıştım Şahin Filiz'i. Hani eski hocamız ya, hem bu vesile ile bir hatır soralım, hem de vardır bir yanlışlık hayali... Ama nerdeee... Umut işte, belli mi olur diyor insan.
Aslında senden utanıyorum hoca. Hiç anlatamadığın İslam dini için, "İslam diye tanıtılan din bizim bildiğimiz din değildir. Bu siyasetçilerin veya siyasi amaçlarla dini kullanan insanların yaratmış olduğu bir siyaset dinidir" dediğin için, "Camiler hiç bir sosyal faydası olmayan mekânlar" diyerek, İslam'ın bu kutsal mekânlarını kilise ve havra gibi düşünerek müzik çalınmasını istediğin için, en önemlisi Müslüman'ım diye geçindiğin ve İlahiyatçı olarak anıldığın için...
Hoca, sana bir şey öğütleyeyim eski bir öğrencin olarak; doğru tektir. İki tane doğru olmaz. Peygamber bile hatadan münezzeh kılınmamış ve Rabbi tarafından uyarılmıştır. Hata yaptığını kabul et, Allah'a seni affetmesi için yalvar. Bunca insanı yanlış yönlendirdiğin için de helallik dile, zira binlerce kul hakkı ile gideceksin huzura...