Ekrem Kızıltaş

Ekrem Kızıltaş

Hak ve özgürlüklerin güvencesi mi?..

Hak ve özgürlüklerin güvencesi mi?..

Danıştay, Anayasal bir kurumdur ve devletin işleyişi açısından önemli rolleri vardır.

Başka bazı önemli kurumların kuruluş yıldönümlerinde olduğu gibi, Danıştay'ın kuruluş yıldönümlerinde de, özellikle başkanın konuşmaları ilgiyle izlenir.

Gün, o kurumun günüdür ve başkan, önemli meselelere kurum olarak bakışlarının ipuçlarını verecek bir konuşma yapar genellikle.

Danıştay Başkanı Mustafa Birden, Danıştay'ın 141. yıldönümü törenindeki konuşmasında şöyle demiş:

"Anayasalarda devletin hukuki yapısı, temel organlarının kuruluşu, görev ve yetkileri ile bu organlar karşısında kişilerin temel hak ve özgürlüklerini güvence altına alan ve iktidarın gücünü sınırlayan kural ve ilkelere yer verilir."

Diğer yasalar karşısında da üstün konumları bulunan anayasaların, siyasal, sosyal ve ekonomik yaşama ilişkin getirdikleri temel ilkeler ile o ülkenin rejiminin belirlendiğine dikkat çeken Birden, "anayasaların sadece bugünün değil, sonraki nesillerin de geleceğini düzenleyen toplumsal sözleşmeler olduğunu" vurgulamış. (Milliyet, 10.05.2009)

Ne kadar güzel ve ne kadar iç rahatlatıcı sözler bunlar, değil mi?

Ama tabii ki sözde kalmaz da uygulanır, daha doğrusu uygulanmasına müsaade edilirse...

Danıştay Başkanı, aynı konuşmasında Anayasa Mahkemesi'nin üniversitelerde başörtüsü serbestiyetini sağlayacak madde değişikliklerini iptal ettiğini de hatırlatmış...

Al sana bir tuhaflık...

Mevcut Anayasamız, ülkemizde yaşayan kişilerin temel hak ve özgürlüklerini güvence altına almamış mıydı acaba?..

Başörtülü kızlarımız da 'kişi' kapsamına giriyor olduklarına göre; Anayasamızın, her vatandaşa olduğu gibi onlara da tanımış olduğu Eğitim-Öğrenim haklarının ellerinden alınması, nasıl mümkün olabilmektedir?..

Temel haklar; ancak kamu güvenliğinin gerektirdiği hallerde, kanunla ve o da özüne dokunulmadan sınırlanabileceğine; başörtüsü ile alakalı bir yasak olmadığı, dahası kanuni bir serbestlik (2547 Sayılı YÖK Kanunu, Ek 17. Madde) olduğu halde, bu iş nasıl olabilmektedir?

Bu ülkenin vatandaşı ve tabii ki toplumsal sözleşmenin de tarafı olan başörtülü kızlarımızın 'temel hak ve özgürlüklerini' güvenceye almamış mıdır Anayasamız?..

"Anayasa Mahkemesi bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin tamamını veya bir hükmünü iptal ederken, kanun koyucu gibi hareketle, yeni bir uygulamaya yol açacak biçimde hüküm tesis edemez." şeklindeki Anayasa 153. Madde hatırlandığında, Anayasa Mahkemesi'nin başörtüsü ile ilgili kararlarının manası ne olmaktadır acaba?..

İktidarın ve hatta Cumhurbaşkanının bile yetkilerinin sınırlandırılması hususunda dile getirilen talepler tamam da; mensupları tarafından alabildiğine genişletilmiş yargı yetkilerinin de biraz olsun kısıtlanması gerekmiyor mu?..

Danıştay'ın yetkilerini belirleyen Anayasa maddeleri arasında, kişilerin temel haklarını yok sayabileceği şeklinde bir hüküm olmadığı halde; Danıştay'ın ilgili dairelerinde başörtüsü aleyhine alınan kararların hukuki mesnedi nedir mesela?..

Osmanlı'nın son döneminin bazı 'kadı'ları hakkında anlatılan 'kara kaplı kitaba bakmak' meselini hatırlatan durumlar değil midir bunlar?

İktidarın, hatta Cumhurbaşkanının yetkileri kısıtlansın ve ama sakın ola ki yargı yetkilerine dokunulmasın!..

Danıştay Başkanlığı, öyle her kula nasip olabilecek bir makam değildir. Dolayısıyla Başkan Mustafa Birden, kuruluş yıldönümünde yaptığı konuşmayı muhakkak epey uğraşarak hazırlamıştır.

Yüksek yargı kuruluşlarından birisinin başında olan bir kişinin, kuruluşu açısından önemli bir zamanda yaptığı konuşmada, önce kişilerin hak ve özgürlüklerinin güvence altına alınmasından bahsedip sonra o özgürlüklerin hukuksuzca katledilmesinden adeta övgü ile bahsedebilmesi, ne kadar hazin...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ekrem Kızıltaş Arşivi