Hamas, Filistin’in kalesidir
Bir keresinde Lübnan’da yaşanan siyasi ihtilaflarla ilgili Hizbullah’ın tutumuna eleştirel yaklaşım ortaya koyan başlığın yer aldığı bir makale yazmıştım. Yazının içeriği ise tamamen gelişmelerin aktarılması ve tahliliyle ilgiliydi. Söze gelir bir eleştiri yoktu. Makalemizi iktibas eden bir web sitesinde yorum yazan bir şahıs, son derece yakışıksız tepki göstererek, aynı tavrın HAMAS tarafından gösterilmesi durumunda yaklaşımımızın farklı olacağı iddiasında bulunuyordu. Oysa onun bu iddiası kuru bir zandan ibaretti ve eleştirimize eleştiriyle değil, saldırıyla cevap vermesi de İslâmî direniş destekçilerinin sahip olması gereken âdâptan yoksun olduğunu gösteriyordu. Ayrıca benim, Allah’ın izniyle Hizbullah direnişinin her zaman yanında durduğumu, yazılarımı takip eden herkes bilir. Hizbullah’ın işgal güçlerine karşı savaşı esnasında Suudi Arabistanlı bir âlimin Şiî ve Rafizi olduğu iddiasıyla onu tekfir eden fetva yayınlaması üzerine Türkiye’de ilk tepki makalesini ben yazmıştım. Bununla birlikte gerek gördüğümde HAMAS’a yönelik eleştirilerim de olabilir ve olmuştur.
Afganistan’da iç çatışmaların sürdüğü sırada Taliban’a yönelik muhtelif eleştirilerim oldu. Çünkü bu çatışmayı onaylamıyor, normalde iç çatışmayı durdurup istikrarı sağlama iddiasıyla ortaya çıkan Taliban’ın, çatışmanın bir cephesi haline getirilmesinin bir tuzak olduğunu düşünüyordum. Ama bu hareketin, dış güçlerin işgaline karşı verdiği mücadelenin her zaman yanında yer aldım. Amerikan işgaline karşı mücadelenin başlamasından sonra Afganistan’la ilgili ve Taliban’a yönelik bazı eleştiriler içeren bir kitabımın satışını tamamen durdurdum.
Fakat şunu söylemek gerekir ki biz, işgale karşı haklı ve meşru mücadele veren hareketleri işgalci düşmana karşı kendi kalelerimiz olarak görüyoruz. Yerine göre makul çerçevede eleştirsek bile bu kalelerin, onları himaye edenlerin yanlışlarından dolayı herhangi bir zarar görmemesini arzulamamız sebebiyledir. Samimi ve dostanedir. Aynı doğrultuda başka eleştirilere de makul bakar ve ıslah amaçlı olduğunu düşünürüz.
Ama birilerinin bu kaleleri içeriden yıkmak için tekfire varan, ağır ithamlar içeren, bu hareketlerin arkasındaki İslâmî desteği tümüyle yok etmeyi amaçlayan saldırılarına bigâne kalamayız. Çünkü bu konuda sorumluluk yüklenmiş birinin bu kalelerin içten yıkılmasını hedefleyen saldırılara bigâne kalması büyük vebaldir. Tepkiye ve eleştiriye hedef olmayı göze alma pahasına da olsa bu vebali yüklenmemesi gerekir. Aslında bu sadece yazar kesim için değil bu direniş hareketlerinin sürdürdüğü mücadeleye destek veren herkes için geçerlidir.
Son dönemde özellikle Arapça ve Türkçe internet ortamında Rafah olaylarını bahane ederek HAMAS’ı tekfire varan, bu hareketin aslında İslâmî olmadığını iddia eden yoğun bir kampanya yürütülmesine bigâne kalmayı da kendi açımdan caiz görmedim. Çünkü bu hareket Filistin’deki direnişin bir kalesidir. Filistin direnişinin yeniden İslâmî kimlik kazanması, bu hareket sayesinde olmuştur. Bu hareket, neticede beşeri bir kadronun yönetiminde olduğundan hatalarının olabileceğini kabul etsek de küfre saptığını ileri süren büyük aşırılık içindedir. Bu kalenin içeriden yıkılması için çaba harcayanlar da sadece Siyonist işgalcilerin çıkar ve hesaplarına hizmet etmektedirler.
Biz Rafah’ta yaşanan olaylar hakkında Vakit gazetesinin 23 Ağustos tarihli nüshasında dış haberler sayfalarından birini dolduran kapsamlı bir dosya yayınladık. Orada olayların gelişmesini eleştirel bir yaklaşımla aktarmaya çalıştık. Fakat onu yeterli bulmayıp, bu olayları bahane ederek HAMAS kalesini içeriden yıkma amaçlı ve bu hareketi tekfire varan saldırılara cevap için ayrıca bir dosya hazırlamayı gerekli gördüm. Dosya biraz uzun olduğundan gazetemizin dış haberler sayfasında yayınlanması mümkün olmayacaktı. Dizi yazı şeklinde yayınlanması da hem gecikecek, hem de birkaç güne yayılacaktı. O yüzden gazetemizde yayınlanması için teklifte bulunmayıp kendi kişisel web sitemde (www.vahdet.com.tr) yayınladım. Ayrıca söz konusu saldırılar daha çok internet ortamında yürütüldüğünden, internet yayınına ağırlık verilmesini daha uygun gördüm.
Buradan da bir duyuru yapmış olalım. Gelişmelerle ilgilenen ve olayların arka planını merak eden tüm okuyucularımıza yine “HAMAS, Filistin’in kalesidir” başlığını taşıyan bu dosyamızı okumalarını öneriyorum. 23 Ağustos tarihinde gazetemizde yayınlanan haber dosyamızı okuyan okuyucularımıza bu ikinci dosyayı mutlaka okumalarını tavsiye ediyorum. Ayrıca internet ortamında veya medyada iktibas edilmesi, yayılması, dağıtılması serbesttir. Bu konuda katkıda bulunma imkânı olan tüm değerli kardeşlerime, söz konusu dosyamızdaki bilgi ve değerlendirmelerin geniş bir kitleye ulaştırılması için katkıda bulunmalarını rica ediyorum.
Tekfirciliğin İslâmî hareket açısından ciddi bir tehlike oluşturduğunu vurgulamak amacıyla müteakip yazımızda da Allah izin verirse bu konu üzerinde duracağımı şimdiden belirtmekte fayda görüyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.