Mehmet Talu

Mehmet Talu

Kadının kocası üzerindeki hakları, kocanın vazifeleri 3

Kadının kocası üzerindeki hakları, kocanın vazifeleri 3

Her kim ALLAH'a ve âhiret gününe îmân ederse bir şey gördüğü zaman ya hayır söylesin yahut sussun! Kadınlar hakkındaki vasiyetimi tutun! Çünkü kadın kaburga kemiğinden yaratılmıştır. Kaburganın en eğri yeri de üst kısmıdır; doğrultmağa kalkarsan kırarsın; hâli üzere bırakırsan eğri kalmakta devam eder. Kadınlar hakkında birbirinize hayır tavsiye edin!" (Müslim, Radâ 65, (1468); Buharî, Nikâh: 79, Enbiya 1, Edeb 31, 85, Rikâk 23; Tirmizî, Talâk 12, (1188))

Bu hadis-i şerifler kadınların kendilerine has tabiatları olduğuna, bu tabiatın fıtri olup istenen şekilde değiştirilemeyeceğine, onu kendi tabii şekliyle kabul etmek, mevcut hali üzere uyum yapma yolları aramak icap ettiğine, onların eğriliklerine tahammül etmek gerektiğine, karısının her konuda kendisiyle uyuşmasına çalışan erkeğin bunda başarılı olamayacağına, böyle bir davranışın kadını kıracağına, bunun da boşanma olacağına, bu sebeple kadınların hassas bir mizaç üzere yaratılmış oldukları, onlara iyi muamele yapıldığı takdirde onlarla uyum içinde yaşanabileceğine dikkat çekiyor. Kocanın karısı ile iyi geçinmesi, ona karşı güzel ahlâkla muamelede bulunması, kadının hakkıdır. Güzel ahlâktan murad kadına eza-cefa etmemek değil, onun ezasına tahammül göstermektir. Resûlullah (S.A.V.) Efendimizin yolundan giderek kadının taşkınlık ve gazabına karşı halîm selîm davranmaktır. Hanımının iyiliği çoğalıp, her işi seve seve yapınca, ona dua etmeli ve ALLAH Teâlâ'ya şükür etmelidir. Çünkü uygun bir kadın büyük nimettir. Hanımı ile öyle olmalıdır ki, kocam beni herkesten çok seviyor, bilsin!

Hanımına latife, şaka yapmalı ve kadının seviyesine inip onu hoşnut etmelidir. Nitekim Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz, hanımlarına karşı insanların en zarifi idi. Hatta bir kere Hz. Âişe (R.Anha) validemiz ile yarış etti. Hz. Âişe (R.Anha) validemiz geçti. Bir daha yarış ettiklerinde, Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz geçti. (Ebu Davud Sünen; Cihad: 68; No: 2578; 2/34) Müslümanın ailesi ile oynaması, boş ve günah değildir, sevaptır. Aile ile eğlence, aile hayatının bir sevgi ve neşe içinde devamına yardım eder. "Müslümanın her oyunu haramdır, yalnız üç oyun müstesna. Bunlar: Ailesi ile eğlencesinden, atını terbiye ve eğitmesinden ve ok atma oyunundan ibarettir." (Fethu'l-Bâri; İsti'zan: 52; No: 6301; 12/366)

Fakat hanımını cadde üstünde, parklarda, oyun yerlerinde, spor sahalarında oturtmamalıdır. Müslümanlar ailesini iyi havalarda çayırlara, su kenarlarına, haram bulunmayan, kalabalık olmayan yerlere götürerek gezdirmeli, hava aldırmalıdır. Tatil günlerinde, kalabalık zamanlarda gezdirmemelidir. Hanımını fitneye sebep olan yerlere göndermemelidir.

6- Sebepsiz yere hanımını dövmemek. Çünkü kadınlara dayak atmak İslâm'ın teşvik ettiği bir metot değildir. Normal olarak sürüp giden aile hayatında erkek karısına iyi davranmakla mükelleftir. Bu bakımdan kocanın hukukunu gözetmeyen, devamlı surette huzursuzluk çıkaran bir kadına karşı ilk gösterilecek tepki dayak atmak değildir. Bu durumda olan kadınlara karşı takip edilecek yolun nasıl olacağını Cenab-ı Hak bizlere Kur'ân-ı Kerim'inde şöyle açıklamış-tır: "Dikkafalılık, şirretlik etmelerinden, baş kaldırmasından endişe ettiğiniz kadınlara önce öğüt veriniz, anlamazlarsa onları yataklarda yalnız bırakın ve bunlarla da yola gelmezlerse dövün. Eğer size itaat ederlerse artık onların aleyhine başka bir yol aramayın; çünkü ALLAH yücedir, büyüktür." (Nisa sûresi: 34)

Nikah'ın getirdiği hakların yerine getirilmemesi ve itaati lâzım gelen hususlarda kocasına itaat etmeyen bir kadın te'dibe lâyık olur. Bu te'dib için tedricî bir surette ve hakimane bir tarzda hareket edilir. Âyet-i kerîmede Allah, insan tabîatına uygun yolları göstermiştir. İsyankar ve geçimsiz bir kadını yola getirmek için önce yumuşak metotlar kullanılır. Meselâ bir erkek itaatsiz olan hanımını hemen dövmez. Önce güzellikle nasihat eder. Kocasına karşı görevlerini kendisine yumuşak ve etkili bir dille anlatır. "Allah'tan kork, kocana itaat etmek senin üzerine farzdır. Bana isyan edince Allah'ın cezasına uğrarsın!" gibi öğütler verir.

Nasihatten anlamazsa, ceza olarak yatakta yalnız bırakılacağını, yatağından uzaklaştıracağını korkutma makamında bildirir. Bu da fayda vermezse kendisini yatağından bilfiil uzaklaştırır. Veya yatağına aldığı halde kendisi ile konuşmayı terk eder, arkasını dönerek yatar ve ilişkiden kaçınır. Çünkü kocasını seven bir kadın onun ayrı yatmasına ve bu şekilde davranmasına dayanamaz, çok zoruna gider, hatasını anlayıp vazgeçebilir. Bunun üzerine de itaatsizliği bırakmazsa, kendisini canını yakmayacak ve vücudunda iz bırakmayacak hafif bir şekilde; çubuk, bükülü mendil gibi yaralayıcı olmayan bir şeyle döver. Bununla beraber karısını dövmek zorunda kalan bir kimse, İslâm'ın çizdiği sınırın dışına çıkmamalı, nefsinin kızgınlığına kapılıp bütün gücüyle zavallının neresine isabet ederse etsin hiç aldırmadan vurmamalı, öfkesine hâkim olup sadece terbiye için dövdüğünün şuurunda olmalı. Dövmede başa veya vücudun tehlikeli noktalarına vurulmaz. Te'dibî vurmalar, üçü geçmemesi gerekir. Binaenaleyh dövme başvurulacak en son ıslah metodudur. Acımasızca dövmek de kesinlikle caiz değildir. Ayrıca kadına da, kocasından şikâyetçi olması halinde hakem ve hâkime başvurma, hakkını arama imkânı vermiştir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mehmet Talu Arşivi