Şirk Hafife Alınırsa Nolur?
Şeytan; insanları geçmişiyle, geçmişte yaptığı bazı salih amelleri hatırlatarak Allah katında çok büyük bir konuma sahip olduğu kanaatini uyandırmak ister… İşlemiş olduğu günahları sevaplarıyla kıyas yaptırarak; ‘’ Sevabın yanında çok küçük olarak izlettirir… Yani hiçbir günah o büyük salih amelleri değil iptal etmesi, yerinden bile oynatamayacağına inandırır…
Bir şirkin tüm salih amelleri iptal edeceğine insanların pek akılları almıyor doğrusu… ne olacak ki diyor… Size bir anımı anlatayım;
Bir otelin lobisinde oturuyordum. Tabanı geniş olan bir tarikat üyeleri hazırlığını yapmış çıkmak üzerelerdi. Masaya konmuş tanıtım broşürünü incelerken o tarikatın vefat eden şeyhi hakkında bir yazı dikkatimi çekti. İbareler harfiyyen şöyleydi;
‘’ Hocamız; yanına gelen talebelerin kalplerinden geçenleri ve soracakları soruları önceden bilirdi… ‘’(hâşâ!) Böyle bir şey nasıl mümkün olur dedim bir tarikat mensubuna. Ne dedi biliyor musunuz?’’ Sivrisineğe uçma melekesini veren Allah, hocamıza kalplerden geçenleri okuma melekesi vermiş, çok mu?’’(hâşâ!)
Kalpten geçenleri benim şeyhim bilir diyen bir insan dünyanın en abidi de olsa, dünyadaki tüm mescidleri kendi elleriyle de inşa etmiş olsa, dünyadaki tüm kur’an’ı kerimleri kendi hayrına da dağıtmış olsa, savaşta en ön safta savaşıp vücudu paramparça da olsa, o kişi şirkten kurtulamaz…
Yani, salih amellerin hepsi toz olur uçar. Sağdaki defter bomboş kalır… Sol deftere sadece bir şirkin yazılması yeterlidir…
‘’Kim Allah'a ortak koşarsa, sanki o gökten düşmüş de onu bir kuş kapıvermiş veya rüzgâr onu ıssız bir yere sürükleyip atmış gibidir.’’ (Hac Suresi,31)
Aman Allah’ım! Şirk koşan bir insanın Allah katındaki değerine bakın! Şimdi bu tasviri müfessirlerimizin dilinden okuyalım;
Yüce Allah insanların her türlü şirkten uzaklaşmalarını, tüm yalan sözlerden kaçınmalarını, dosdoğru ve katışıksız tevhid çizgisini izlemelerini istiyor:
"Allah'ın birliğini onaylayan kimseler olunuz, O'na ortak koşmayınız." Sonra ayet son derece sert bir sahneyi canlandırıyor. Bu sahnede, ayakları tevhidin ulu ufuklarından kayan, şirkin bataklığına doğru yuvarlanan birinin durumu tasvir ediliyor. Ve bu adam birdenbire kayboluyor, dağılıp gidiyor, bundan önce hiç olmamış, yaşamamış gibi...
"Kim Allah'a ortak koşarsa sanki gökten yere düşmüş de kuşlara yem olmuş ya da rüzgâr tarafından sürüklenerek ıssız bir köşeye atılmış gibi olur." Bu, çok yüksek bir yerden boşluğa doğru yuvarlanmanın sahnesidir! "Sanki gökten düşüyor gibi."
Bir göz açıp kapama anı gibi kısa bir zamanda paramparça oluyor. "Kuşlara yem olmuş."
Ya da rüzgâr alıp onu gözden uzak bir yere savuruyor. "Ya da rüzgâr tarafından sürüklenerek ıssız bir köşeye atılmış gibi olur."
Uçsuz bucaksız bir boşlukta, yuvarlanıp gider.
Burada, dikkati çeken şey, sahnenin sertliğinin, ifadedeki "fa" harfi ile sağlanan hızlı sıralanışın yanında hareketin çabukluğudur. Özellikle gökten boşluğa doğru düşen adamın kuşlar tarafından kapılıp götürülmesini dile getiren ifade bunun en somut örneğidir. Bu da Kur'an-ı Kerim'de başvurulan tasvirli ifade tarzının örneklerinden biridir.
Aslında bu, Allah'a ortak koşanların durumunu dile getiren gerçek bir tablodur. Onlar da imanın yüce ufuklarından yokluğa, uçsuz bucaksız bir boşluğa doğru yuvarlànırlar. Çünkü insanın kendine güven duymasını sağlayan sağlam temeli kaybederler. Bu temel tevhiddir. Sığınabilecekleri güvenlik yurdunu yitirirler. Dolayısıyla sınırsız arzular, bitmez tükenmez ihtiraslar kapıp götürür onları. Rüzgârın sürüklemesi gibi asılsız kuruntular, karanlık bir boşluğa doğru sürükler onları. Çünkü sağlam bir kulpa bağlanmamışlar, sarsılmaz bir temele; kendilerini içinde yaşadıkları varlıklar âlemine bağlayacak bir temele dayanmamışlar.
Şirk koşan bir insan tövbe etmeden Allah2ın huzuruna çıktığında bakın nasıl karşılanıyor;
‘’ Ey müminler. Allah'a ortak koşanlar birer somut pisliktirler’’ (Tevbe-28)
Rabbim şirk belasından bizleri muhafaza etsin… Âmin.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.