Bir Japon Nasıl Vahhabi Olur?
Tarihi eserleri seven Müslüman bir Japon, ziyaretçisi çok olan tarihi bir türbeye yolu düşer… Sadece tarihi bir kalıntıdan ibaret olduğunu zanneden Japon kardeşimiz başlar resim çekmeye… Türbenin etrafındaki kalabalığın el açıp bazı dualarda bulundukları gözünden kaçmaz… Türkçeyi iyi bilen Japon kardeşimiz dua edenlerin yanına iyice sokulur ve neler okuduklarını dinler…
Türbe kültüründen uzak kalan Japon kardeşimiz gördüklerine hiçbir anlam veremez… Bu kez o insanların resimlerini çekmeye başlar… Ziyaretçilerden biri Japon kardeşimize yaklaşır ve başlar türbede yatanın hayat hikâyesini anlatmaya… Çok büyük bir zattır bu der. Japon kardeşimiz; Nereden biliyorsunuz, akrabanız falan mı der?
Yoo. Akraba değiliz ama, bu zatın soyu peygamberimize kadar gidiyor…’ Peki, neden buradasınız’ der Japon kardeşimiz… Hem bu büyük zata dua ediyoruz hem de dua ederken aracı kılıyoruz… Her yıl geliriz buraya… Duyduklarına inanamayan Japon kardeşimiz; peki ben naapcam. Benim yolum zor düşer buralara. Bizim orda türbe de yok. Allah beni işitmeyecek mi türbelere gelemezsem? Der. Allah elbette ki işitir. Ama aracı kılınırsa kabulü kolaylaşır der türbe ziyaretçisi…
‘Duaların kabulünde türbede yatan zatın ne türden bir fonksiyonu var ki?’der… Sonuçta çürümüş bir kemik yığını. Ki gerçekten de öyle biri varsa kabirde… Bu sözler üzerine ortam gerginleşir ve japona dönüp; Yoksa sen vahhabi misin? Der… Neye uğradığını şaşıran Japon, o da kim der… Bu soru üzerine Türbe ve sünnet düşmanı bir kâfir cevabını alır ziyaretçiden...
Beş dakika müsaade ister ve google’den türbe hakkında kısa bir araştırma yapar ve şu sonuca ulaşır:
İslam’da türbenin yeri yoktur… Bu konuda peygamberimiz şöyle buyuruyor:
“Ey Allah’ım, kabrimi tapılan bir put yapma...”
“ ... Kabrimi bayram (yeri) edinmeyin...”
‘Türbelere ilk karşı gelen abdulvahhab değil ki !’der… İlk karşı gelen peygamberimiz değil mi ? Al ve oku bakalım der. Türbe ziyaretçisi büyük bir şaşkınlıkla hadisi okur… Bunca yıldır âlimlerimiz anlamamışlar mı bu hadisi der ve oradan uzaklaşır… Bu kez başka bir ziyaretçinin yanına gelir ve duasına kulak verir. Allah’ım burada yatanın yüzü suyu hürmetine sen dualarımıza icabet et… Kulaklarına inanamayan Japon bu kez dua edene sorular sormaya başlar:
Buraya gelmeden dua edemez misiniz? … Bu zatın etki alanı sadece bu kadar mı?
Türbenin uzağında dua etseniz işitemiyor mu? Şimdi ben otelime gitsem ve dediğiniz gibi dua etsem olmaz mı? İlla da buraya gelmem mi gerekiyor? Hemşerim yoksa sen vahhabi misin demeleri üzerine; Vahhabi ne demek ben bilmiyorum der… ‘Türbe düşmanı bir adam!’ demesi üzerine Japon kardeşimiz aynı hadisi hatırlatır… Şeyhlerinin sözlerini peygamberimizin önüne alan kişi benzer cevap verir ve Japon kardeşimiz acaba hadisi yanlış mı okudum der ve tekrardan okur ve bu kez şu soruları sorar:
Abdulvahhab ne zaman yaşamış- Ne zaman vefat etmiş- Ne türden hizmetlerde bulunmuş- eserlerini okudunuz mu- İslam âlemindeki yeri nedir- Ne türden hatalar yapmış- İslam âlimleri abdulvehhab için ne düşünüyor-? Bu soru yağmuru altında kıvranan ziyaretçi kendisini ne tanırım ne de kitaplarını okumuşluğum vardır. Hocalarımız uzak durun bu isimden dediler biz de uzak durduk… Ya hocalarınız yanılıyorsa? Sorusu bu ziyaretçinin de canını sıkar ve oradan uzaklaşır…
Bulunduğu bölgede ne kadar türbe varsa tek tek gider ve incelemelerde bulunur…
Apar topar oteline gelen Japon, yatağına uzanır ve düşünür: Allah’ım der… Sen her an her kulunu işiten ve görensin… Dualara icabet edensin… İnsanla arana aracı kabul etmezken bunlar nasıl olur da ölmüş bir kişiyi sana aracı kılarlar? Duanın kabulü için illada bir varlık gerekiyorsa bu neden senin en sevgili kulun –peygamberimiz- olmasın? Neden sahabeler ya da mezhep âlimlerimiz değil de başka zatlar?
Allah sadece türbe yakınlarında yapılan duayı mı işitir?(Hâşâ!) evde dua yapamaz mıyız?
Madem türbelere gelince dualar kabul oluyor o zaman neden tüm öğrenciler imtihan öncesi türbelere gelmiyorlar? Ya da hastaneler neden türbelere yakın yapılmıyor ki doktorlar ameliyat öncesi hastalarının sağlığı için dua etsinler!
Neden yeni yeni türbeler yapılmıyor? Günümüzün âlimleri vefat edince türbeleri yapılmayacak mı? Bu ve benzeri sorular Japon kardeşimizin aklını kurcalamaya davet ederken; eğer gerçekten de abdulvahhab türbecilere meydan okumuşsa onu Allah için çok seviyorum der ve o geceye gözlerini yumar…
Not: hiçbir tarikat ya da cemaate bağlı olmadığım gibi hiçbir âlimci de değilim… Ama bidat ve hurafelerle mücadele eden akidesi sağlam her âlimi severim… Yani Japon kardeşimiz gibi düşünüyorum…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.