Yeni kabine hakkında derin siyasi analizler yapmak benim işim değil...Başbakan kabinedeki yeni görev dağılımını açıkladığında insiyaki olarak “şimdi oldu işte” dediğimi hatırlıyorum. Ekonomi yönetiminin “bir bakana” bağlanması idi bana bunu söyleten... İşlerin iyi gittiği 2003-2007 döneminde de, küresel kriz sürecinde de, ekonominin direksiyonunu kimin tuttuğu hep muğlak kaldı. Bazen iki, bazen 3 hatta dört bakanın “kısmi de olsa” söz sahibi olduğu bir yapı vardı karşımızda... Yeni kabinede artık bir “ekonomi bakanı” var. Ali Babacan, “Hazine’den sorumlu bakan” değil, devletin tüm ekonomik birimlerinin koordinasyon ve idaresinden sorumlu bakan... Kriz ortamında hem içeriye, hem dışarıya yönelik “bir hayli kuvvetli” bir mesaj bu...
***
Maliye’nin, yani devletin gelir ve giderinin, bütçesinin yönetimine de bir ekonomist olan Mehmet Şimşek’in gelmesi, yeni dönemde “makroekonomik denge” vurgusunun kuvvetli olacağının sinyali... Dünya’nın geçirmekte olduğu bu “en sarsıcı” krizde, ekonomik kararların, hızlı, etkin ve “gerekirse de” değişken olması gerekiyor. Çokça düşünüp yavaşça adım atmak değil, “hızla karar verip uygulamak” önemli... Yeni yapının bu “müessiriyeti” sağlayacağını umuyorum.
***
Dünyadaki yatırım tercihlerinin krizle birlikte değişmekte olduğu bir gerçek... Güçlü ekonomik politikalar ortaya koyan ülkeler yeni dönemin cazibe merkezleri olacak. Türkiye, yeni ekonomi yönetiminin vereceği güçlü mesajlarla “yatırım çeken” ülkelerden birisi olabilir. Ali Babacan, gerek ekonomi, gerekse dışişleri bakanlıklarındaki performansıyla dışarıda bir hayli popülarite kazandı. IMF’nin, AB bürokrasisinin ve küresel finansın önemli aktörlerinin aşina olduğu bir isim... Hükümet, güçlü politikalar oluşturup kararlı mesajlar verirse, ülke kaybettiği ivmeyi kısa sürede tekrar yakalayabilir. Kriz bezirganlarının vuslatı da “başka bahara” kalır.
***
KOBİ’lerin ve yeni nesil iş adamlarının ekonomik hayatta söz sahibi olmasını sağlayan, onlara özgüven veren MÜSİAD‘ın 19. yaşını tebrik ederim.