Mustafa Erdoğan

Mustafa Erdoğan

Cumhurbaşkanı yargılanabilir mi?

Cumhurbaşkanı yargılanabilir mi?

Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün meşhur ‘kayıp trilyon’ davasında yargılanması gerektiğine dair kararı yeni bir tartışma başlattı: Cumhurbaşkanı görevi dışında işlediği iddia olunan suçlardan dolayı yargılanabilir mi?... Görünüşte hukuki olan bu sorunun arkasında kimi politik müláhazaların etkili olduğu akla gelebilirse de, her halükárda meselenin çözülmesi gereken hukuki bir yanı olduğu açıktır.

Yürürlükteki anayasa, bütün parlamenter anayasalar gibi, cumhurbaşkanının siyasi bakımdan sorumsuz olduğunu belirtmekle beraber, onun ceza sorumluluğu konusu aynı ölçüde açık değildir. Mamafih, kamu hukuku doktrinimizde hakim olan görüşe göre, Anayasa’nın 105. maddesinin son fıkrası muvacehesinde, cumhurbaşkanı vatana ihanet dışında kalan suçlardan dolayı sorumlu tutulamaz.

Ne var ki, bu görüş iki bakımdan isabetsizdir. İlk olarak, cumhurbaşkanının cezai sorumluluğu ile onun yargılanabilmesi arasındaki kavramsal-terminolojik ayrımı göz ardı etmektedir. İkinci olarak da bu görüş görev suçlarıyla ‘adi’ suçlar arasında ayrım yapmamaktadır.

Gerçekte, Anayasa’nın ilgili maddesi cumhurbaşkanının hiçbir suçtan sorumlu tutulamayacağını değil, fakat sadece, görevi süresince mahkeme önüne çıkarılabilmesinin tek yolunun ‘vatana ihanet’le suçlanması olduğunu belirtmektedir. Yani, cumhurbaşkanı ‘vatana ihanet’ dışındaki görev suçlarından sorumludur. Aksi halde, yani sadece siyasi bakımdan değil cezai bakımdan da kendisine sorumsuzluk sağlamak cumhurbaşkanını mutlak hükümdarlara benzetmek olurdu.

Öte yandan, Anayasa cumhurbaşkanının ‘adi’ suçlarından dolayı sorumsuz olduğuna dair de bir hüküm içermemektedir. Esasen bir hukuk devletinde böyle bir şey kabul edilebilir de değildir. Dolayısıyla, göreviyle ilgili olmayan -herhangi bir kişi veya vatandaş sıfatıyla- işleyebileceği suçlardan dolayı da cumhurbaşkanı sorumludur.

Şu halde, ister görev suçları, isterse ‘adi’ suçları söz konusu olsun, cumhurbaşkanının hukuki durumuyla ilgili asıl mesele onun görevi başındayken bu fiillerden dolayı yargılanmasının mümkün olup olmadığında düğümlenmektedir. Yürürlükteki Anayasa, aynen 1961 Anayasası gibi, cumhurbaşkanına açıkça dokunulmazlık tanımış değildir. Onun içindir ki, kimi hukukçular cumhurbaşkanının anayasal dokunulmazlığı olmadığı, dolayısıyla görevi esnasında yargılanabileceği sonucuna varmışlardır.

Buna karşılık, kimi hukukçular da Anayasa’nın milletvekillerine tanımış olduğu dokunulmazlığı cumhurbaşkanından esirgemiş olmasının düşünülemeyeceğini ileri sürmüşlerdir. Bu görüşe göre, cumhurbaşkanı ancak dokunulmazlığı kaldırıldıktan sonra ceza mahkemesinde yargılanabilir. Ne var ki, Anayasa cumhurbaşkanı için ‘dokunulmazlığın kaldırılması’ diye bir yöntem öngörmediğine göre, bu görüşün pratik sonucu cumhurbaşkanının görevi süresince kişisel suçlarından dolayı da yargılanamayacağıdır.

Cumhurbaşkanının görev esnasında yargılanamayacağı yargısı sonuç olarak doğru olmakla beraber, kanaatimce bunun nedeni, Anayasa’nın cumhurbaşkanı hakkında ‘vatana ihanet’ hali dışında ceza kovuşturması için herhangi bir yol göstermemiş olmasıdır. Dolayısıyla, cumhurbaşkanı suç teşkil eden eyleminden -bu ister görev suçu (meselá, nüfuz suiistimali) isterse adi suç (meselá, müessir fiil) olsun- sorumludur; ama bu eylemlerinden dolayı ancak görevi sona erdikten sonra kovuşturulabilir ve yargılanabilir.

Öyle görünüyor ki, yeni anayasa yapılırken açıklığa kavuşturulması gereken bir mesele de cumhurbaşkanının sorumsuzluğu ve dokunulmazlığı meselesidir.
Tarih:

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Erdoğan Arşivi

Alarm

31 Temmuz 2010 Cumartesi 09:16