Akıl ve vicdan, sorularına cevap ister
Çok şey isteyen, çok bedel öder. İlkokul sualiyle üniversite diploması olmaz. Çok verilenden çok şey istenir. Kime akıl ve vicdan verilmişse, ona, çok şey verilmiştir. Akıl ve vicdandan kaynaklanan sorular ağır sorulardır, haklı gerekçeler ister. Bu hesaba çekmektir. Er veya geç netice doğurur.
Akıl ve vicdanın sorularından kaçılamaz. Yalan-dolan, çifte standart, maskeli yüzle, akıl ve vicdandan kaçılamaz. Samimiyet ve iyi niyete dayalı ciddi yanılgıları dahi affeden akıl ve vicdan, insanları yanıltmaya kalkan maskeli yüzü affetmez. Sahte ve tutarsız gerekçeler, akıl ve vicdana açılmış savaştır.
Tarih, akıl ve vicdanla savaşın, her türlü şeklini bin bir örnekle gösterir. Bu, insanlıkla savaştır, bedbahtlıktır. Daima hüsranla neticelenmiştir.
BİR MAYIS’I TAKSİM’DE KUTLAMAK!
Tarih, tecrübeleri konuşturuyor. 1 Mayıs kutlamalarının Taksim’de yapılması, provokatörlere imkan doğuruyor. Özgürlük içinde güvenlik tertibatı almak, Taksim’in konumu ve yerleşim tarzı bakımından mümkün olmuyor.
Asayiş ve güvenliği sağlamakla sorumlu devlet yetkilileri, tecrübelerini, bilgilerini, milletin kendilerine verdiği yetki ve sorumlulukları ortaya koyarak, “Taksim’de kutlama, ciddi yanlıştır” diyor.
Millet, hiçbir yararı görülmeyen, durduk yerde huzur bozan, felaket doğuran eylemlerden rahatsızdır. Devletin gösterdiği yerler var. Oralardan su mu çıktı? Niçin “İlla Taksim! Dediğimiz dedik?” Vicdana cevap verecek gerekçe nerede?
Türkiye Büyük Millet Meclisi, 1 Mayıs’ı bayram yaptı. Bayramın anlamı açık ve nettir. O gün hiçbir grubun yalnız kendine özel bir gün değildir. Bütün milletin ve devletin günüdür, bayramıdır. Milletçe birlik ve beraberlik içinde kutlanır. Adı bir sınıf olarak ifade edilse de artık bir sınıfın değil, milletin günüdür. Törenlerini de devlet ve millet, beraberce belli yerlerde kutlar. Bayram, bayrak gibidir. Milletin bütününe ait manevi bir değerdir. Grup ve zümreler, ona, inhisarcılık ve ayrıcalık ifadesi yükleyemez. Böyle bir görüntü, cehalet ve felakettir.
Aklın, vicdanın, kanun ve nizamın ortaya koyduğu sorulara, milletin huzur ve selametine karşı çıkan bu inat ve destekleyenlerinin gerekçeleri nelerdir?
“Taksim’in sembolik önemi varmış?”
Nasıl bir şeymiş bu sembolik önem? Kime ne yarar sağlayacakmış?
Akıl, vicdan, tarih, tecrübe, kanun ve güvenliğin yanlış dediğini yapmak, millete provokasyonlar endişesi yaşatmak, nasıl bir sembolik önem oluyor?
Sembolik önem, tayin ve tespit etme ve bu önemi tabulaştırma uzmanları kim? Kararı, tekrar gözden geçirme imkanı yok mu? Hiç olmazsa sembolik önemle tabulaştırma ayrılarak biri hakkındaki karar iptal edilemez mi?
Akıl ve vicdana savaşta inat, geçici bir dikkat ve şöhret nedenidir. Ne var ki bu şöhret zehirlidir. Sonu kötüdür. Yanlış yoldan iyiliğe ulaşılmaz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.