Hafife alan yanar!
Kanser hastalığını nezleyle karıştıran bir insan tedbirden uzak bir hayat yaşar… Doktorların ve yakın çevrenin şunu yer ve içersen kanser olursun, ya da şu ortamda bulunursan kanser olman kaçınılmaz olur demeleri ne derece etki yapar acaba?
Bir kelimenin ne tür manalara geldiğini o konunun uzmanlarına sormak lazım… Bir ilaç kutusuna büyük harflerle yazılmış İngilizce bir kelimenin anlamı nedir diye sorsam ne cevap verirsiniz? Kanaatimce ilaç firmasının yazmış olduğu reçeteye bakar ya da doktora sorarsınız. Ne matemetik hocanız bilir ne de cemaat önderiniz… Uzmanına sormak herzaman en akıllıca bir davranış olsa gerek…
Şirk kelimesini duymayanımız neredeyse yok gibi… Kimimiz ilk orta öğretimi din kültürü ahlak bilgisi kitabında şirk kelimesiyle karşılaştı, kimimiz cuma namazları hutbelerinde, kimimiz de herhangi bir kitapta şirk kelimesini öğrendi… Ama maalesef çoğu insan dinimizin öğrettiği bir şekilde şirk kelimesini anlayamadı…
Bazı insanlar kasıtlı bir şekilde şirk kelimesinin anlam genişliğini daralttılar… Kıyamete kadar kullanılacak bu terimi sadece peygamberimiz döneminde kullanılan bir terim olarak yutturdular… Artık şirk denince 1400 küsür yıl önce mekkeli müşriklerin putlara tapmasıyla ‘şirk uygulanmıştır’ olarak algılandı…
Bugün şirk denilince taştan yapılmış bir putun karşısına geçip saygı duyan ve o putun kendisini koruduğuna inanan kişinin yapmış olduğu bir ibadet akla geliyor… Oysaki hiçte sadece o döneme has bir kavram değil;
Lokman oğluna öğüt vererek ;"Ey oğlum, Allah'a şirk koşma. Şüphesiz şirk, gerçekten büyük bir zulümdür" (Lokman, 13)
Demek ki ilk olarak mekkeli müşrikler için kullanılmış bir kavram değilmiş… Demek ki müslümanlar da şirk koşma tehlikesiyle karşıkarşıya kalabiliyorlarmış… Düşünsenize bir peygamber, kendi çocuğunu ne ile uyarıyor!
Her evlat sahibi, çocuğunu dışardan gelecek tehlikelere karşı uyarır. Bulunulan bir ortamda insana ençok zarar veren etken ne ise ilk onun adı tehlike olarak anılır… Yani ilk ondan sakınılmak istenir… Bugün birçoğumuz maalesef bu nebevi uyarıyı pek de dikkate almıyoruz. Daha çok sokak serserilerden sakındırmak istiyoruz çocuklarımızı… Oysaki şirk tehlikesi dışındaki tehlikeler, şirk koşmanın yanında hikâye kalır…
Şimdi isterseniz Peygamberimize kulak verelim, bakalım şirk’i nasıl anlamamız gerekiyor? Okuyoruz;
‘’ İbni Mes'ud (r.a.) diyor ki:
"Ey Allah'ın Rasulü! Allah (c.c.) katında en büyük günah hangisidir?" diye sordum. Şöyle buyurdu:
"Seni yarattığı halde Allah'a (c.c.) ortak koşmandır." "Sonra hangisidir?" dedim. Rasulullah (s.a.v.):
"Seninle birlikte yer korkusuyla kendi çocuğunu öldürmendir." buyurdu.
"Sonra hangisidir?" dedim.
"Komşunun hanımıyla zina yapmandır." buyurdu.
Sevgili peygamberimizin bahsettiği büyük günah sıralamasına bir bakalım;
Allah’a şirk koşmak
Açlık korkusuyla çocuğunu öldürmek
Komşunun hanımıyla zina etmek…
Bugün çıkın sokağa ve önünüze gelene sorun bakalım büyük günah sıralamaları yukardakiyle aynı mı?
Kesinlikle Allah’a şirk koşmak son sırada yer alacaktır… Çünkü 2 ve 3.maddedeki günahlar somut bir suç ve başka bir insana zarar verdiğinden önem sırasına göre ilk ikiye girmiş olacak… Bu tablo bize şirk koşmak teriminin nasıl da anlam erazyonuna uğradığını çok net bir şekilde gösteriyor diyebiliriz sanırım…
Şirk koşmak diğer haramlara benzemiyor. Bir içki gibi varlığını hissettirmez. Ya da bir domuz eti gibi somut olmayabiliyor… Ya da şirk koşmak için maddi bir gider de söz konusu değildir. Şirk koşmanın start verdiği asıl yer kalptir… Dil ve beden kalpten gelen emir ile hareket eder…
Bir misal vereyim; Şu an, bilgisayarımın başında bu satırları yazarken on saniyelik bir ara verip şöyle düşünsem;
‘’ Şu an nasıl ki Allah beni görüyor, aynı şekilde filan hazretleri ya da ölmüş bir Allah dostu da beni görüyor.’’ (haşa!) Bu düşünceye iradem onay verdiği an ben hiç kimseye zarar vermeden ve hissettirmeden Allah’a ortak koşmuş olurum… Bu kadar gizli bu şirk… Ve hiçbir zaman da içki gibi kokmaz şirk koşmalar… Ki önlem alasınız… Tamamen bilgiye dayanıyor… Yani oturup şirk konusunu adan zeye öğrenmek gerekiyor. Aksi halde hafife alırız da Allah muhafaza soluğu, kanla karışık irinlerin içirtildiği kızgın cehennemde alırız da kimse engel olmaz…
Hz. Peygamber şirkin gizliğini şöyle tasvir ederken bizler nasıl hafife alırız ki: “Bu ümmetin içinde şirk karanlık bir gecede siyah bir taşın üstünde yürüyen siyah karıncadan daha gizlidir”(Tirmizi). Bu¬nun keffareti kulun “Allah’ım! Sana şirk koşmaktan yine sana sığınırım. Bilmediğim günahlardan dolayı da merhametini umarım” demesidir.(Tirmizi). Abdullah b. Abbâs, “O Rab ki, yeri sizin için bir döşek, göğü de (kubbemsi) bir tavan yaptı. Gökten su indirerek onunla, size besin olsun diye (yerden) çeşitli ürünler çıkardı. Artık bunu bile bile Allah'a şirk koşmayın” (Bakara, 22.)âyetiyle alaklı olarak, Allah’a koşulan ortakların gecenin karanlığında siyah bir karıncanın siyah bir kaya üzerinde gezinmesinden bile daha gizli olduğunu söylemiştir.
Hangi cemaat ya da tarikata bağlı olursanız olun, kendinizin ve cemaat liderinizin akidesini sorgulayın… Siz nasıl insansanız ve hata yapma ihtimaliniz varsa unutmayınki cemaat önderiniz de bir insandır ve hatadan beri değildir…
Yine unutmayın ki çobanını tanıyamayan sürüyü de kurt kapar!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.