Korsan Kim?
Aslında okuyucularımızın Somali hakkında daha birçok konuyu merak ettiklerini ve bu konularda bizim kendilerine bilgi vermemizi beklediklerini tahmin ediyoruz. Biz, Allah’ın izniyle bu ülkedeki gelişmeleri gücümüzün yettiğince, gerek haber kaynakları ve gerekse tanıştığımız dostlarımız vasıtasıyla takip etmeye çalışıyoruz. Ancak son dönemde meydana gelen bazı gelişmelerin henüz yeterince aydınlığa kavuşmadığını ve biraz gidişatın akış yönünü beklemek gerektiğini düşünüyoruz.
Somali’yle ilgili genel siyasi gelişmelerin yanı sıra son zamanlarda yeniden bayağı gündemi meşgul eden özel bir konu var: Deniz korsanları meselesi. Bugünkü yazımızda biraz bu mesele üzerinde durmak, bu meselenin nereden çıktığı, hâlâ devam ediyor olmasının sebepleri ve sonlandırılmasının nasıl mümkün olabileceği hakkında bildiklerimizi sizlere aktarmak istiyorum. Burada vereceğim bilgilerin olayları yakından bilen, güvenilir bir ağızdan aktarılmış olduğunu baştan hatırlatmakta yarar görüyorum.
Bir süre önce Somalili bir kıymetli kardeşimizle birlikteydim. Bu kardeşimiz Somali’de işgale karşı verilen mücadelede önemli bir konumda olduğu gibi son siyasi gelişmelerin de bizzat içinde. Kendisiyle bu ülkede yaşanan olaylar hakkında uzunca sohbet ettim. Somali’de şahsen tanıdığım daha başka kişiler de bulunduğundan ve aynı kişileri bu kardeşimiz de tanıdığından, sohbetimizde biraz onların çalışmalarından, olaylar karşısındaki tutum ve konumlarından da kısmen söz ettik. Sohbet konularımızdan biri de deniz korsanları meselesiydi. Söz konusu kardeşimizin verdiği bilgileri dinleyince hadisenin dünya kamuoyuna yansıtılandan farklı ve perde arkasında kalmış bir cihetinin de bulunduğunu anladım. Gerçi o perde arkasında kalan hadiseler hakkında daha önce bilgim vardı. Ama korsanlar meselesiyle bu kadar bariz irtibatının bulunduğunu bilmiyordum. Bu irtibatın farkına varınca kendi kendime “asıl korsan kim?” sorusunu sorma ihtiyacı duydum.
Malum olduğu üzere Somali’de siyasi otoritenin oluşturulamamasından kaynaklanan anarşi ve kargaşa 1991 başında başladı. Ocak 1991’de sosyalist diktatör Siyad Berri yönetimden indirilip ülkeyi terk etmeye zorlandı, ama siyasi grupların kendi aralarındaki anlaşmazlıkları ve çatışmaları sebebiyle bir otorite oluşturulamadı. Fakat korsanlar meselesi sadece birkaç yıl öncesine gidiyor. Yani ülkedeki otorite boşluğuna paralel bir şekilde başlamış değil. Demek ki bu meselenin ortaya çıkmasının arkasında otorite boşluğu haricinde ikinci bir etken daha var. Hadiseleri gelişme sırasıyla iyi tahlil ettiğiniz zaman bu sebebi çok açık ve herhangi bir şüpheye mahal bırakmayacak şekilde görebiliyorsunuz.
Malum olduğu üzere ABD dünya çapında korsan devlet. Somalili deniz korsanları ülkenin Hint Okyanusu’na açılan sahillerinde bu işi yapıyorlarsa emperyalist ABD dünyanın her tarafında yapıyor. Ama ABD korsanlığı bir bakıma köpeğin insanı ısırması gibi doğal bir olay olarak algılandığından ve sıkça gerçekleşmesi sebebiyle rutinleştiğinden haber değeri taşımıyor; haber kaynaklarının da fazla ilgisini çekmiyor.
Amerikan emperyalizmi Somali’de kontrolü ele geçirmek ve oradan kuzeye doğru ilerleyerek Sudan’daki yönetimi devirmek amacıyla 1992 sonlarında başlattığı “Umut Operasyonu”nda umduğunu bulamamış ve 1993 sonlarından itibaren askerlerini çekmişti. Ama deniz bölgesinde askeri güçlerini muhafaza ediyor, hadiseleri oradan takip etmeye, işbirlikçilere oradan takviye yapmaya çalışıyordu. Bütün bunları ABD’nin emperyalist politikaları açısından anlayabiliyor ve bir yere oturtabiliyoruz. Ama bütün bunlar yetmiyormuş gibi bir de Somalili balıkçıların teknelerine saldırıyor, zaman zaman bu teknelere ve içlerinde bulunan balıklara el koyuyordu. Biz daha önce bunlardan haber alıyor ve ara sıra yazılarımızda veya radyo programlarımızda söz ediyorduk. Ama dediğimiz gibi bütün bu olaylar haber kaynaklarının fazla ilgisini çekmiyor, dünya kamuoyunun bu saldırganlığa karşı tepki göstermesini sağlayacak herhangi bir duyarlılık gösterilmiyordu. Çünkü o zaman köpek insanı ısırıyordu ve o yüzden de hadiselerin haber değeri yoktu.
Korsanlığı uluslararası boyutta yürüten Amerikan emperyalizminin Somali sahillerine yakın sularda beklettiği deniz güçlerinin söz konusu saldırılarından, Somalili balıkçıları rehin almalarından, onların teknelerine ve balıklarına el koymalarından haberimiz oluyordu ama doğrusunu itiraf etmek gerekirse Somalili deniz korsanlığının işte bu olaylar sebebiyle alevlendiğini bilmiyorduk.
Olayların gelişme süreci ve çözüm arayışları hakkındaki bilgileri de inşallah müteakip yazımızda aktaracağız.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.