Paranın dini milliyeti
Başbakan iktidara ilk geldiği günlerdeki retoriği tekrarlamaya başladı. Batıyı görmüş, moderniteyle daha önceden temasa geçmiş hatta kısmen içselleştirmiş, yarı Batılı bir ülke olarak bir adım önde olduğumuzu düşünmenin psikolojik avantajıyla ilginç mesajlar veriyordu. Laik bir devletin laik başbakanı olarak İslam ülkeleriyle ilgili her platformda dini ilgilendiren mesajlar da yok değildi.
Cidde'de İslam Konferansı ekonomik işbirliği toplantısında “faizin yeniden tanımlanması gerektiği”nden başlayıp “dini kimlikler etrafında uluslar arası ittifakların” döneminin kapandığı mesajıyla devam ediyordu.
Bu mesajlardan en dikkat çeken olarak, yine Ortadoğu'da yapılan bir toplantı vesilesiyle söylediği, “paranın dini olmaz” anlamındaki görüşlerini geçenlerde yine sarfetti. Partisinin bir toplantısında yaptığı konuşmada İsrail sermayesinin Suriye sınırındaki mayınlı alana ilgisine yönelik itirazları kastederek; “paranın dini, milleti olmaz” şeklinde bir savunma yaptı. Ve devam ediyor Başbakan: 'Şimdi ülkemizde küresel sermaye yatırım yapmak istiyor bakıyorsunuz birileri çıkıyor 'O Yahudi sermayesidir olmaz' diyor. İşsizlik diyorsun, işte buyur bak adam yatırım yapacak. Yatırım yapınca burada kim çalışacak?”
Küresel sermayenin Başbakan'ın gözünde, en hafif tabirle, bu kadar nötr olması çok nötr gelmiyor bana. Küresel sermayenin parasıyla yatırım yapıp iş ve üretime katkıdan başka hiçbir anlamının olmadığını savunmak tipik bir sağ siyaset tavrı. Hele hele bunu İsrail sermayesi bağlamında savunmak ise tek kelimeyle vahim.
“Paranın dini-imanı olmaz”la başlayan küresel sermaye savunması İsrail sermayesine değil kapıları, sınırları bile açmaya kadar götürebiliyor. Sermayenin dini değerlerden bağımsız olduğu söylenmek isteniyorsa bu İslami hassasiyeti olan kitlelere bulaştırılmış bir Özalizm virüsünden başka bir şey değil. Faizsiz ekonominin savunulduğu dönemde ekonominin her türlü değerden bağımsız kendi kuralları olduğunu savunarak ilkel bir liberalizmi muhafazakar kesime aşılamıştı Özal. Zihinleri bu denli çarpıtmasına rağmen “dindar cumhurbaşkanı” diye anılmayı başarmıştı.
Paranın her türlü değerden bağımsız olmasından ziyade sermayenin kime ait olduğunun fark oluşturmayacağını demek istiyorsa bunun da pek savunulur bir tarafının olmadığını söylemek gerek. Küresel sermayenin her türlü stratejik hesaptan, ideolojik kaygıdan uzak olduğunu varsaymak olsa olsa sermayenin tabiatını kavramamaktır.
Kapitalizmin ulus devletin sırtından geçindiği dönemlerde imparatorlukları parçalayıp sınırlar çektiği dönem ne kadar masum idiyse şartlar gereği sınırları aşındırıp küreselleşmesi de o kadar masum olabilir. İslam dünyasını ulusçuluk ideolojisiyle parçalayan hegemonik Batının küresel kapitalizmden bağımsız olduğu söylenebilir mi?
Küresel sermayenin bizim gibi ülkelere ilgiye de aynı ölçekte salt yatırım yapıp üretim ve istihdam gözüyle bakılması ancak tarihsiz ve hafızasız toplumlara özgü bir yaklaşım olur. Son küresel krizde Ortadoğu sermayesinden yüzlerce milyar dolara hangi finans numaralarıyla el konduğunu bilmek için ekonomist olmaya gerek yok. Yabancı sermaye ile rasyonel şartlarda iş yapmak başka, sermayeyi her türlü değer ve stratejik hesaptan masum nötr değer olarak görmek başkadır. Başbakan'ın görmek istemediği husus bu olsa gerek.
Türkiye-Suriye sınırındaki mayınlı alanın temizlenip organik tarıma açılması konusunda bu kadar naif yaklaşım olabilir mi? (Bu konuda Yeni Şafak'tan Hakan Albayrak ve Sabah'tan Umur Talu isabetli yazılar yazdı.)
Tarımsal tohum sektöründe İsrail'den alınan ve bir kez kullanılabilen tohum sayesinde bağımlı hale getirilmemiz ekonominin kendi kurallarıyla işleyen bir şey midir? Amerikan silah sanayiinin en büyük şirketlerinin bizimle kurduğu ilişki her türlü politik ve stratejik hesaptan uzak masum bir ilişki midir?
İsrail'de yürütülen, işgal ederek toprak kazanma stratejisinin yerine toprağı satın alma stratejisinin tartışıldığı (yani dost ülkelerden yararlanma) bir ortamda mayınlı alana gösterilen ilgiyi masum bir çiftçinin alın teriyle para kazanma çabası olarak okuma saflığında değiliz şükür ki.
Altını çizmekte yarar var: Sermayenin, her iki anlamda da hem dini hem milliyeti vardır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.