Obama konuştu konuşmasına ama...
ABD Başkanının epeydir beklenen, “İslam dünyasına yönelik hitabı” nihayet gerçekleşti. Muhteva olarak üzerinde iyi çalışılmış, maksada uygunluk bakımından “mükemmel” denilebilecek bir metin... Obama’nın Kahire’de yaptığı bu konuşmayı değişik açılardan ele almak mümkün. W. Bush’un üslubuyla, onun bütün dünyaya, özellikle İslam âlemine karşı savurduğu; “Ya bizimlesiniz, ya da terörsitlerle birliktesiniz...” tehdidiyle mukayese edildiğinde, elbette çok olumlu bir yaklaşım. Zira terörizme karşı mücadeleyi, “haçlı seferleri” olarak lanse eden Bush; “Şer ekseni” diye ilan ettiği; Irak, Suriye ve İran’a karşı tehdit ve işgal sopasını kullanmaktan başka bir şey düşünmüyordu. Evangelik Klisesinin yönlendirmesiyle Bush, siyasetin ötesinde kendisine çok farklı dini misyonlar biçmişti...
Hiç olmazsa Barack Obama, İslam dünyasına karşı; babasının dini aidiyeti dolayısıyla geleneksel olarak öğrendiği şekilde, selam vererek konuşmasına başladı!..
Obama gerçekten, İslam dünyası açısından kulağa çok hoş gelen şeyler söyledi. Seleflerinin dile getiremediği, önemli bazı gerçeklerin de altını çizdi. Geçmişte yaşananlarla mevcut durumu kıyaslayarak, tutarlı olmaya gayret etti. “Bir konuşma ile her şeyin düzelmeyeceği” gerçeğini de, samimi olarak itiraf etti. Bunlar şüphesiz Obama’nın yapmak istediği “yeni başlangıç” için önemli unsurlar. Amma, atalarımızın sözünden çok iyi biliyoruz ki, “LAFLA PEYNİR GEMİSİ YÜRÜMEZ!..” Fiiliyata bakmak lazım.
Amerikan Devletinin ‘kırmızı çizgileri’, Obama’nın söylediklerini fiiliyata dökmesi için, ne kadar müsaade edecek? Guantanamo üssünü kapatma emrini vermekle, Irak’tan askerleri belli bir takvim içinde çekmeyi planlamak her şeyin sütliman olacağı anlamına gelmiyor. Çünkü ABD’nin Irak’taki komutanı daha birkaç gün önce, “Askerlerimiz on yıl daha kalabilir...” gibi bir laf etti! Obama, “Irak’ın toprağında ve zenginliklerinde gözümüz yok...” diyor. Peki bu doğru mu? Buna kimse inanabilir mi?
W. Bush’un, yardımcısı Cheney’nin ve Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice’ın ayrı ayrı ve mükerrer olarak dile getirdiği, gazetelere de makale yazdığı; “22 tane Arap ülkesini yeniden dizayn edeceğiz...” sözleri ne oldu? Yani “Tanca’dan Jakarta’ya” bütün İslam âlemini içine alan “Büyük Orta Doğu Projesi” gerçekten rafa kalktı mı? Kalktıysa yerine ne kondu? Bu gerçekleri dikkate almadan, Obama’nın imaj düzeltmeye yönelik konuşmasını, sanki her şeyi yenibaştan düzene koyacakmış gibi algılamak, hayal sınırını zorlamaktan öte bir durum değildir.
Obama, bütün selefleri gibi, Filistin-İsrail meselesi hakkında da önemli şeyler söyledi. Ama ondan önce, ABD ile İsrail arasında, “kırılamaz güçlü bağlar”dan söz etti. İşte en gerçekçi nokta burası idi... Bugüne kadar ABD, BM Güvenlik Konseyi’nin İsrail aleyhine almış olduğu yüz küsur kararı veto etti. Peki Obama, “Artık ABD İsrail lehine bu veto hakkını kullanmayacak” dedi mi? Böyle bir şeyi diyebilir mi? İşte yukarıda bahsettiğimiz “KIRMIZI ÇİZGİLER” bu... ABD askerlerinin Irak’ta, Afganistan’da ve Pakistan’da; sivillere karşı ika ettikleri cinayet ve katliamlara karşı, Obama ne yapabilir ki? Irak’taki işkence fotoğraflarını niye yayınlatmadı?!.
Nirengi noktası şudur: ABD Başkanı neden böyle bir konuşma yapma ihtiyacı hissetti? Şayet ABD, Baba Bush’un herkese “YENİ DÜNYA DÜZENİ”ni empoze ettiği 1990’ların ABD’si (Sovyetlerin çöktüğü ve Amerika’nın tek Süper Güç olarak sahneye çıktığı dönem) olsaydı, yahut Oğul Bush’un; BM düzenini ve uluslararası hukuku hiçe sayarak, Irak’ı işgal ettiği 2003’lerin Amerika’sı, bugün hüküm sürebiliyor olsaydı, yani mesela General Motors iflas masasında olmasaydı, acaba Obama böyle bir konuşma yapar mıydı? Daha doğrusu, Obama gibi siyah derili bir kişi Beyaz Saray’da oturuyor olabilir miydi? Neyse, yine de enseyi karartmayalım!..