Geçmişe mazi deyip geçemeyiz
Bir adam var, sicili bozuk... Canı sıkıldıkça, kafasına estikçe kanunsuz işler yapmasıyla nam salmış... Geçmişinde üç cinayet, iki gasp, bir soygun suçlarından yakalanmış.
Mahkemede yargılanıp yıllarca hapis yatmış, sonra çıkmış.
Onu tanıyanlar, bu adam tekin durmaz diye, hal ve hareketlerine dikkat eder olmuşlar.
Derken günün birinde, tavırları yüzünden, yine bir suç hazırlığı içinde olduğundan şüphelenerek polise bildirmişler.
* * *
Polis gelmiş, adamı yakalamış. Evinde arama yapmışlar.
Evinde bir takım planlar, krokiler çıkmış. Araziye gömdüğü silahlar ve mermiler bulunmuş. İşleyeceği cinayetlerin ayrıntılı planları ele geçmiş.
Adam olarak adlandırdığımız bu kişi, suçlamalar karşısında "Nereden çıkarıyorsunuz?" diye azarlamış onu yakalatan ve yakalayanları.
"Nerenizden uyduruyorsunuz?" demiş.
"Ben artık uslandım, yıllarca hapis yattım, böyle işlere bir daha bulaşmamaya yemin ettim" demiş. Ötekiler de inanmış! Olur mu olur... Der mi der... İnanırlar mı inanırlar...
* * *
İşlediği suçlar kesinlik kazanınca cezalandırılan ve senelerce hapis yatan kişi bile, bu tür kanunsuz hareketlerden vazgeçmediğine göre...
Ve bunun örnekleri epey bol olduğuna göre...
Şayet suçları karşılığında ceza yerine ödül verilseydi o kişiye, nasıl bir gelişme gösterirdi?
* * *
Cunta kurup darbe yapanlar ödüllendiriliyorlar bildiğimiz, gördüğümüz ve defalarca yaşadığımız üzere.
Başa geçip oturuyorlar, memleketi yönetiyorlar.
Heveslerini alana kadar, paşa gönlü tatmin olana kadar...
Yetmezmiş gibi, görevden ayrıldıktan sonra, suçlanıp yargılanmamak için anayasaya ek bir madde koyuyorlar, adına da onbeşinci madde diyorlar.
* * *
Cunta kuran genç subaylar, kimi zaman rahatsız olduklarını gazete manşetlerine taşıtıyor; kimi zaman ihtiyar subaylarla toplanıp plan üstüne plan, program üstüne program yapıyorlar.
Bazen cuntanın öğrenci olan heyecanlı yamakları Genelkurmay Başkanının evini basıyor, generalleri tekmeliyor, yüzüne tükürüyorlar.
Tatmin sınırı yüksek; yetmiyor, Başbakan asıyorlar.
* * *
Bütün bunlar bu ülkede yaşandı efendiler, ayda değil.
Bu satırların orduyu yıpratmakla zerre kadar alakası yok.
Tam tersine, ordunun adam gibi ordu olması isteği, niyeti, temennisi var burada.
İşini en iyi şekilde yapması düşüncesi var. En güçlü silahlara sahip olması, en modern teknolojiyle donatılması ve yeryüzünün en üstün, en disiplinli ordusu olması arzusu var.
Fakat sahip olduğu üstünlüğü halka karşı kullanmaması niyeti daha çok var.
Allah ordumuza zeval vermesin; ordumuz da milletimize zeval vermesin.
* * *
Başbuğ'un demokrasi ve kanunlara bağlılığından şüphemiz yok. Fakat bir de tarihî gerçekler mevcut.
Geçmişimizde üç darbe, iki muhtıra, bir e-muhtıra, dört basın toplantısı, beş azarlama varsa... İçeride sayısız cunta teşebbüsü görülmüşse, Ayışığı'dır, Sarıkız'dır yargı aşamasındaysa...
Kelimelere patinaj yaptırılarak ve kaş çatılarak "O işlere bulaşmayız" türünden açıklamalar karşısında, kusura bakmayın, cümleten temkinli olmak zorundayız. Tedbirli ayrıca.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.