Dünya Vicdan Günü
Yazarlar Birliği 16 Mart’ı “Dünya Vicdan Günü” ilan etti. Aklını ve iradesini fıtratının emrine veren bir vicdan abidesinin, Rachel Corie’nin, Filistinli mazlumların haklarını kahramanca savunurken İsrail buldozeri altında can verdiği 16 Mart 2003 tarihi, vicdan sahiplerinin harekete geçmesi için bir milat olarak belirlendi. 16 Mart 2009 Pazartesi günü çok sayıda yazarımızın katılımı ile Yazarlar Birliği İstanbul şubesinin Sultanahmet’teki binasında gerçekleşen toplantı, bu çok anlamlı vicdan hareketinin startı oldu.
Amerika gibi katıksız İsrail destekçisi bir ülkenin vatandaşı olmasına rağmen, Filistin’e koşup, hayatının baharında Siyonist paletler altında ezilen Rachel, bedenini feda ederken kahraman vicdanı ile mazlum ve mağdur gönüllerde vücut buldu, dirildi, abideleşti. O, ölümsüz vicdanı ile gönüllerde hep mevcut/var olacak.
“Mûcid-i kâinât” olup tüm evrene ve varlıklara vücut veren “el-Vâcid”in fıtratımıza koyduğu “vicdân”; iyiyi kötüden, hayrı şerden ayırmayı sağlayan iç duygu, ahlâk şuuru demek. Aşk, şiddetli sevgi, heyecan ve coşma, kendinden geçme manasındaki “vecd” de aynı kökten geliyor; “vücûd”, “mevcûd”, “îcâd”, “mûcid” de öyle. Tüm bunlar “var” olmak ya da “var” kılmakla alakalı. Varoluşçuluk da (eksistansiyalizm) Arapça’da “el-vücûdiye” olarak karşılanıyor. Allah’ın (c.c.) fıtratımıza koyduğu vicdanla varlık şuuruna ereriz, vesselam.
İşte Rachel Corie, vicdan yoksunu bir çağda, fıtrî vicdanı ile varlığını gönüllere kazıyan bir simge.
16 Mart 2003’ü müteakip, Rachel’e atfen “Fıtratın İsyanı” başlığını verdiğim bir yazımda şöyle demişim:
“Sadece “Rabbim Allah’tır” dedikleri için zulme uğrayan, işkence edilen, ateş hendeklerinde yakılan, yurtlarından sürülen, öldürülen müminlerin varlığı, nice saf vicdanı kanatmış, harekete geçirmiş ve nihayet zalimler, fıtratın kitleselleşen isyanı karşısında yıkılıp gitmişlerdir. Bugün zulmün ve haksızlığın küresel sistemini inşa etmeye çalışan güçler de fıtratın isyanı karşısında duramayacaklardır.”
“Hazzın ve nefsin ilahlaştırıldığı bir ülke olan Amerika’dan, Siyonist medya kuşatmasını yararak gelip Filistinli mazlumların saflarına katılan Rachel’in, gözünü kırpmadan İsrail paletleri altında can vermesi, küreselleşmekte olan fıtrî isyanın fitilini ateşleyen kutlu bir ölüm olarak tarihe geçecektir. Bu ateş, sadece Siyonist sapkınlığın değil, aynı zamanda İsrailleşen Amerika’nın da sonunu hazırlayacaktır.”
“Ve zulmetmekte olanlar nasıl bir inkılâb ile devrileceklerini pek yakında bilip/göreceklerdir.” (26/227)
16 Mart 2009 Dünya Vicdan Günü’nde Rachel’i ve onun gibi nice ehl-i vicdânı hatırlayıp hatırlatarak vicdanları harekete geçiren Yazarlar Birliği’ni ve kıymetli yöneticilerini yürekten tebrik ediyorum. Yine o gün andığımız diğer büyük vicdanlara da selâm ve dualar gönderiyorum: tekerlekli sandalyeye mahkûm bir felçli olduğu halde, sabah namazını camide kılıp dönerken Siyonist katillerce şehit edilen Hamas lideri Şeyh Ahmed Yasin’e... Filistin severlerin gönüllerinde taht kuran kahraman “Hanzala”nın çizeri Naci el-Ali’ye... Yine çizgileriyle düşünce ve tasavvur dünyamızdan “ötelere” ufuklar açan Hasan Aycın’a ve diğerlerine...
Dünya Vicdan Günü’nde Rachel ve Ahmed Yasin’e dair söylediklerimin bir kısmını sizlerle paylaşıyorum:
Rasûlüllah’ın (s.), “Her çocuk İslâm fıtratı üzere doğar.” hadis-i şerifini bilirsiniz. Devamı şöyledir; “Ama ana-babası onu Hıristiyan, Yahudi veya Mecusi yapar.” Kanaatim o ki, her çocuk gibi İslâm fıtratı üzere doğan Rachel’in vicdanı, ailesi ve çevresi tarafından bozulmamış, kirletilmemiş ve o, fıtratına sadık kalmış. Yazarlar Birliği’nde Rachel’in on yaşında iken çekilmiş bir konuşması ekrana getirildi. Daha on yaşında dünyanın yoksul çocukları için çırpınan saf bir yürek vardı karşımızda. Demek 23 yaşına geldiğinde de o yürek, saflığını korumuş; İslam fıtratı üzre yürümüş ve istikametini bozmamış. “Elestü bi-Rabbiküm: Ben sizin Rabbiniz değil miyim ” sualine herkes gibi onun da “belâ/evet” dediği muhakkak. Ve inanıyorum ki; “Rabbimiz Allah’tır deyip de dosdoğru bir istikamet tutturanlara korku yoktur ve onlar üzülmezler de.” (Ahkâf/13) müjdesi onu da kapsıyor. O saf yüreğin zulme karşı duruşu en güzel ödülle karşılık bulacak, kesin! Adı ‘Müslüman’ ama Siyonist işbirlikçisi hain tipleri ve bunca duyarsız, tepkisiz sözde ‘Müslüman’ insanları düşününce Rachel Corie gözümde büyüdükçe büyüyor doğrusu. O saf yüreğe, o büyük vicdana selâm olsun!
Şehid ve mücahid olduğu için Allah indinde zaten büyük olan, merzûk olan Şeyh Ahmed Yasin ise, tekerlekli sandalyeye mahkûm bir ihtiyar olduğu halde, cemaatle namaza katılmamak için elinde bir çok fıkhî mazereti olduğu halde, bunların arkasına sığınıp cemaati terk etmedi. Camiden, hem de sabah namazından dönerken şehid edildi. Felçlilik hali onu namazdan, cemaat namazından, sabah namazından, secdeden alıkoymadı. Namazı, niyazı, duruşu ve direnişiyle çağa örnek olan şehidimize binlerce selâm!..
Rachel, Gazze’de Filistinlilerin evini yıkmaya gelen buldozerin altında can vermişti. Hamas’ın kurucusu Şeyh Ahmed Yasin Gazze’de camiden dönerken şehid edildi. Ve Gazze aynı ruhla direnmeye devam ediyor.
18 Mart Çarşamba akşamı, Umran Okulu Genç Öncüler Grubu, FKM’de “Çanakkale’den Gazze’ye” gecesi icra etti. Dün ehl-i vicdanın vicdansızlara karşı cihadının adı Çanakkale idi, bugünse Gazze. Diren ey Vicdan!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.