El Kâide’nin Afganistan genel sorumlusu Mustafa Ebu El Yezid, “Atom bombasını ABD’ye karşı kullanacağız” açıklaması yaparak, Amerika ve avanesine, Pakistan kalesine gol atması için altın pas vermiş oldu.
El Cezire’nin Pakistan haber müdürü Ahmet Zeydan, Afganistan topraklarında Mısır asıllı Ebu El Yezid’le bir mülâkat gerçekleştirmiş. Röportaj, Arapça yayım yapan El Cezire tv için yapılmış. İngilizce yayım yapan El Cezire de, mülâkatı kardeş kanaldan alarak bütün dünyaya servise sundu, geçen Pazartesi günü. Dün bu yazıyı kaleme aldığımda da aynı yayım devam ediyordu.
Kimsenin ulaşamadığı, Pakistan’ın peşinde olduğu, ABD ve NATO güçlerinin her yerde aradığı El Kâide’nin Afganistan genel sorumlusuna ulaşmak ve bir mülâkat yapmak gazetecilik açısından elbette büyük başarı sayılır, velev ki görüşme talebi El Kâide’den gelsin.
Daha önce Usame Bin Ladin’le de röportaj yapmış olan Zeydan, bölgeyi en iyi bilen gazetecilerdendir. El Kâide onu, o da El Kâide’yi defaatle dünya gündemine taşıdı. İki taraf da bu alışverişten memnun denebilir.
Bu son mülâkat, kanaatimce, Pakistan’ı dış siyasetinin merkezine yerleştiren, savaş merkezini Irak’tan Afganistan’a kaydıran Obama’lı Amerika’nın eline, ne kadar haklı olduğunu göstermek noktasında güçlü malzeme verdi.
“Büyük Tağut” Amerika’ya karşı savaşı sürdüreceklerini söyleyen Ebu El Yezid, “Pakistan’ın nükleer silahlarını ele geçirmeleri durumunda Amerikalılara karşı kullanacaklarını” söylediğinde, önce yanlış duyduğumu sandım, sonra alt yazıda bu tehdit ifadelerinin flaş haber olarak geçtiğini okuyunca olayın vahâmetini anladım. Aynı mülâkatı birkaç kez daha izledim, tehditin nükleer rengi ayan beyan ortadaydı.
Ebu El Yezid, bütün dünyaya Pakistan’ın nükleer silahlarını ele geçirme niyetlerinin varolduğunu ve bu kitle imha silahlarını kullanacaklarını deklare ediyordu...
Yine bu mülâkatta, Usame bin Ladin ve Eymen El Zevâhirî’nin hayatta, sıhhat ve âfiyette olduklarını, ABD’ya karşı savaşı organize ettiklerini de söylüyordu.
Ele geçirildiğinde kullanılacağı söylenen nükleer silahlarla Usame bin Ladin portresi, beş dakikalık kesik kesik yayımlanan bu röportajda verilen mesajların yardımıyla, özellikle de Batılı insan zihninde, aynı karede buluşmakta zorlanmayacaktır. Bu söylem, Obama’nın Pakistan nükleer silahlarını kontrol etmek için başlattığı hamleyi, meşru olmadığı hâlde geniş kesimler için meşrulaştıracaktır.
Devletler bile nükleer silah yapımı çalışmalarını başlattıklarında, asıl niyetlerini gizler, hedefe varana kadar amaçlarının ucuz enerji elde etmek olduğunu söylerler. Kuzey Kore, nükleer silahına bu yolla ulaşmadı mı? İran, nükleer silah yapma niyetini gizlemiyor mu? İsrail, elinde nükleer olduğunu kime söylüyor? Nükleer silaha sahip olmanın meşruiyet zemini ve sağladığı avantaj; kötü niyetli düşmanı yapmak istediklerinden caydırmaktır.
Peki, sâhip olunmayan nükleer silahlarla, nükleer posta koymak kimin işine yarar?
El Cevap, Pakistan’ın nükleer silahlarını elimine etmek isteyen ABD, İsrail ve Hindistan’ın..
Çünkü bu meydan okuma tarzı, Pakistan nükleer silahlarının varlık meşruiyetini tehlikeye atmıştır. Bu da ne Pakistan’ın, ne de Müslüman dünyanın çıkarınadır.
Sahip olduğu nükleer silahları, müntesip olduğu dinle etiketlenen tek ülke Pakistan’dır. Bundan sonra İslâm etiketinin yanına daha somut olarak El Kâide etiketi de yapıştırılacaktır.
Buna benzer bir niyet beyanı Taliban yöneticilerinden de sâdır olursa, o zaman küresel medyanın yayımlarını seyredin siz!..
Pakistan’ın nükleer silahlarına büyük komplo kurulduğunu elbette biliyoruz. Ancak, anlamakta zorlandığımız, Ebu El Yezid’in bu komployu meşrulaştıracak malzeme vermesi. Puslu havada kurtları sürüye dâvet etmek gibi bir şey bu.
“İslâmcı aşırılar ve İslâm Atom Bombası”nın beraber zikredilmesi, Pakistan’a yönelik bir eylem planının kod adıydı. Bu meyandaki iddialar savaş propagandasından ibaretti. Son içi boş nükleer tehditle propagandaya inananların sayısı artacaktır...
Acaba diyorum, bu gerçeğe rağmen El Kâide’nin bu açıklaması nükleer silahlarını korumayı bağımsızlığını sürdürmenin olmazsa olmazı gören Pakistan’la Batı’yı karşı karşıya getirmek için geliştirilmiş bir taktik mi?