Vefa iki yönlü olmalı
Dün sabah (9 Haziran 2009 Salı) Taksim’deki Titanic Hotel’de “Türkiye’ye Vefa Kampanyası” başlığı altında başlatılan yeni bir faaliyetin açılışı için basın toplantısı vardı. Kampanyayı düzenleyen arkadaşların talepleriyle ve bizi de yakından ilgilendiren bir konu olması hasebiyle toplantıya katıldım. Bugünkü yazımızda da bu konuyla ilgili bazı tespitlerimizi ve toplantıdan bazı notları değerli okuyucularımıza ve tüm ilgilenenlere sunmak istiyorum.
Her şeyden önce böyle bir kampanyanın başlatılmasını önemsiyor ve takdir ediyorum. Çağdaş emperyalizm, İslâm dünyasının güçbirliğini bozmak ve ortak değerlerini yıpratmak amacıyla muhtelif fitne politikaları yürüttü. Bu fitne politikalarının en etkili olanlarından biri ve belki başta geleni de Türk-Arap düşmanlığını yaygınlaştırmaktı. Kullandığı birtakım yalanlarla, bazı yanlışları toplumların geneline mâl etme çabalarıyla ve toplum psikolojisini yönlendirme politikalarını iyi kullanarak büyük ölçüde başarılı olduğunu da söyleyebiliriz. Şimdi böyle bir kampanyayla işte o fitne politikalarının izlerinin ortadan kaldırılması, yeniden kardeşlik bilincinin, dayanışma ve işbirliğinin güçlendirilmesi için önemli bir adım atılmıştır.
Böyle bir kampanya için Filistin davasına destek zemini üzerinde bir yakınlaşmanın sağlandığı, Türkiye’de bu amaçla oldukça önemli ve etkin faaliyetlerin gerçekleştirildiği, takdire şayan duruşların sergilendiği, bu yüzden de Arap dünyasında Türkiye’ye ilginin arttığı bir dönemin seçilmesi de oldukça isabetlidir. Çünkü böyle bir dönem, kitlelerin yönlendirilmesi, insan psikolojisinin olumlu bir şekilde değerlendirilmesi için son derece elverişlidir. Zaten Vefa Kampanyası’nın açılış toplantısında yapılan konuşmalarda verilen bilgiler de böyle bir altyapının oluştuğunu ve Arap dünyasında Türkiye’ye ilginin arttığını gösteriyor.
Fakat vefanın tek taraflı olamayacağını, mutlaka iki taraflı olması gerektiğini de unutmamalıyız. Eğer Arap toplumlarında Türkiye’ye ve halkına ilgi ve sevginin artmasını arzuluyorsak, benzer ilgi ve sevgi de bu ülkede yaygınlaştırılmalıdır. Böyle bir kardeşliğin güçlendirilmesi için en etkili potansiyel ise inançtır. Bu potansiyelin iyi değerlendirilmesi halinde kardeşlik ve dayanışma mevsimlik, dönemlik değil kalıcı olacaktır.
Toplantıda kampanyanın hedefleriyle ilgili muhtelif bilgiler verildi. Bu bilgilerin konuyla ilgili haberlerde yer alacağını tahmin ettiğimden burada ayrıntısına girmeye gerek görmüyorum. Fakat gördüğüm kadarıyla hedeflerde ekonomik işbirliği, bu alanda yardımlaşma, Türkiye’nin ziyaret edilmesini, Türkiye ürünlerinin tercihini teşvik vs. öne çıkıyordu. Bunlar elbette son derece önemli. İslâm dünyasının emperyalist baskılara karşı başını dik tutabilmesi için ekonomik yönden güçlenmesi gerekir. Karşılıklı işbirliği, dayanışma ve yardımlaşma yoluyla güçlerin bir araya getirilmesi, Müslüman halkların ve İslâm ülkelerinin bileğinin güçlenmesi için en etkili yol olacaktır. Fakat kampanyanın sadece ekonomik boyutta kalmaması ve sadece ekonomik çerçevenin içine kapatılmaması gerekir. Bütün işbirliği alanlarını ve yakınlaşmayı içine almalıdır. En önemlisi ise kardeşlik bilincinin güçlendirilmesi ve geçmişte fitne politikalarını üretenlerin bu politikalarının geride bıraktığı tüm izlerin silinmesi için etkin çalışmalar yürütülmesidir.
Bu kampanyada Filistin davasının da özel bir yeri ve konumu olmalıdır. Böyle bir kampanyanın altyapısının ve zemininin oluşmasında Filistin davasının önemli rol oynadığı hepimiz tarafından bilinen bir gerçektir. Yukarıda da ifade ettiğimiz üzere toplumların psikolojik yönden böyle bir kampanyaya hazırlanmasında, Türkiye’de Filistin davası lehine gerçekleştirilen faaliyetlerin önemli yeri oldu. Fakat bu faaliyetlerin bir bütün olarak ele alınması ve Filistin davasına Türkiye toplumunun geniş çerçevede gösterdiği ilginin önemsenmesi gerekir. Sayın Tayyip Erdoğan’ın Davos çıkışını takdir ediyoruz. Ama bütün Türkiye halkını ayağa kaldıran duyarlılık, gayret ve bu duyarlılığın etkisiyle gerçekleştirilen onca etkinlik, eylem ve faaliyet sadece bir Davos duruşunun gölgesinde kalırsa, haksızlık edilmiş olur. O sebeple kampanya süresince yürütülecek tanıtım faaliyetlerinde Türkiye halkının Filistin davası için sergilediği tavırdan, gerçekleştirdiği eylemlerden de görüntüler sergilenmeli; sonrasında böyle bir kampanyanın altyapısını oluşturan Filistin davasına öncelik verilmeli, Filistin halkının haklı ve meşru direnişine bu kampanya vasıtasıyla özellikle ve öncelikle destek verilmelidir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.