Ahmet Varol

Ahmet Varol

Yaşayan Filistin

Yaşayan Filistin

30-31 Mayıs 2009 tarihlerinde İslâm Dünyası Sivil Toplum Kuruluşları Birliği (İDSB)’nin düzenlediği Uluslararası Yaşayan Filistin Gerçeği Sempozyumu gerçekleştirildi. İslâm dünyasının dört bir yanından çok değerli ilim ve fikir adamlarını bir araya getiren, Türkiye’den de önemli teveccühe mazhar olan sempozyum Filistin davasına destekte önemli bir adımdı.
Geçen hafta sonu IHH’nın ev sahipliğinde ve muhtelif sivil toplum kuruluşlarının işbirliğiyle düzenlenen Uluslararası Filistin Sivil Dayanışma Konferansı pratiğe dönük projelerin konuşulduğu grup çalışmalarına ağırlık veren bir toplantıydı. Uluslararası Yaşayan Filistin Sempozyumu ise akademik ağırlıklı ve Filistin davasına destek için kamuoyuna mesajlar verilmesi amacına yönelik bir toplantı oldu. Biz de inşallah bu hafta içinde yazacağımız yazılarda bu sempozyumdan aldığımız bazı notları okuyucularımıza iletecek ve İstanbul’da Filistin Sempozyumları başlığıyla başlattığımız makaleler dizisini sonlandıracağız.
Haberlerin veriliş tarzına dikkat
Uluslararası Yaşayan Filistin Sempozyumu’nda basınla ilgili oturumda yaptığımız konuşmada haberlerin veriliş tarzında kullanılan üsluba, isimlendirmelere ve seçilen kavramlara dikkat çekmiştik. Seçilen isim ve kavramların insanların olaylara bakış tarzını ve yaklaşımlarını belirlediğini vurgulamıştık. Konuşmamızda bu konuda günümüzde İslâmî medya da dâhil olmak üzere medya organlarının haber kaynaklarına hâkim anlayış tarafından yönlendirildiğini ve yeterince duyarlı olmadıklarını dile getirmiştik. Bunun çok ilginç iki örneğini iki gün önce yine Filistin’le ilgili iki önemli haberde müşahede ettik.
Filistin Anayasası’na göre başkanlık süresi 9 Ocak 2009’da sona eren ve artık Filistin yönetiminde resmi hiçbir vasfı olmayan, ama ABD ve İsrail’in desteğiyle korsan bir şekilde koltuğu işgal eden Mahmud Abbas’a bağlı silahlı güçler Kalkiliya’da, Kassam mücahitlerine bir eve baskın düzenlediler. Mücahitler onların amaçlarını bildiği için teslim olmak istemedi. Bunun üzerine Abbas güçleri saldırı düzenledi ve çatışma çıktı. Çatışmada iki mücahitle onların sığındığı evin sahibi, Siyonist işgal devleti ve ABD hesabına saldırıda bulunan Abbas güçleri tarafından şehit edilirken, onların silahlı elemanlarından üç kişi de öldürüldü. Olay budur. Ama ne kadar ilginçtir ki haber ajansları bunu “Hamas, Filistin polisiyle çatıştı”; “Hamas ile Fetih arasında çatışma çıktı” şeklinde verdi. İslâmî medya organları dâhil olmak üzere Türkiye’deki medya organları da bu şekilde aktardı. Oysa olay ne Hamas – Filistin polisi, ne de Hamas – Fetih çatışmasıdır. Bizim gördüğümüz kadarıyla bu olayı doğru bir şekilde veren Filistin Enformasyon Merkezi (www.filistinhaber.com) ve İsra Haber ile onlardan iktibas eden Web siteleri oldu. Okuyucularımıza da Filistin’le ilgili gelişmeleri doğru kaynaklardan takip etmelerini tavsiye ediyor, bu haberleri Siyonist işgalcilerin ve emperyalizmin ağzıyla veren medya organlarına da gerekli hatırlatmada bulunmalarını öneriyorum.
İkinci haber ise Türkiye’deki Sabatayistlerle ilgiliydi ve onların “İsrail’e dönmek istediklerinden” söz ediyordu. Ne kadar ilginçtir ki İslâmî bilince sahip kardeşlerimizin gözetiminde yürütüldüğünü bildiğimiz birtakım haber portallarında da aynen iktibas edilmişti. Her şeyden önce “İsrail” gayrimeşru bir işgal devletidir. Kastettikleri ise işgal altındaki Filistin toprakları. Peki, bu kişiler oradan mı çıkmışlar ki oraya geri dönmek istiyorlarmış? Maksatları üzerinde düşünmeden onların “geri dönme” iddialarını aynen yansıtmak “vaat edilmiş topraklar” iddialarının altına da imza atmaktır. Bugün, altı milyon Filistinlinin öz yurdundan çıkarılmasına, mülteci kamplarında mağdur edilmelerine sebep olan gasp ve tehcire dayanak edinilen bu sinsi hurafenin altına imza atmak ise unutmayalım ki yakın zamanda Urfa’da da başımıza iş çıkarabilir. İsrail Büyükelçisi Şanlıurfa ziyareti esnasında yaptığı açıklamada: “Tabii her Yahudi için bu topraklar atalarımızın dedelerimizin geldiği bu topraklara gelmek çok önemli, özellikle Şanlıurfa ve Harran bizim için çok önemli” sözlerini size masal dinletmek amacıyla sarf etmemiştir her halde! Ve biz de Filistin ribat noktasıdır. Orada sürdürülen direniş aynı zamanda Türkiye için verilen mücadeledir sözünü boşuna tekrar edip durmuyoruz.
Uluslararası Yaşayan Filistin Sempozyumu’nun kapanışında değerli bir hafızımızın mükemmel tilavetiyle Kur’an-ı Kerim’den iki bölüm okundu. Seçim de çok mükemmeldi ve her iki bölüm de Filistin gerçeği karşısında müminlerin duruşunun nasıl olması gerektiğini ortaya koyuyordu. Birinci bölüm Siyonist işgal, ikinci bölüm de içerideki anlaşmazlık karşısında takınacakları tavrı belirliyordu. İnşallah bu hafta içinde yazacağım yazılarda o âyetlerin mesajına temas edeceğim. Mutlaka okumanızı tavsiye ediyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Varol Arşivi