Ramazan ve ‘garip’ camiler...
Gündemin başka şeylerle dolu olması sebebiyle ya da Ağustos ayına, yani birçok kişinin henüz tatilde olduğu bir zamana denk gelmesi sebebiyle olsa gerek; bu Ramazan, alışıldık yaygaralar pek yok...
Diğer zamanlarda, din ve dinle alakalı her şeye saldırmak itiyadında olan basın yayın organlarının, bu ayın gereklerinden olduğunu düşündükleri şekilde yayın yapıyor olmaları da, vukuatı adiyeden zaten.
Tam olarak neyi kastettiği genellikle belli olmayan 'Nerede o eski Ramazanlar' muhabbeti de iyice azalmış gibi.
Ramazan havasının ülkemizi baştan sona kaplamış olmasının ciddi şekilde rahatsız ettiği anlaşılan bazı kişiler de var elbette.
Bunların sayıları epeyce az, bereket versin.
Yazıp çizdiklerinin satır aralarında, kaynağının ne olduğu belli olmasa da, kinlerini okuyabilmek mümkün.
Demokrat ve Cumhuriyetçi olmakla övünen bu zevatın, insanımızın inanç iklimine bu kadar yabancılaşmış -ve hatta düşman- olmaları, ciddi bir tezat ve ayrı bir bahis.
Köşe yazarlarından bazılarının, halkın arasına pek karışmıyor olmalarından kaynaklanan yanlış değerlendirmeleri de, biraz can sıkıcı olsa da, katlanılabilir düzeyde. 70 milyonluk bir ülkede, yakın tarihte yaşanmış ya da yaşandığı rivayet edilen birkaç olayı genelleme vesilesi yaparak, oruç tutmayanlar üzerinde mahalle baskısı olduğunu iddia etmek, doğrusu tuhaf bir durum.
Adli vakaların bile alabildiğine azaldığı bir ay Ramazan ve bazı yazarların zannettiği gibi, şehir ya da kasabalarda devriyeye çıkıp, 'oruç yiyenleri' arayanlar filan da yok.
Oruç, riya ve gösterişten uzak olarak yerine getirilen ibadetlerden birisi. Israrlı bir şekilde tutmadığını gösterme peşinde olanlar hariç, kimsenin bir başkasının oruç tutup tutmadığını anlama imkanı da yok zaten.
Ramazanla alakalı en dikkat çekici tartışmalar, iftarlar üzerine.
Lüks mekanlarda verilen pahalı iftarları yanlış bulanların sayısı epeyce fazla.
Bir yönüyle belki haklı bir görüş bu. Ama alışkanlıkları sebebiyle zaten sürekli olarak bu tür ortamlarda bulunanların da iftar etme hakları olduğunu düşünmek gerekmez mi?..
Lüks olarak tanınlaman iftarları düzenleyen kişi ve kuruluşları bundan vazgeçirmeye çalışmak yerine, onlara fakirlere yardım etmeyi hatırlatacak uyarılarda bulunmak belki daha hayırlı neticeler sağlayabilir, kim bilir...
Ramazan ayının en önemli özelliklerinden birisi de, vakit ve hususiyle teravih namazlarında camilerimizin dolup taşması.
Yerleşim yerlerinde bulunan camilerin alabildiğine şenlendiği bu günlerde, bu şenlik havasından mahrum kalan camilerimiz de var.
Mahalle aralarında bulunan camiler alabildiğine dolup taşarken, evlere uzak camilerdeki cemaat, çoğu zaman bir safı bile doldurmuyor...
Bu Ramazan'ın ilk teravihini kıldığımız İstanbul Tophane'deki camilerden birinin İmamının, musafaha sırasında söylediği: "Bu garip camiyi şenlendirdiğiniz için Allah (c.c.) sizden razı olsun!" cümlesi, durumu izah edebilmek açısından yeterli.
Aslında sadece tarihi eser olarak bile gezilip görülebilecek birçok camimiz cemaat açısından 'garip' durumda ve bunların tamamı, vasıtaları olup, biraz ferah bir şekilde teravih kılmayı arzu edenleri bekliyorlar, iştiyakla...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.