28 Şubat darbe mi, değil mi?
Demirel'in 7 darbe daha istediğine dair ifadeleri görünce, gür saçlarım havaya dikildi, diken diken oldu... Neyse ki fazla uzun sürmedi. O açıklamaların, mizah yazarı Rıfat Yörük'ten geldiğini öğrendik ve rahatladık.
Söze şöyle başlamıştı değerli arkadaşımız:
“Darbeler tarihimizin şapkalı başrol oyuncusu Süleyman Demirel, Türkiye'de yedi darbe daha olması gerektiğini söyledi. 15 Mart Dünya Overlokçular ve Son Ütücüler Günü dolayısıyla Ankara Çıkrıkçılar Yokuşu'nda düzenlenen törenlere katılan Demirel, yaptığı 'darbe övücü' konuşmayla, programa büyük darbe vurdu.”
***
Darbeler ve akim kalan teşebbüsler hakkındaki mizahî yazılarından dolayı, darbedarlar ve darbe seviciler tarafından tepkiyle karşılandığını tahmin etmekteyim yazarımızın.
'Akim' kelimesini anlamayan ve sözlüğe bakmaktan erinen genç kardeşlerimiz için TDK sözlüğünden anlamını aktaralım hemen. Akim'in karşılığı şu şekilde veriliyor: 1) Kısır, verimsiz, döl veremeyen; 2) Sonuçsuz, başarısız.
***
Parantezi kapatıp Habervaktim'de Rıfat Yörük'ün sözü bitirdiği yere dönelim:
Demirel konuşmasının sonunda bir gazetecinin “geçtiğimiz günlerde yaptığınız bir konuşmada 12 Mart ve 12 Eylül haricindekileri darbeden saymamıştınız. Niçin?” sorusuna şu cevabı verdi: “Zira 12 Mart ve 12 Eylül ben iktidardayken olmuştu. Diğerleri olduğunda ben başta olmadığım için tam darbe sayılmaz. Zaten ben darbeye darbe demem, darbe bana olmayınca…”
***
Kimileri tepki gösteriyor olsa bile, arkadaşımızın mizahî yazılarından dolayı 'Mizahî' kelimesinin kendisine mahlas olarak yakışacağını düşünmekteyim.
Şayet kabul ederse, şöyle ufak bir dörtlükle yol göstermiş olalım:
“Mizahî der ki hoca
İsterse ver bin muhtıra
Hepisinden iyice
Bir darbe yapmaktır”
***
Vezin, uymadı... Kafiye, ara ki bulasın... Lakin mesaj önemli burada mesaj!
O kadarlık kusur kadı kızında da olur.
***
Yeni Şafak'tan Mehmet Gündem'in sorularını cevaplayan eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Salim Dervişoğlu, Kürt sorununda yanlış yapıldığını söyledi. “Genç subaylar rahatsız” şeklindeki imzasız mesajların da provokasyon olduğunu belirtti.
Bakarsınız bir gün o manşetlerin nasıl atıldığını da öğreniriz. “Genç subaylar rahatsız” manşeti üzerine “Geçmiş olsun” demiştim; bilmem hatırlayan çıkar mı?
***
Ali Kırca'nın ikide bir programına konuk ettiği “Efsane Albay” geçen hafta “Güneydoğu'daki terör olaylarının, siyasetle bağlantısı olduğunu, emekliye ayrıldıktan seneler sonra anladığını” söylediğinde, hemen kumandanın düğmesine bastım. Sonrasında ne dediği hiç mühim değildi.
Emekli Paşamız Dervişoğlu da 28 Şubat'ın darbe olmadığı görüşünde.
Aydın Menderes ise Aksiyon'da bu konuyu gayet net izah ediyor:
Herkes 28 Şubat karşısındaki tutumunu izah etmekte hürdür. “28 Şubat askerî müdahale değildir” demekle tarih, millet o dönemi kapatmaz... Millet aldanmaz. Milletin dediği doğrudur, milletle inatlaşılmaz. İsteyen istediği kadar 'değildir' desin, milyonlar bunu öyle kabullenmiş, bunu değiştiremezsin.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.